Atatürk DönemiGörsel TarihYazarlar

Yeniçeri Mustafa Kemal

0

Mustafa Kemal Atatürk neden yeniçeri kıyafeti giydi?

1913 yılının 27 Ekim günü Sofya ataşemiliterliğine atanır Mustafa Kemal.

Aynı günlerde kısa bir süre önce askerlikten istifa etmiş olan ve dostlukları Manastır’da Askerî İdâdî’den başlayarak, Harbiye yıllarında da devam eden Ali Fethi Bey (Okyar) de Sofya Elçisi olarak atanmıştı.

İkisi de burada görevleri gereği bir taraftan Osmanlı Devleti lehine istihbarat toplayıp İstanbul’a raporlar gönderiyor, bir taraftan da Bulgaristan’da yaşayan Türklerin sorunları ile ilgileniyordu.

Bu yoğun çalışmalardan arta kalan zamanlarda, şehrin kültürel yapısını da keşfediyorlardı.

Atatürk’ün hayatında ilk defa bir opera izlemesi mesela bu zamana tekabül ediyor.

Yaklaşık 15 ay süren Sofya günlerinde özellikle yüksek mevkilerde bulunan Bulgar devlet adamlarının kızlarıyla olan ilişkileri ve İstanbul’a mektup yazarak konuşmayı sürdürdüğü Madam Corinne bugünkü konumuzun dışında ama, ufak videonun devamında bir parantez açacağım.

İstanbul’daki Merkez Kumandan Muavinliği’nde bulunan ve sonradan soyadı olarak Özalp soyismini alacak olan Kazım Bey, birkaç ay sonra Mustafa Kemal’den bir mektup alır.

Mektupta, 11 Mayıs tarihine denk düşen Bulgar Alfabesi Günü Bayramı, Kiril ve Methodios gününde, Hariciye Nazırının kostümlü bir balo düzenlediğini ve kendisinin de bu baloya davet edilmiş olduğunu yazar.

Eski Türklerin fetihlerinden bahsetme fırsatı çıkabileceğini düşünerek, bütün davetlilerin belleğinde yer edecek özel bir kıyafet ile gitmek ister, Mustafa Kemal.

Bir yeniçeri ağası kostümünün bu iş için en ideal kıyafet olduğunu düşünür.

Böylece Türklerin Attila’nın Hunlarından başlayarak, farklı isim ve zaman dilimlerinde de olsa, bir zamanlar ta Viyana kapılarına kadar bu ve benzeri kıyafetlerle yürümüş olduğunun hatırasını canlandıracaktı zihinlerde.

Bir zamanlar Osmanlı Devleti’nin tebaası olan Balkan milletleri, Fransız Devrimi’nin tetiklediği milliyetçi fikirler, Rusların Slav politikası ve İngilizlerin altınlarıyla, zaman içerisinde güçsüzleşmiş olan Osmanlı Devleti’ne karşı birer birer isyan etmiş ve bağımsızlıklarını kazanmıştı. Hatta Osmanlı Devleti’nin İstanbul’dan önce başkenti olan Edirne şehri, Balkan Savaşları sırasında Bulgarlar tarafından işgal edilmiş, daha birkaç ay önce ancak geri alınabilmişti.

Dahası yakın bir zamanda çıkacağı düşünülen büyük savaşın öncesinde, Bulgaristan’ın Osmanlı ve Alman İmparatorluğu yanında savaşa girmesi yönünde bir ikna çalışması olduğu da düşünülebilir.

1 Mart 1914 tarihinde Kurmay Yarbay rütbesine erişen Mustafa Kemal’in bu daveti, işte böyle bir ortamda, psikolojik bir harekat fırsatı olarak görmüş olduğu çok açık.

Kazım Özalp’ten istediği ise, çok gösterişli bir yeniçeri kıyafetinin Askeri Müzeden bulunarak kendisine gönderilmesi.[1]

Erkân-ı Harbiye Reis-i Umumisi yani Genelkurmay Başkanı Enver Paşa’nın da müsadesiyle, Askeri Müze deposundan alınan bu orjinal yeniçeri kıyafeti, bütün takılarıyla birlikte Mustafa Kemal’e verilmek üzere o zaman Bulgaristan Parlamentosunda Türk Mebusu olan İsmail Hakkı (Kavalalı) Beye teslim edilir.[2]

Tüm bu hazırlıkların ardından takvim yaprakları 11 Mayıs 1914 gününü gösterdiğinde, davetliler balonun yapılacağı Merkez Askeri Kulübü[3] binasına birer birer gelmekteydiler. Burası günümüzde Bulgaristan Sofya Orduevi olarak bilinmekte ve hala çeşitli kutlamaların yapıldığı bir yer olarak hizmet vermekte.

Yeniçeri Ocağı’nın tamamen kaldırılmasından 88 yıl sonra, Bulgaristan’ın başkentinde belki de yeniçerileri hatırlayan kimse kalmamıştı ama Sofya Askeri Ataşesi Mustafa Kemal, Sofya’daki hanım ve beylerinin şıklık yarışına girdiği bu etkinliği bir fırsata çevirmeyi bilmişti. Yeniçeri devrinin Serhat Beyi kıyafeti ile salondan içeriye girdiğinde herkesin dikkatini üzerine çektiği muhakkak.

İstanbul’dan yeniçeri kostümünü getiren ve bu gecenin şahidi İsmail Hakkı Kavalalı, konuşmalar ve gülüşmeler içerisinde gece ilerlerken, orkestranın çaldığı müzikler eşliğinde Mustafa Kemal’in baloda bulunan kızlarla valsler ve polkalar yaparak, nihayetinde dans müsabakasında birinci olduğunu anlatıyor.

O zamanlar otuzlu yaşlarında bekar bir genç olan Atatürk’ün baloda birlikte dans ettiği kavalyesi Dimitrina Kovaçev, Bulgar General Stiliyan Kovaçev’in kızıdır. Dimitrina aslında Miti olarak da bilinir.

Atatürk’ün Sofya’ya ilk geldiği zamanlarda yine aynı kulüp binasında yapılmış olan yılbaşı balosuna, ilerleyen zamanlarda ise operaya ve şehir gazinosuna gittiği biliniyor. Bu günlerden birinde Bulgar General Kovaçev’in ailesiyle tanışmış ve kızı Miti ile birkaç kez vals yapmıştı. Burada başlayan tanışıklık, Mustafa Kemal’in ailenin evine misafir olarak davet edilmesi ile derinleşmişti.[4]

Atatürk’ün Miti’ye bir evlilik teklifi yaptığı ama babası General Kovaçev’in evliliğin gerçekleşmesini engellemiş olduğu söyleniyor. İşte Atatürk’e sonradan “bir kız sevdim ama, bana vermediler!” diyerek hatırlayacağı aşk hikayesi kısaca böyle.

Bu konu bir başka videonun konusu. Baloda yaşananlara geri dönmeden önce, kanalın daha çok kişiye ulaşabilmesi için videoyu şimdiden beğenip, yorum yaparsanız çok memnun olurum.

Bulgaristan Çarı I. Ferdinand ve eşi, gerek tavır ve nezaketi, gerek zeka ve anlayışı ile dikkatleri üzerinde toplayan Mustafa Kemal’i yanlarına davet ederek, kıyafeti ve yarışmadaki başarısını tebrik edip iltifatta bulunmuşlar.

Sabahın erken saatlerine doğru, artık davetliler birer birer kulüp binasından ayrılırken, Doğu kültürüne büyük ilgi duyan İspanya’nın Bulgaristan Büyükelçisi, biraz da aldıkları alkolün de etkisiyle olacak, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının koluna girerek, mutlaka Türk ve İslam eserleriyle dekore etmiş olduğu evini gelip görmeleri için ısrar eder.

Bu ısrara dayanamayan Mustafa Kemal ve yanındakiler Büyükelçinin evinin yolunu tuttular.

Bir süre daha sohbet ve muhabbetin devam ettiği aşikar olan bu davetten sonra, büyükelçi evindeki atmosfere tam olarak uyan bir kıyafet içerisinde bulunan Mustafa Kemal’in fotoğrafını çekmek ister.

Atatürk çekilen bu fotoğrafı, yakın arkadaşlarından ve daha sonradan 1925’te İstanbul Haliç’te özel sektöre ait ilk silah ve cephane fabrikasını kurarak, Türkiye’nin savunma sanayiinde özel sektördeki öncülüğünü yapacak olan Şakir Zümre için “Azizim Şakir Bey’e” ithafı ile imzalayacaktı.[5]

Atatürk balodan sonra, müzeden ödünç aldığı yeniçeri elbisesini Kazım Bey’e geri gönderirken, teşekkür mektubunda “Baloda hemen hemen herkesin kıyafeti ile ilgilendiğini, kendisine sorular sorduklarını, bu arada yeniçeri tarihinden ve Türk zaferlerinden geniş bilgiler verme fırsatını bulduğunu” yazmıştı.[6]

İşte sonradan meşhur olan ve pek çok yerde kopyası yapılan Yeniçeri Mustafa Kemal Bey’i resmeden bu fotoğraf, böyle bir gecenin hatırası olarak bugünlere bize kadar gelir.

Ali Kırca’nın yıllarca sunmuş olduğu haber programının kapanış müziğini bizim kuşak gayet iyi hatırlayacaklardır. Piyanist ve besteci Tuluyhan Uğurlu’ya ait “Beyazıt’ta Zaman” isimli albümünde yer alan bu eser, Sofya’da Dans: Atatürk ismini taşıyor. Eserin isminden de tahmin edebileceğiniz üzere, Atatürk’ün Sofya’da yeniçeri kıyafeti ile işte bu baloya katılması anlatılıyor.[7]

Kaynakça:

[1] Kazım & Teoman Özalp, Atatürk’ten Anılar, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İkinci Baskı, 1994, s. 8

[2] Bulgar kostümlü balosunda Mustafa Kemal – Atatürk’ün Sofrası, anlatan: İsmail Hakkı Kavalalı, Vakit – Yeni Gazete, 8 Eylül 1947, Yıl: 80-1, Sayı: 10743-1, s.1 ve 3

[3] Tsentralen voenen klub – Централен военен клуб

[4] Liliana Serafimova, Mustafa Kemal ve Miti Kovaçeva – Umutsuz Bir Aşkın Öyküsü, Birinci Basım, İstanbul, Ekim 1999

[5] Atilla Oral, Şakir Zümre, Demkar Yayınları, İkinci Basım, Haziran 2023, s. 15

[6] Kazım & Teoman Özalp, a.g.e., s. 9

[7] Tuluyhan Uğurlu internet sitesi, Son Erişim 10 Aralık 2023

Cihan Oktay
2014 yılında Türkeli Dergisinde yazarlık yapmaya başlayan yazar, derginin kapanmasıyla birlikte, Türkçe Tarih Dergisi‘ne kuruculuk etmiş ve günümüzde de yazılarını burada yayınlamaktadır. Yazar Türkçe Tarih sistemi üzerinde genellikle Milli Mücadele, Atatürk ve Türk Devrimleri üzerine yazılar yazmaktadır. Uzun bir süredir, Rıza Nur ve Hatıratı üzerine araştırmalar yapmakta ve bu çalışmaları ile tanınmaktadır. Diğer önemli tarihçilerle birlikte kolektif olarak yayınlanan "Şahsiyetler" isimli kitapta, Doktor Rıza Nur biyografisi kaleme almıştır.

İngiliz John’a verilen Arkeoloji İmtiyazı / Selçuk Ayasuluğ örneği 1864

Önceki yazı

Türklerin Yılbaşı ve 12 Hayvanlı Türk Takvimi

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Atatürk Dönemi