0

Rus arkeologu S.İ. Rudenko tarafından 1929 yılında Altay dağları bölgesindeki Pazırık kurganı kazısında meydana çıkarılan kültür maddeleri ve donmuş on at cesedi arkeologlar arasıda derin ilgi uyandırmıştı. (bk. II. T. Tarih Kongresi zabıtları, s. 142-151). Pazırık yakınlarında bulunan birçok kurganlar daha 1927’de S.İ. Rudenko’nun dikkatini çekmişti. İşte bu kurganlarından birinde yine Rudenko tarafından 1947’de kazı yapılmıştır. Bu kazıda meydana çıkarılan kültür eserleri de Pazırık mezarında çıkarılan kültürün aynı olduğunun görülmüştür. “Sovetskaya Archeologiya” dergisinin XI. cildinde S.İ. Rudenko’nun yayınladığı ihzari raporda bildirildiğine göre kazı için seçilen kurganın kutru 30 metre, orta kısmının yüksekliği 1.75. m.’dir. Kurganın ortasındaki kubbemsi toprak yığını altında dörtken şeklinde (7.1×7.8 genişlikte ve 4 m. derinlikte) mezar çukuru bulunmaktadır. Yaz ortaları olmasına rağmen mezar don (erimemiş) olduğu için kazı çok ağır ilerlemiştir. Mezarın dibi kırık taşlar, 10 sant kalındığında, döşenmiş, bunun üzerine kütüklerden defin odası kurulmuştur. Odanın duvarı siyah keçe ile kaplanmıştır. Mezarın kuzey tarafında, koşum (eğer ve gem) takımlariyle 7 at cesedi bulunuyor.

Birinci Pazırık mezarı gibi bu mezar da çok eski zamanlarda soyulmuştur. Soyguncuların, kütükleri kesmek için, bronz keltler kullandıkları kütüklerde kalan izlerden anlaşılmaktadır. Soyguncular atların bulunduğu odaya dokunmamışlar, fakat ölü odasın altüst etmişlerdir.

Atların odası nisbeten yüksekçe bulunduğundan içindeki buzlar zaman zaman erimiş ve cesetlerin bozulmasında sebep olmuştur. Atların, ikisi müstesna, yeleleri kesilmiş, kuyrukları ise hepsinin de örülmüştür. Koşum takımları birinci Pazırık mezarındakilerin aynıdır. Eğerlerin üzerine konulan yastıkların ikisi otla, kalanları geyik yünü ile doldurulmuştur. Kolan tokaları boynuzdan yapılmıştır. Kayışları muhafaza edilmemiştir. Eğerin kaplamaları kartal grifon figürleriyle (resim ı), bir tanesi de geyik figürleriyle süslenmiştir.

Gemlerin süsleri geyik boynuzundan işlenmiştir, alınlık kayışlarındaki süs ağzında iki kaz bulunan arslan grifono figürüdür (resim 2) Gemin yanak kayışlarındaki tokalar ak nilüfer (lotüs) çiçeğine benzeyen bezekle süslenmiştir (res. 3). Kamçı sapı at başı figürü oyularak yapılmıştır (res. 4)

Ölü odasında bir erkek, bir kadın cesedi parçalanmış halde bulunmuştur. Her iki ceset tahnit edilerek defineden öne, şimdiye kadar malum olmayan bir usul ile, kurutulmuştur. Her iki ölünün saçları siyah erkeğin yaşı 50-60 arasında, kadının 40 yaşından fazla olduğu tahmin edilmiştir. Odanın tabanı soyguncular girmeden önce 12-20 sant. Kalınlığında donmuş olduğu anlaşılmaktadır. Soyguncular tabutu kırmağa, değerli eşyayı almak için ölüleri parçalamağa mecbur olmuşlardır. Her iki ölü bir tabuta konalark gömülmüştür. Erkeğin kaatasında delikler vardır. Bir savaş aletiyle vurulduğu bellidir. Kadının zorla öldürüldüğünü gösteren emmare görülmemiştir. Erkeğin yüzü mongoloiddir, kadında ise bu tip müşahede edilmiyor, elbiseleri parça parça edilmiştir. Elbiselerin biçimi hakkında, parçalar toplanıp eski haline konulmadan, bir şey söylemek vakitsiz olur. Bununla beraber kadın elbisenin, bilhassa sincap kürkünün, çok zarif ve şık olduğu anlaşılmaktadır. Bu kürk, koç kafası figürleri bulunan ince altın levhacıklarla süslenmiştir. Ayak kapları boncuk ve pirit billürlerle işlenmiş, ince keçeden yapılmış çorapları da orijinaldir. Kadının kemerinden koparılan tokalardan biri soyguncuların açtığı yolda, diğeri de tabutun dibinde bulunmuştur. (resim 5) Gümüşten yapılmış at figürü de elbiseye takılan süslerdendir (resim. 69) Maden eşya arasında bulunan gümüş ayna mühimdir (resim 7.). ölü hediyeleri arasında torbalar (kese) bulunuyor. Bunlardan biri bronzdan yapılmış altın kaplamalı ördek firgürleriyle süslenmiştir. Bir torbanın süsleri altın yaldızlı bakır levhacıklardır. Bu levhacıkların birinde iki teke (resim 8) diğerinde yırtıcı grifonlar (resim9) görülmektedir.

Tabutun baş tarafında bulunan kartal grifono bilhassa dikkate değer. Bu grifon ağaçtan yontulmuş olup çok karışık bir kompozisyondur. Grifonon ağzındaki geyik kafatası da aynı ağaçtandır (resim 10) Bu grifon defin töreni için mahsus yapılmış olması gerektir. Mezar odasına dört masa konulmuş; bunların marangoz tezgahında yapılmış olduğu şüphesizdir. İki masanın ayakları arslan şeklinde işlenmiş. Kaplardan biri çaydanlığa benziyor, ağaçtan yapılmıştır,sapı öküz boynuzundandır (resim 11). Deriden kesilmiş bir sığın figürü (resim 12), harpa tipinde telli saz aleti, iki tane balçık kap, iki tane ağaç kap bulunan eşya arasındadır:

S.İ. Rudenko ihzari raporunun şöyle tamalıyor:

“1947 senesinde kazılan mezarda bulunan eşyanın bütün kompleksi bu mezarın ait olduğu kavmin yüksek kültürü hakkında tanıklık vermektedir. Bu kültürün kökleri İskit kültürü dünyasıyle sıkı sıkıya bağlıdır ve çağdaşı olan Ön-Asya kavimleriyle kültür münasebetlerinin izlerini taşımaktadır. Bu devrin M.Ö. V. veya IV. asırlar olduğunun, abide bütün teferruatiyle öğrenilmeden, söylemek vakitsiz olur. Bununla beraber denebilir ki, burada bulanan her şey bu mezarın İranlı ahamenid sülalesi devriyle çağdaş olduğunun göstermektedir. Çin ile kültür veya ticaret münasebetlerini gösteren unsurlara hiç rastlanmıyor. Redine yapılmış şeylerden birinde cila izi bulunuyorsa da şimdilik bu da tekkik edilmiş değildir. Pamir, tibet dağlığı kavimleriyle münasebeti olması muhtemeldir (ayna, yak-Tibet öküzü) Fakat bu cihet dahi incelenmeye muhtaçdır.

Bu kültürün Mongoloid kavme ati olduğunun tesbit edilmiş olması çok mühimdir. Bu mezarda bulanan maddeler münasebetiyle ortaya çıkan bu ve daha birçok meseleler Doğu Altay’da Ulagan yaylasında daha fazla tetkik yapılmasını icap ettirmektedir. Bununla beraber iyice anlaşılmıştır ki Doğu Altay’daki donmuş mezarlar kültürü başka arkeoloji abidelerinde rastlamayacak teferruatla meydana çıkmaktadır. Bu kültür Orta Asya ve Batı Asya’nın yerleşik ve göçebe kavimlerinin kültürlerinin teşekkül ve inkişafına büyük tesirler icra etmiştir.”

Kaynak:

Abdülkadir İnan, İkinci Pazarık Kurganı Belleten Ocak 1952 Cilt. XVI S.61 Sayfa: 137-139

 

Türkçe Tarih

İlteriş Kağan’ın Mezarı Sanılan Şivet-Ulan Külliyesi

Önceki yazı

Ermeni Sorunu ve Soykırım İddiaları

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Kültür ve Sanat Tarihi