0

İlk insanların kozmoloji bilgisine şaşırıp kalıyoruz bazen ama buna hiç şaşırmamak gerekiyor. İlk insanlar, hayatlarını güvenlik içinde sürdürebilmek için gökyüzünü bilmek zorundaydılar, gece yolunu bulabilmek yıldızları okumaktan geçiyordu. Yaz aylarında çok sıcak günlerde özellikle küçükbaş hayvanlar geceleri otlaklara çıkarılır. Bence ilk kozmoloji bilgileri bu gece çobanlarının meraklı bakışlarından sonra ortaya çıkmaya başladı. Daha sonra yıldızlara ve geceye bakarak, hava durumu tahmini yapılmaya başlandığını düşünebiliriz. İnsanlığın gelişim süreci içinde gökyüzündeki yıldızlara çeşitli anlamların yüklenmesinin temelinde hayatî ihtiyaçların kaynaklık ettiğini söyleyebiliriz. Özellikle ”yön tayini” yapılması, yıldızların insan için önemli olmasını ortaya çıkardı.

Saymalıtaş’taki kozmik resimlerde karanlık gökyüzü altında çaresiz ve ne yapacağım bilemeyen insanın duruşu ile yıldızlı gökyüzü altındaki insanın duruşu arasındaki fark açıkça okunur. İnsan, dünyadaki ilk gününden beri yıldızları hep sevmiş ve gökyüzü ile farklı bir iletişim içinde olmuştur. Bu iletişimi de farklı biçimlerde yansıtmıştır. Kaya resimlerindeki gökyüzü resimleri bunun ilk yansımalarıdır. Yine Saymalıtaş’taki ”Gökyüzü Atları” başka bir anlaşılmazlığın ifadesidir; neden insan sürekli olarak gökyüzüne karşı bir öykünme içinde olmuştur? Geçmiş dönemlerin en önemli insanlarını sıralarsak; Hakan, Şaman, Çoban ve Avcı sıralamasını yapmak gerekir. Savaşçılar daha sonra katışmıştır bu sıralamaya. Hayati ihtiyaçlar ve öncelikler bilginin gelişme sürecini belirleyen en önemli etken olmuştur. Kozmolojinin temelinde, insanın yalnızlığı ve bu yalnızlık içinde geceler boyu yıldızlı gökyüzünü izlemesi önemli rol oynamıştır. Bir çobanın yapacağı başka ne vardır ki? Yıldızlı gökyüzünü izleyerek, yıldızlardan anlamlar çıkarmak, sonra bunları paylaşmak ya da ifade etmek. Sadece ifade etmekle kalmayıp, kayalara kazımak, insanın hayal dünyasındaki imgeleri de katarak bilgisini aktarmak ihtiyacı, kaya resimlerinin kaynağını oluşturan etkenlerden biri, belki de en önemlisi.

Eğer gerçek anlamda ”Tanrıların Arabaları” varsa, Erich von Daniken’in aradığı ve anlattığı yerde değil, Saymalıtaş’ta aranmalıdır. Uzay aracına benzeyen resimde, sanki göklere yolculuk yapan insanlar vardır. Başka bir resimde ise sanki gökten inmiş bir uzay aracını karşılamaya gelmiş insanın ellerini göğe açmasını görüyoruz. Saymalı’da kozmik düşünceye ve gökyüzüne ait daha birçok resim yer alıyor taşlarda.

Kaynak:

Servet Somuncuoğlu, Saymalıtaş Gökyüzü Atları, Kutsal Karlı Dağlara Yolculuğun Öyküsü, Atokyay Yayıncılık, Ocak 2011, İstanbul, s. 40-41

Türkçe Tarih

Mursallılı İsmail Efe ve Destanı

Önceki yazı

Harfler marşının hikayesi

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Kültür ve Sanat Tarihi