0

Ket Buğa, savaşçı ve kahraman bir Türk kumandanıdır. Tarihimizin Çingizliler çağında yaşamıştır. Dünyayı dize getiren o dehşetli Türk akınlarındaki kanlı kavgalarda bulunmuş, şanlı bir hayatı şanlı bir son ile bitirmek için ihtiyarlık yaşlarında savaş yerlerine koşmuştur. Ket Buğa’daki kahramanlık ruhunu anlamak için hayatının sonunda yaptığı son savaşı bilmek yeter.

İlhanlar’ın başbuğu Hülagü, Bağdat’ı zaptetmiş, Gürcistanı dize getirmiş, Halep ve Şam şehirlerine de gücü önünde boyun eğdirmişti. Muzaffer orduları ile yeni zaferlere doğru gitmeye hazırlanıyordu. Fakat büyük Kağanın ölümü haberinin gelişi, onu yolundan alıkoydu. Ordunun başlığını ihtiyar Ket Buğa’ya bıraktı, kendi geri döndü. Ket Buğa’nın buyruğu ele alışı, onu yeni bir şerefe doğru götüren olayın başlangıcı oldu.

Ket Buğa Mısır’a gitmek, Mısır’ın elinde bulunduran ırkdaşlarına Çingizliler hâkimiyetini tanıttırmak isteğinde idi. Bu isteğini önce savaşsız olarak yapmayı diledi, Mısır’a gönderdiği bir elçi Ket Buğa’nın teklifini o ülkenin hâkimi olan ırkdaşlarına ulaştırdı. O zaman Mısır’da bir başka kahraman, Kotuz, baş bulunuyordu. Bu teklif karşısında beğleri toplayarak fikirlerini sordu. Çoğu savaşmak dileğini ileri sürdüler. Kotuz da: “İlhanlılar üzerine yürüyelim. İster yenelim ister yenilelim. Yeter ki vazifemizi yapmış olalım. Bizi alçaklıkla suçlandırmasınlar!” dedi. On iki bin kişilik bir ordu ile yürüdü.

Çingiz ordularının namı o çağlarda bütün dünyaya olduğu gibi, Mısır’a da yayılmıştı. Onun İçin Mısır Türkleri’nin ordusu da Ket Buğa’nın savaşçılarından çekiniyorlardı. Onlarla vuruşacak kadar sağlam bir manevî güçleri yoktu. Bu yüzden bir aralık daha ileri gitmek bile istemediler. Kotuz, onlara heyecanlı sözler söyledi. Ulu Yavuz’un yıllar sonra sızıltı çıkaran ordusuna yapacağı gibi, o da:

“Sizler savaşmaktan kaçıyorsunuz, ben ise savaş için yürüyorum. Savaş isteyenler arkamdan gelsin, istemeyen evine dönsün!”

diye bağırdı. Ordu Kotuz’un arkasından yürüdü. Kotuz, yeni heyecanlı sözlerle manevî gücünü sağlamlaştırmaya gayret ettiği ordusu ile Ket Buğa’nın karşısına çıktı. 3 Eylül 1260’da tarihin Türk’ü Türk’le çarpıştıran kavgalarından biri yapıldı.

Bu çarpışma Ket Buğa’nın son savaşıdır. Yaşlılık çağında bu savaşı kendisi istemiştir. Hülâgü, bu sefere çıkarken Ket Buğa’nın yine kumandayı istemesi üzerine kahramanına:

“Bu zamana kadar çok yararlık gösterdin. Artık yeter. Otur da kocalıkta biraz rahat et!”

demişti. Ket Buğa, Hanı’nın bu sözlerine şu yaslı karşılığı verdi:

“Hanım: beni savaş şanından ayrı bırakma. Savaştan ayrı kalıp da rahatlamak benim için lütuf olamaz. Ben artık yaşlıyım, yakında ölürüm. Yatakta miskinler gibi can vermemi mi istiyorsun? Senden dileğim şu: Benden savaş alanlarında ölmek şanını esirgeme!”

İşte bu kahramanca sözler, ordunun kumandasını Ket Buğa’ya kazandırdı. Hülâgu’nın yaşlı arslanı yeni ülkeler aşmak için ileri yürüdü.

Suriye’de ilerleyen Ket Buğa, kendisine karşı durmak isteyenlere ağır yumruklar indiriyordu. Bununla beraber askeri durumu iyi değildi. Bu yüzden artık savaşmayı bırakıp çekilmesini söyleyenler bile olmuştu. Fakat ihtiyar arslan bu teklifleri dinlemedi. Çekilmeyi kaçmak diye sayıyor, bunu, çarpışma gücünü kaybetmiş olan kocamış gönlüne kabul ettiremiyordu. Bu yüzden “çekilelim!” diyenlere şunları söyledi:

“‐Şanlı bir ölüm namussuzca kaçmaktan daha iyidir. Ordudan birisi Hanın katına giderse bu sözlerimi götürsün. Ket Buğa çekilmeyi ayıp buldu, hayatını vazifeye kurban etti, desin. Böyle bir ordunun yok olması Han için büyük bir kayıp değildir. Bir yıldır çerilerinin karıları gebe kalmadı ve haralarının kısrakları doğurmadı saysın!”

İşte Ket Buğa savaş alanına böyle yürüdü ve kendi soyundan bir başka ordunun karşısına bu düşüncelerle çıktı.

Kotuz’un ordusu Ket Buğa’nın namlı askerlerinden hâlâ korkuyordu. Başlarının bütün gayreti onlann gönlünden “Çingiz orduları” korkusunu söküp atamamıştı. Bu korku, çarpışma başlar başlamaz meyvesini verdi. Mısır Türkleri’nin sol kolu daha ilk vuruşmalarda kaçmaya başladı. Kotuz, bozgunun bütün orduya yayılmasını önlemek için ileri atıldı. Üç defa:

“‐ Tanrı! Kotuz kulunu Tatarlara üstün getir!”

diye haykırdı. Bu haykırşla İlhanlılar ordusunun içine dalan Kotuz, büyük kahramanlıklar gösterdi. Hem vuruşuyor, hem askerlere cesaret vermeye uğraşıyordu. Bu yiğitlik boşa gitmedi. Kaçan sol kol askerleri de dönüp savaşa atıldılar. Beri taraftan Ket Buğa buyruğundaki yenilmez Çingizliler ordusu da pek sert vuruşuyordu. İki ordu kahramanlık ve zafer yarışına çıkmış gibiydi. Lakin iki Türk’ün birden üstün gelmesi imkânsızdı. Talih güler yüzünü ancak birine gösterebilecekti. Bunu Kotuz kazandı. Ket Boğa ordusunun kumandanlarının çoğu şehit düşmüş ve ordu bozulmuştu.

O ana kadar yalnız zafer görmüş olan Ket Buğa, ömründe ilk defa yeniliyor, bozguna uğramanın dehşetli acısı ile karşılaşmış oluyurdu. Ordunun bozulduğu ve artık hiçbir umudun kalmadığı bir sırada ona kaçmasını söylediler. Fakat o kaçmak teklifini beğenmedi:

“‐ Yenilmiş bir kumandan olarak Hanın yüzüne bakamam. Burada ölmeliyim!”

dedi. Ve ordusunun bozulmuş olmasına rağmen aslanlar gibi savaştı. Toprağa düşmek, yenilmiş olarak yaşamamak dileğinde idi. Fakat aslanlar gibi çarpıştığı halde isteği yerine gelmedi. Koca kahraman soydaşlarının eline tutsak düştü.

Savaş yerlerinin kocamış kahramanı Ket Buğa tutsaklıktan sonra elleri bağlı olarak Kotuz’un karşısına çıkarılmıştı. Kotuz bu sırada, er meydanında alt ettiği ve din ayrılığından dolayı düşman saydığı Buğa’ya hakaretli sözler söyledi. Hülâgü’nün bu namlı bahadırı yenilmiş olmakla beraber yiğitliğinden bir şey kaybetmemişti. O imkânsızlık anında bile kahramanlığını göstermekten geri kalmadı. Tuzağa düşüp zincire vurulmuş bir aslan heybeti ile sert bir karşılık verdi:

“‐ Mağrur adam!” diye bağırdı, “bir günlük zaferinle gururlanma. Senin bütün yurdun askerlerimizin ayaklarının altında çiğnenecektlr. Benim tutsak düşmemle İlhanlılar bir şey kaybetmez. Hülagü Han’ın Ket Buğa gibi daha üç yüz bin kişisi vardır.”

Tarih, sayfalarına türlü türlü kahramanlık vakaları geçirmiştir. Fakat Ket Buğa gibi gençliğinde de, yaşlılığında da, tutsak bulunurken de daima kahraman olanların vakalarına ve Ket Buğa gibi büyük kahramanlara yalnız bizim tarihimizde rastlamak mümkündür.

Kaynak:

Nejdet Sançar, Irkımızın Kahramanları, Aylı Kurt Yayınları, 1943, S. 27-29

Türkçe Tarih

Celaleddin Harezmşah Mengüberti

Önceki yazı

Türk çocuğuna edebiyatı nasıl öğretelim?

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Tarihte Türkler