0

Yazar: Prof. Dr. Abdülkadir İnan

Şamanist Türk boylarında söylenen Dünya Tufanı efsane­sine ait rivayetler birçok folklorcu ve seyyahlar tarafından tesbit edilmiştir. Bu efsanelerin temelini müslüman ve hıristiyan kay­naklarından gelen “Nuh Tufanı hikâyesindeki unsurlar teş­kil etmektedir. Şamanistler bu hikâyeyi kendi tanrıları hakkında söylenen efsanelerdeki motiflerle süslemişlerdir, öz Altaylıların tufan efsanesi XIX. yüzyılın ortalarında Verbitskiy tarafından tesbit edilmiştir; başka folklorcuların tesbit ettikleri rivayetlere nisbetle daha uzuncadır. Bu rivayete göre tufandan önce yer yüzünün hükümdarı Tengiz (Deniz) Han idi. O zamanda Nama adlı meşhur bir adam vardı. Tanrı-Ülgen bu adama dünya tufanı olacağını, insanoğullarını ve hayvanları kurtarmak için sınanmış sandal ağacıdan (adıra sandal ağaç) gemi yapma­sını buyurdu. Nama’nın Soozunuul, Saruul ve Balıksa adlı üç oğlu vardı. Nama bu oğullarına, dağ tepesinde gemi yapma­larını emir verdi. Gemi, Ülgen’in öğrettiği ve gösterdiği gibi yapıldı. Nama, Ülgen’in buyruğu ile, insanları ve hayvanları gemiye aldı. Nama’nın gözleri iyi görmezdi. Gemidekilere sordu:

– “Bir şeyler görüyor musunuz?”

– “Yer yüzünü sis kap­lamış, müthiş karanlık basmış” dediler. O zaman yerin altından, ırmaklardan, denizlerden karalara sular fışkırmıya başladı, gökten de yağmur yağıyordu. Gemi yüzmeye başladı. Gök ve sudan başka bir şey görünmüyordu… Nihayet sular çekilmiye başladı. Dağların tepeleri göründü. Gemi, Çom goday ve Tuluttu dağlarında karaya oturdu. Suyun derinliğini öğrenmek için Nama kuzgunu gönderdi. Kuzgun dönmedi; kargayı gönderdi, o da dönmedi; saksağanı gönderdi, o da dönmedi. Nihayet gü­vercini gönderdi. Güvercin, gagasında bir dal ile, geri döndü. Nama kuzgun, karga ve saksağanı görüp görmediğini sordu. Güvercin bunları gördüğünü, her üçünün de leşe konup gaga­ladıklarını haber verdi. Nama onlar kıyamete kadar leş ile geçinsinler, sen benim sadık hizmetçim oldun; kıyamete kadar benim evlâdımla beraber yaşa” dedi. Tufandan sonra Nama Yayaçı (yaradıcı) ve Yayık (tufan) Han adiyle tanrılar sırasına geçti. Yeni nesiller ona kurban kesmekte devam ettiler.

G . Potanin tarafından tesbit edilen Uryanha (Tuba) rivayetine göre yer, bir kurbağa üzerindedir. Kurbağa kımıldanırsa tufan olur. Eski bir zamanda bu kurbağa kımıldanmış ve yer yüzünün büyük denizi (ulu . talay) dalgalanmış, kaynar gibi olmuş, tufan olmuş. Bu felâketi önceden sezen bir ihtiyar demir çivili sal (temir kadalu sal) yapmış, bununla insan neslini ve
hayvanları kurtarmış. Bu sal şimdiyedek bir yerde bulunmak­tadır.

A . V . Anohin’nin tesbit ettiği rivayete göre tufan olacağını demir boynuzlu gök teke (temir müüstü kök-teke) haber ver­miştir. Bu teke yedi gün dünya çevresinde dolaşmış, acı acı melemiş (bağırmış), yedi gün deprem olmuş, yedi gün dağlar ateş fışkırmış… Yedi gün yağmur yağmış; yedi gün fırtına ile dolu yağmış; yedi gün kar yağmış.

Tufan olacağını Ülgen ve altı kardeşi bilmişler ve bir gemi yapmışlar, böylece insan ve hayvan neslini kurtarmışlar.

Nam a (yahut Yayık Han)nm gemisinin son durağı, Altaylılara göre, Altay dağlarından birindedir. Fakat her boy kendi çevresinde bulunan yüksek dağlardan birini gösterir. Bazı Altaylılar Yal Möngkü dağını, bazısı da Iyık dağını gösteriyor­lar. Kuzey Altaylılara göre Nama’nın gemisi Uludağ denilen dağın tepesinde şimdiye dek durmaktadır.

Şamanistlerde söylenen Tufan efsanesinin samîlerin Tufan hikâyesinden alınmış ve şamanizm unsurlariyle süslenmiş ol­duğu açıkça görülmektedir. Bununla beraber tanrılardan biri­nin Yayık (büyük su) Han adını taşıması dikkate değer. Büyük Türk ırmaklarından birinin adı olan Yayık (şimdiki adı Ural) Ptolemeos’den beri malûmdur, “yaygın su” anlamını ifade eder. İhtimal ki eski zamanlarda şamanizmin kendine mahsus bir tufan efsanesi bulunmuş, sonraları samîlerin efsanesiyle karıştırılmıştır.

Kaynak:

Prof. Dr. Abdülkadir İnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm – Materyaller ve Araştırmalar,  Türk Tarih Kurumu Basımevi – Ankara, 1986, s. 22-23

Türkçe Tarih

Şu bizim Sinop’lu Diyojen

Önceki yazı

Kutadgu Bilig’de “Daire-i Adalet”

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Kültür ve Sanat Tarihi