0

“Biz, haklarımızı ve bağımsızlığımızı savunmak için giriştiğimiz mücadelenin kutsallığına ve hiçbir kuvvetin bir milleti yaşama hakkından mahrum edemeyeceğine inanıyoruz.

Tarihin bugüne kadar kaydetmediği bir suikast olan ve Wilson prensiplerine dayanan bir Ateşkes Anlaşması’nın, milleti savunma imkanlarından yoksun bırakmış olmasından doğan bir hileye de dayanmış olması bakımından, ilgili milletlerin şeref ve haysiyetleriyle de bağdaşmayan bu hareketin ne demek olduğunun takdirini, resmi Avrupa ve Amerika’nın değil, bilim, kültür ve medeniyet Avrupa ve Amerika’sının vicdanına bırakmakla yetinir ve bu olaydan doğacak büyük tarihi sorumluluğa, son olarak bir kez daha dünyanın dikkatini çekeriz. Davamızın haklılık ve kutsallığı, bu güç zamanlarda, Tanrı’dan sonra en büyük yardımcımızdır.” [1]

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Heyeti Temsiliyesi

Mustafa Kemal
16.3.1920

“Tarihin bugüne kadar kaydetmediği bir suikast” diyor Mustafa Kemal!

Anadolu’nun Türksüzleştirilmesi projeleri içinde Atatürk’ün betimlediği bu suikast, yani Sevr Antlaşması, ne bir ilktir, ne de bir sondur!

Cent projets de partage de la Turquie kitap kapağı, Trandafir G. Djuvara

1914 yılında, İstanbul’da, Romanya elçisi olarak görev yapan, Trandafir G. Djuvara, “Cent projets de partage de la Turquie” [2] isimli bir kitap yazmış. Kitapta, 1281 yılından başlayarak, 1913 yılına kadar “Türkleri geldikleri yere geri göndermenin planları” anlatılıyor. Kitabın giriş kısmından birkaç alıntı yapmak istiyorum:

(…) Osmanlı sınırları içinde Türklerin boyunduruğunda bulunan eski eyaletler ayaklandılar ve bağımsız devletler oluşturdular: Macaristan, Yunanistan, Romanya, Sırbıstan, Karadağ, Bulgaristan, ayrıca Arnavutluk, Cezayir, Tunus, Mısır, Trablus, Transilvanya, Rusya Ermenistanı, Gürcistan, Kırım, Bukovına ve Kıbrıs, Girit, Samos, Rodos adaları v.b. Osmanlı’nın dağılması birdenbire olmadı; Avrupa’daki topraklarda, bazı hükümetlerin telkinleri doğrultusunda, ulusların kendi iradelerine uygun olarak bağımsızlıklarına kavuşmaları biçimde gerçekleşti ve o toprakların sınırında bulunan kimi büyük devletlerin lehine oldu.

Bu konuda bazı politika yazarları tarafından hazırlanan taslaklar, henüz ölmemiş ayinin postunu satmaya kalkışıyor, Osmanlı İmparatorluğunun geniş toprakları kağıt üstünde kesilip, biçiliyordu.”

(…)

Paylaşma taslaklarının büyük bir bölümü, diplomatik yazışmalar içine saklıydı ya da eski kitapların tozlarına gömüldükleri için az bilinmekteydi; bu projeleri, uzun zamandır beklenen taksimin nihayet gerçekleştiği şu sırada bir kitapta bir araya getirmek istedim.” [3]

Cihan Oktay
2014 yılında Türkeli Dergisinde yazarlık yapmaya başlayan yazar, derginin kapanmasıyla birlikte, Türkçe Tarih Dergisi‘ne kuruculuk etmiş ve günümüzde de yazılarını burada yayınlamaktadır. Yazar Türkçe Tarih sistemi üzerinde genellikle Milli Mücadele, Atatürk ve Türk Devrimleri üzerine yazılar yazmaktadır. Uzun bir süredir, Rıza Nur ve Hatıratı üzerine araştırmalar yapmakta ve bu çalışmaları ile tanınmaktadır. Diğer önemli tarihçilerle birlikte kolektif olarak yayınlanan "Şahsiyetler" isimli kitapta, Doktor Rıza Nur biyografisi kaleme almıştır.

Bir eğitim mucizesi, Usul-ü Cedit

Önceki yazı

Baksıcılık ve Kazakistan’da Türk Halk İnançları

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Milli Mücadele