0

Şaman kelimesinin etimolojik kökeni üzerinde şimdiye kadar çok durulmuştur. Bu terimin Tunguzcadan Rusça yolu ile Batı ilim dünyasına geçtiği bilinmektedir. Aslen Sanskritçenin bir koluna bağlı olduğu sanılan kelimenin, Hind-Avrupa dillerinden Toharca (Samane=budist rahip) ve Sogdçadaki (Saman) transkripsiyonları keşfedilince, bu terimin Hind-Avrupa menşeili olduğu görüşü kuvvet kazanmıştır. Çünkü bu kelime Tunguzcaya yabancı görünmekte ve Samanlığın güneyden kuzeye doğru yayılışında Budizmin tesiri sezilmektedir. Fakat Tunguzların komşuları olan Sahalara etki ettikleri de bir gerçektir.

Hakikaten eski Türk topluluklarında Samanlığa benzer bir inancın varlığına ihtimal verdirecek hiçbir kayıt mevcut değildir. Altay Türkleri tarafından bugün Şaman manasına “Kam” sözü kullanılmakta ve bu kelime bilindiği kadarıyla 5. yüzyıldan beri yaşamaktadır. Avrupa’da hakimiyet kuran Hunlar zamanında Ata-kam ve Eş-kam adlarında iki kişiden bahsedilmektedir. Yani Avrupa Hunlarının din adamlarına da Kam denilmekteydi. Eğer eski Türklerde şamanlık olsaydı, Hunların örf ve adetleri hakkında oldukça geniş bilgiler veren Latin ve Germen yazarların “Hunlarm dini törenleri yoktu” diyecek yerde, garip ayinleri olan şamanik telakkilerden haber vermeleri gerekirdi.

Hükümdar ailesinin Budizmle yakın ilgisine rağmen, Tabgaçlarda da Samanlığı hatırlatan birşey yoktur. Hem Budizmi, hem de Maniheizmi kabul etmiş olan Uygurlarda bile bu hususta açık bir delile rastlanılmamaktadır. Hatta Uygurlarda kam sözü din adamı değil, “büyücü, sihirbaz” manalarında kullanılmıştır. Kaşgarlı Mahmud, “kam” sözünü kahin kelimesiyle açıklamıştır. Bu söz o zamanki müslüman Türkler tarafından da unutulmamıştı. Yusuf Has Hacip ise, Kutadgu Bilig’de kamları “otacılar” olarak çevirmekle beraber, bunların insan toplulukları için faydalı insanlar olduğunu söyler. Kanaati temsil eden Odgurmuş hakana nasihat verirken;

“Bazı insanlar yoksul, bazı insanlar da kaygı ile yıpranmışlardır. Bunların ilacı, dertlerine derman sendedir. Bunları tedavi et, bunların kamı ol”

demektedir . Din adamı manasına Türk boylan arasında değişik adlandırmalar vardır. Mesela Kazak ve Kırgızların Kam yerine Bahsi, eski Kartukların da Sagun kelimesini kullandıklarını biliyoruz. Baksı herhalde Budizm vasıtasıyla gelmiş yabancı bir kelime olmalıdır. Türkmenlerde bakşı veya baksı “saz şairi” manasını ifade eder. Altaylılar ve Tuvalılar bugüne kadar kam kelimesini yaşatmışlardır. Saha Türkleri erkek kama “oyun”, kadın kama “udagan” derler. Mogolcada erkek kam “bö” yahut “böge”, kadın kam da Sahalar gibi Udagan adını alır. Çuvaşlar da ise bu kelime “yum”dur. Müslüman Türkler kam kelimesini unutmuşlardır. Şaman kelimesini Türkler bilmez. 18. yüzyılın sonlarına doğru kabul edilmiş olan “şaman” terimi Türkçeye yabancıdır.

Orkun kitabeleri de dahil olmak üzere, şimdiye kadar bulunan kitabelerde ne Karn sözüne, ne de Şamana tesadüf edilmiştir. Bu nedenle, mevcut vesikalardan yola çıkarak, Eski Türkler Şaman idiler şeklinde bir sonuçta çıkarılamaz.

Kaynak:

Doç. Dr. Saadettin Gömeç, Eski Türk İnancı Üzerine Bir Özet, Tarih Araştırmaları Dergisi , 22 (33), s. 81-82

Türkçe Tarih

Emir Timur ve Haber Alma Faaliyetleri

Önceki yazı

Geçmişten günümüze işbirlikçi din adamları, İskilipli Atıf Hoca ve Şapka Kanunu üzerine bir değerlendirme

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Dinler Tarihi