0

Osman Ağa hakkında birçok makale ve kitap yazılan tarihi bir şahsiyettir. Faaliyetleri her zaman tartışma konusu olmuştur. Bugün bile Osman üzerinden birçok tartışma devam etmektedir. Osman Ağa’yı karalayan ya da Osman Ağa üzerinden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e çirkin ithamlarda bulunan yazılar yazılmaktadır. Osman Ağa öyle üzeri çizilecek ya da hakkına ileri geri konuşulacak bir şahsiyet değildir. Bu vatana ciddi hizmetlerde bulunmuş gerçek bir vatanseverdir. Özellikle Milli Mücadele yıllarında ciddi faydalar sağlamıştır. Peki, kimdir bu Osman Ağa? Hadi biraz Osman Ağa’yı tanıyalım.

Osman Ağa 1883’te Giresun’un Hacı Hüseyin Mahallesi’nde doğdu. Ailesi Feridunzadeler olarak bilinip Soyadı Kanunu ile Feridunoğlu soyadını almıştır. Babası Hacı Mehmet Efendi an­nesi Zeynep Hanım’dır. [1] Lider özellikleri, cömertliği ve varlığı nedeniyle yöre halkı tarafından “AĞA” lakabıyla anılmaya başladı. [2] Balkan Savaşı’na katılmış, dizinden yaralanmıştır. I. Dünya Savaşı’na katılmış, Ruslara karşı Batum ve Harşıt’ta çarpışmıştır. Osman Ağa’nın gönüllü taburu Rusların Harşıt Çayı’nı geçmesine mani olmuş, Tirebolu’nun işgalini önlemiştir. Rum ve Ermenilerin, işgalci çeteler kurarak işgalleri çabuklaştırıcı çalışmalara başlamaları üzerine, gönüllü birliği ile bu işgal çabalarının belini kırmıştır. Rum ve Ermeni işgalci çeteleri, Osman Ağa’yı tehcir işlerinden sorumlu göstermişler, hakkında yakalama emri çıkartmışlardır. İzmir’in Yunanlar tarafı işgali üzerine Giresun’da işgali protesto etmek için miting düzenlemiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkmasından sonra Havza’da onunla görüşmüş ve o günden sonra sadece ondan emir almıştır. Hatta Mustafa Kemal Paşa’yı koruyacak olan muhafız birliği onun tarafından oluşturulmuştur. Karadeniz’deki faaliyetlerinden başka ayrıca Batı Cephesinde de büyük faaliyetleri olmuştur. Binbaşı Hüseyin Avni Alpaslan ile 42. ve 47. Gönüllü Giresun alaylarını kurmuştur. Bu alaylar Sakarya Meydan Muharebesi ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nden büyük fayda sağlamıştır. [3]

Herkes ona Osman Ağa ya da Ağa Dayı derdi sonra Topal namını aldı. Peki, Osman Ağa nasıl oldu da Topal Osman Ağa oldu? 1912 yılının Ekim ayında Balkan Savaşı başladı. Osman Ağa Balkan Savaşı’na yanındaki 65 arkadaşı ile gönüllü olarak katıldı. [4] Son kez aileleriyle görüşen gönüllü askerler limanda bekleyen vapura binerek önce İstanbul’a oradan da Tekirdağ’a gittiler. [5]

Osman Ağa arkadaşları ile ateş hattında iken bacağına isabet eden bir şarapnel parçalı ile dizinden yararlanır. İstanbul’da Şişli Etfal Hastanesi’nde 9 ay tedavi gördükten sonra ayağa kalktı; ancak bir fakla Osman Ağa artık topaldı. Bacağında bu yara yüzünden artık Topal Osman ağa olarak anılmaya başladı. [6] Osman Ağa’nın bacağındaki yara onu durdurmazdı. Birinci Dünya Savaşı başlayınca Ruslar Doğudan saldırıya geçtiler. Osman ağa bu kez Ruslara karşı savaşmak zorunda kaldı. Topladığı gönüllüler ile Harşıt’ta Rusları durdurmayı başardı. [7] Rusları çekilmeye başlayınca Milli kuvvetlerimiz takibe geçti. Osman ağa ve birliği bu takip sonucunda Batum’a ilk giren birlikler oldu. [8]

Osman Ağa savaş dönüşü Karadeniz’deki Pontus çeteleri ile mücadele etmeye başladı. Özellikle Mondros Mütarekesi sonrasın bölgede artan Pontus faaliyetleri Osman Ağa’yı tarafından önlenmeye çalışıldı. Osman Ağa’nın çetecilere karşı yaptıkları onun İtilaf Devletlerine şikâyet edilmesine bile neden oldu. Giresun Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde Rumlar önündeki tek engel Osman Ağa idi. Osman Ağa’yı uzaklaştırmak için onu Ermeni ve Rum tehciriyle suçladılar. İstanbul’dan hakkında yakalama kararı çıkınca Şebinkarahisar’a geçti. Tabi Şebinkarahisar’da olan Osman Ağa burada da boş durmadı. Onun yokluğunu fırsat bilen Rumlar Taşkışla’ya büyük bir Yunan bayrağı astı. Bunu haber alan Osman Ağa şehre baskın yapar gibi girerek bayrağı oradan indirdi. Daha sonra hakkında yakalama kararı olduğu için tekrar Şebinkarahisar’a çekildi. Ardından Metropoliti’de sıkıştırarak Patrikhaneye ve İstanbul hükümetine tehcirle ilgisi olmadığına, affedilmesinin yerinde olacağına, kendisi hakkında bir şikâyetlerinin bulunmadığına dair birer mektup yazmalarını sağladı. [9] Ayrıca Sivas Valisi Derviş Paşa, Osman Ağa’nın Ermeni Tehciriyle hiçbir ilgisi ol­madığına dair bir yazı yazarak affını istirham etti. Osman Ağa Şebinkarahisar’da iken 8 Temmuz 1919’da af kararı geldi. Aynı gün af kararının metnini Şebinkarahisar Millet Bahçesi’nde okudu. Öğlenden sonra törenle Giresun’a döndüler. [10]

Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basınca Osman Ağa’nın namını duymuş ve onunla görüşmek istemiştir. Osman Ağa Tomoğlu İsmail, Dalgaroğlu Bilal ve Çakraklı Kara Ahmet’i yanına alarak Havza’ya gitmiş ve Mustafa Kemal Paşa ile görüşmüştür. Bu görüşme onun bütün hayatını değiştiren olay olmuştur. Karadeniz’de Pontus faaliyetlerine son vermek için elinden geleni yapmıştır. Daha önce bahsettiğimiz Taşkışla olayı ve sonrasında Haçika Çetesini ortadan kaldırması Osman Ağa’nın faaliyetlerinden bazılarıdır.

Osman Ağa, Pontus belası ile uğraşırken Mustafa Kemal Paşa’dan gelen emir üzerine Erzurum Kongresi için 3 delegenin belirlenmesi istenmiştir. Osman Ağa’nın ‘da onayıyla Giresun Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kongreye gidecek delegeleri belirlemiştir. [11] Öte yandan Osman Ağa düşmanla sadece silahla değil fikri olarakta mücadele etmiştir. Bu doğrultuda propaganda faaliyetleri için Gedikkaya Gazetesini çıkarmıştır.

Ülkedeki iç isyanlardan dolayı meclisin ve mebusların güvenliğini sağlamak için Ali Şükrü Bey tarafından Milli Muhafız Müfrezesinin kurulması teklif edildi. Bu teklifin kabulü üzerine Osman Ağa Ankara’ya çağırıldı. [12] Osman Ağa ile Ankara’ya gelen 15 kişilik kafile Mustafa Kemal Paşa tarafından titizlikle izlenmiş ve Mustafa Kemal Paşa bu kişilerden onunun Ankara’da kalmasını istemiştir. Böylece 12 Kasım 1920’de Mustafa Kemal Paşa’nın koruyuculuğunu yapacak olan Giresun Gönüllü Maiyet Müfrezesi kuruldu. [13] Osman Ağa birliğinden Mustafa Kemal Paşa’yı korumanın çok önemli olduğunu söyler. Hatta birliğine öyle bir cümle kurar ki bu durumun önemini ortaya koyar “ Eceliyle bile ölmesine izin vermeyeceksiniz.” [14]

Osman Ağa’nın faaliyetleri sadece Karadeniz’de Pontusla mücadele etmek ya da Mustafa Kemal Paşa’yı korumakla sınırlı değildir. Aynı zamanda cephe hattında büyük faydaları olmuştur. Osman Ağa hem Pontusla mücadele hem de Batı cephesinde kullanılmak üzere Giresun Askerlik Şubesi Başkanı Binbaşı Hüseyin Avni Alpaslan ile iki tane gönüllü alay kurmuştur. Birincisi Merkezi Giresun olmak üzere Şark Komutanlığına bağlı 47. Alay, ikincisi ise Hüseyin Avni Alpaslan Komutasındaki 42. Alay bu alaya Giresun Nizamiye Alayı’da deniyordu. [15]

Osman Ağa ve Hüseyin Avni Alpaslan tarafından kurulan Gönüllü Alaylar Milli Mücadele’nin en çetin zamanlarında cephede yer almış ve önemli başarılar elde etmiştir. Sakarya Meydan Muharebesine katılan alaylar cephede en çetin bölgelerde savaşmış hatta 42. Alay’ın neredeyse tamamı şehit olmuştur. 42 Alay Komutanı olan Hüseyin Avni Alpaslan’da Sakarya Meydan Muharebesi’nde şehit olmuştur. Osman Ağa komutasındaki 47. Alay’da büyük kayıplar vermiştir. Sakarya Savaşı’nın sonrasında Gönüllü Alaylardan sadece 47. Alay kalmıştı. Osman Ağa komutasındaki 47. Alay Büyük Taarruzda da yer almış ve düşmanı yurttan atana kadar çarpışmıştır.

Osman Ağa için asıl sıkıntılı dönem savaş sonrası Ankara’da başlıyor. Çünkü mecliste muhaliflerin başında gelen Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey cinayetinden sorumlu tutulmuştur. Ali Şükrü Bey, mecliste Mustafa Kemal Paşa’ya en çok muhalif eden kişilerin başında gelir. Hatta meclis içinde Mustafa Kemal Paşa ve Ali Şükrü Bey arasında ciddi tartışmalar yaşanmıştır. İşte bu ve bunun gibi durumlar aslında Mustafa Kemal Paşa’ya düşmanlık besleyen grupların ekmeğine yağ sürmekteydi. Özellikle Mustafa Kemal Paşa’nın Ali Şükrü Bey ile mecliste yaşadığı bir tartışma sonrasında Ali Şükrü Bey’in ortadan kaybolması hem de son olarak Osman Ağa’nın adamlarından olan Mustafa Kaptan’ın yanında görülmesi bir taşla iki kuş vurmak gibi bir şey. Hem bu cinayetten Mustafa Kemal Paşa sorumlu tutulacak hem de Osman Ağa gibi ona sıkı sıkıya bağlı bir vatanseverden kurtulacaklardı. Ali Şükrü Bey’in cesedi Mühye Köyü yakınlarında bulunmuştur. Bulunduğunda avcunun içinde bir hasır parçası, başında bıçak yarası ve boynunda ip izleri vardı. Ve özellikle avcunun içindeki hasır parçası Osman Ağa’nın evindeki sandalyeye uyuyordu. Cinayetten sorumlu tutulan Osman Ağa, İsmail Hakkı Tekçe komutasındaki kuvvetlerle girdiği çatışmada yararlı olarak ele geçirilmiş ve orada yine İsmail Hakkı Tekçe tarafından öldürülmüştür. Şimdi olaya birde şu açıdan bakmak lazım. Ali Şükrü Bey Karadenizli ve Osman Ağa ile yakinen tanışıyorlar. Osman Ağa sadece Mustafa Kemal Paşa’ya muhalif diye onu öldürmüş olamaz çünkü meclis içinde onun gibi birçok muhalif var. Öte yandan Ali Şükrü Bey’in cesedi yarım yamalak gömülmüş. Ki Osman Ağa’nın tecrübeli bir asker olduğunu düşünürsek böyle bir şeyi yapmış olsa bile Ali Şükrü Bey’i öyle alelade bir yere gömmez tamamen ortadan kaldırır ve evinde ya da etrafında delil bırakmazdı.

Nitekim bu olay Osman Ağa üzerine atılan ilk cinayet iftirasında değildi. Yahya Kahya’nın[16] öldürülmesinden de Osman Ağa sorumlu tutulmuş ancak İsmail Hakkı Tekçe hatıratında olayı kendisinin yaptığını itiraf etmiştir. Ayrıca yıllar sonra Ali Şükrü Bey’in oğlu Giresun’a gelerek Osman Ağa’nın kabrini ziyaret etmiş ve gazetelere verdiği beyanda babasını Osman Ağa’nın öldürmediğini söylemiştir.

Karadeniz gazetesi – 26 Ekim 1959 / Hüseyin Gazi Menteşeoğlu arşivi

Genel itibariyle özetlemek gerekirse Mustafa Kemal Paşa’ya düşman olanlar böyle bir plan yaparak Ali Şükrü gibi bir vatanseveri ortadan kaldırmış ve bu olaydan yine bu vatan için her şeyini vermiş olan Mustafa Kemal Paşa’yı sorumlu tutmaya çalışmış ve bunu yaparken de Osman Ağa gibi bir vatanseveri harcamaya çalışmıştır. Şunu unutmamak gerekir ki Mustafa Kemal Paşa ve Osman Ağa’yı suçlayan cumhuriyet karşıtları sonraki yıllarda Mustafa Kemal Paşa’ya suikast düzenleyecek kadar ileri gitmişlerdir. Ali Şükrü Bey olayı hakkında kesin deliller yokken Osman Ağa kurban seçilmiştir.

Mustafa Kemal Paşa, Osman Ağa’nın nasıl bir adam olduğunu şu cümle ile özetlemiştir aslında “Cumhuriyet banisi Osman Ağa

Makale Kaynakçası:

[1] – Seyfullah Çiçek, Topal Osman, İstanbul, 2011, s.23

[2] – Süleyman Beyoğlu, Milli Mücadele Kahramanı Giresunlu Osman Ağa, İstanbul,2009, s.27,28

[3] – Sercan Yılmaz, Mustafa Kemal’in Muhafız Komutanı Giresunlu Osman Ağa, İstanbul,2017, s.16

[4] – Ümit Doğan, Mustafa Kemal’in Muhafızı Topal Osman, Ankara, 2014, s.20

[5] – Mehmet Şakir Sarıbayraktaroğlu, Osman Ağa ve Giresun Uşakları Konuşuyor, İstanbul, 1975, s.14

[6] – Erden Menteşeoğlu, Yakın Tarihimizde Osman Ağa ve Giresunlular, Giresun, 1996, s.41

[7] – Cemal Şener, Topal Osman Olayı, İstanbul, 1992, s.55

[8] – Menteşeoğlu, a.g.e. s.43 Batum’a giren Osman Ağa ve birliği Teşkilat-ı Mahsusa’ya bağlı olduğu için “Batum Fatihi” unvanı Osman Ağa yerine Yakup Cemil’e verilmiştir.

[9] – Ayhan Yüksel, Milli Mücadelede Giresunlu Osman Ağa ve Arkadaşlarının Affı, Türk Dünyası Dergisi, sy,231, Mart, 2006. s.55-59

[10] – Menteşeoğlu, a.g.e. s.50

[11] – Doğan, a.g.e. s.80 Kongreye Giresun’dan Dr. Ali Naci Bey, Mühendis İbrahim Hamdi Bey ve Tirebolulu Yusuf ziya Efendi katılmıştır.

[12] – Çiçek, a.g.e. s.90

[13] – Menteşeoğlu, a.g.e. s.109 Mustafa Kemal Paşa’yı korumakla görevli ilk müfrezeyi oluşturan gönüllüler:
Hacıhüseyin Mahallesinden Gümüşreisoğlu Mustafa Kaptan
Hacıhüseyin Mahallesinden Ahmet Canoğlu Kırlak Hü­seyin
Hacıhüseyin Mahallesinden Tığlıoğlu Ömer
Kapukahve Mahallesinden Yoloğlu Hüseyin
Kayadibinden Aşıkoğlu Garip
Seldeğirmeninden Alişıhoğlu Mehmet
Alınyoma Köyünden Yılancıoğlu Hasan
Akyoma Köyünden Osmanoğlu Ali
Akyoma Köyünden Osmanoğlu Sarı Mustafa
Keşaptan Köseoğlu Hamit

[14]Çerkez Ethem’in Mustafa Kemal Paşa’ya düzenlemek istediği suikast Osman Ağa’nın Muhafız birliği tarafından önlenmiştir.

[15] – Yılmaz, a.g.e. s.90 Osman Ağa gönüllü Giresun Müfrezesi ile Koçgiri İsyanının bastırılmasında da aktif rol almıştır.

[16] – Yahya Kahya Trabzon’da epeyce nüfuzu olan, limana gelen gemilerden Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adına vergi toplayan, kimseden emir almayacak kadar başına buyruk bir kişidir. İttihatçı yapıdan gelen ve Enver Paşa ile oldukça iyi ilişkilere sahip bir denizci olan Yahya Kahya, “Kayıkçılar Kahyası Yahya Kaptan, Kayıkçılar Kethüdası Yahya Reis vb” isimlerle anılmıştır. Metinde önemli yere sahip olan Trabzonlu Yahya Kahya ile İzmit bölgesinde faaliyet gösteren meşhur Kuvâ-yi Milliye Yahya Kaptan aynı kişi değildir. Bu iki şahsiyetin birbiriyle karıştırılmaması gerekir

Kaynaklar:

Ayhan Yüksel, Milli Mücadelede Giresunlu Osman Ağa ve Arkadaşlarının Affı, Türk Dünyası Dergisi, sy,231, Mart, 2006.

Cemal Şener, Topal Osman Olayı, İstanbul, 1992, s.55

Erden Menteşeoğlu, Yakın Tarihimizde Osman Ağa ve Giresunlular, Giresun, 1996

Mehmet Şakir Sarıbayraktaroğlu, Osman Ağa ve Giresun Uşakları Konuşuyor, İstanbul, 1975

Sercan Yılmaz, Mustafa Kemal’in Muhafız Komutanı Giresunlu Osman Ağa, İstanbul,2017

Seyfullah Çiçek, Topal Osman, İstanbul, 2011

Süleyman Beyoğlu, Milli Mücadele Kahramanı Giresunlu Osman Ağa, İstanbul,2009,

Ümit Doğan, Mustafa Kemal’in Muhafızı Topal Osman, Ankara, 2014

Sercan Yılmaz
9 Ekim 1988 İstanbul doğumlu tarihçinin memleketi Giresun’dur. İlk ve ortaöğretimini İstanbul’da tamamlamıştır. Sakarya Üniversitesi Tarih bölümünü bitirmiştir. Eğitim kurumlarındaki 8 yıllık öğretmenlik kariyerine yine bir eğitim kurumu olan Uğur Okulları bünyesinde öğretmen ve yönetici olarak devam etmektedir. 2017 yılında “Mustafa Kemal’in Muhafız Komutanı Giresunlu Osman Ağa” isimli ilk çalışmasını yayınlamıştır. Ardından Nisan 2020’de İstanbul’un işgal yıllarını ve İstanbul’un kurtuluş sürecini anlatan “İşgalden Kurtuluşa İstanbul” adlı çalışmasını yayınlamıştır.

Tek başıma kalsam da!

Önceki yazı

Yarına Tarih ve Kültür Bırakmak

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Yazarlar