Din bilginlerinden Ahmet Efendi’nin oğlu olan Mustafa Sabri, 1869’da Tokat’ta doğdu. İlk öğrenimini doğum yerinde yaptıktan sonra, Kayseri’ye giderek, Hoca Emin Efendi’den Arapça, Mantık, Fıkıh Usulü, Tefsir, Hadis gibi dinî, dersler okudu. Daha sonra İstanbul’a gelen Mustafa Sabri, burada “Huzur Dersleri Mukarrirleri”nden[1] Ahmet Asım Efendi’den aldığı derslerle öğrenimini tamamladı.[2]
Mustafa Sabri 1890 yılında açılan “Rûûs” [3] imtihanını başararak müdderris olmaya hak kazandı ve Fatih Medresesi’nde hoca oldu.[4] Onun buradaki görevi, 1898’de atandığı “Huzur Dersleri Muhattablığı”na[5] kadar devam etti. Mustafa Sabri’nin bu yeni memuriyeti de kimi kesintilerle 1914 yılına değin sürdü.[6] O, bu görevinin yanı sıra, 1900 yılında Sultan II. Abdülhamid (1876-1908)’in kitapçılığına getirilmiştir. 1904’de de tekrar müderrisliğe atanmıştır.[7] Ayrıca Mustafa Sabri, Silistre Müftülüğü görevinde bulunmuş[8] ve İstanbul Kadılığının idari işler bölümünde birinci sınıf memuriyetle görev yapmıştır. Bu arada Ahmet Hilmi Efendi’nin Hicaz Vilayetinde kadılık görevini yürüttüğü esnada da Müşavir-i Sani unvanıyla hizmet etmiştir.[9]
İkinci Meşrutiyet’in ilan edildiği 1908 yılı, Mustafa Sabri’nin aktif olarak siyasi hayata atıldığı yıldır. İkinci Meşrutiyet‘in ilanını müteakiben Tokat’tan mebus seçildi. Öte yandan aynı yıl, “Cemiyet-i İttihadiye-i İslamiye” adlı dine dayalı siyasî bir dernek kurdu.[10] Başlangıçta İttihat ve Terakki içerisinde yer almasına rağmen[11] daha sonra “Hürriyet ve İtilaf Partisi”ne girdi. Bu arada meclis içinde ve dışında İttihat ve Terakki Partisi‘ne karşı şiddetli hücumlarda bulundu.[12] Bu yüzden iktidar partisinin (İttihat ve Terakki) düşmanlığını kazandı ve sonunda bu parti mensuplarının elinden Romanya (Köstence) ya kaçmak suretiyle kurtulabildi.[13]
İstanbul Muhafızlığmca Meşihat makamına gönderilen 23 Temmuz 1329/1913 tarihli yazıda Onun Romanya’dan sonra Paris’e gittiği belirtilmekte ise de, bu konuda bilgi elde edemedik.[14]
İttihat ve Terakki‘nin iktidardan uzaklaşması üzerine, 18 Kasım 1918’de Köstence’den İstanbul’a dönen Mustafa Sabri, önce Darü’l- Hikmet’il -İslamiyye üyeliğine, daha sonra da Süleymaniye Medresesi hadis müderrisliğine tayin edildi. Bu arada siyasi faaliyetlerine kaldığı yerden devam ederek, İttihat ve Terakki mensuplarına karşı daha şiddetli eleştirilerde bulunmaya başladı.[15]
Mustafa Sabri, Ocak 1919’da Hürriyet ve İtilaf Partisi‘nden tekrar Tokat mebusu seçildi. 4 mart 1919’da kurulan Damat Ferit Hükümetinin ilk kabinesinde “Şeyhülislam” olarak görev aldı. 16 Mayıs 1919’da bu hükümetin düşmesi üzerine, Meşihat Makamı’ndan ayrılarak “Ayan” üyeliğine atanmıştır. Ferit Paşa’nın, 19 Mayıs 1919’da kurduğu ikinci kabinesinde de yeniden Şeyhülislam olan Mustafa Sabri, iki ay sonra bu görevinden istifa etmiştir. 21 Temmuz 1919’da teşkil eden üçüncü Damat Ferit Hükümetinde Şeyhülislam olarak (bu kelime okunamamıştır) almış ve bu memuriyetinden de 30 Eylül 1919’da istifa ederek ayrılmıştır. 31 Temmuz 1920‘de kurulan beşinci Damat Ferit Hükümetinde Mustafa Sabri yine Şeyhülislam’dır. Fakat bu defa uhdesine Şûra-i Devlet Reisliği (Danıştay Başkanlığı) de verilmiştir. Bu son Şeyhülislamlık görevinden de 25 Eylül 1920’de yine istifa ederek ayrılmıştır.[16]
Milli Mücadele’nin başarıyla sonuçlanması üzerine, önce Yunanistan’ın Gümülcine kentine gitmiş, buradan da Hicaz Şerifi Hüseyin’in davetini kabul ederek Mekke’ye gitmiştir.[17] Oradan da Mısır’a geçerek, Kahire’ye yerleşmiş ve kendisine Ezher Üniversitesi’nde müderrislik görevi verilmiştir. 12 Mart 1954 tarihinde de Kahire’de ölmüştür.[18]
2 – Eserleri
- a) Türkçe Eserleri
- Yeni İslam Müçtehidlerinin Kıymet-ilmiyesi .1338 H/1919 yılında İstanbul’da basılmıştır.
- Dini Mücedditler. 1341 H/1922 M. İstanbul’da basıldı. Sadeleştirilerek 1977 yılında İstanbul’da tekrar basılmıştır.
- İstanbul Matbaasında neşredilen çeşitli makaleler, “Beyanu’l Hak” adlı ilmi mecmuada yayınlanan makalelerin “İslam’da Hedefi Münakaşa Olmuş Mesail” ünvanıyla neşredilen kısmı bir araya toplanarak, Meseleler Hakkında Cevaplar ismiyle kitap olarak 1978 yılında İstanbul’da basılmıştır.
- İslam’da İmameti Kübra, Yunanistan’da neşredilen “Yarın” gazetesinde tefrika edilmiş ve yarım kalmıştır.
- Savm Risalesi, Yarın Gazetesinde tefrika edilmiştir.
- b) Arapça Eserleri
- En Nekir ala Munkiri-n Ni’meti mine’d-din ve’l-Hilafet ve’l- Ünıme, 1343 H/1924’te Beyrut’ta basılmıştır.
- Mes’eletü Tercemeti’l Kur’an, Kahire’de 1351 H/1932 M.basıldı.
- Mevkufu’l Beşer Tahte Sultan’el Kader, Kahire’de 1352 H/1933 M. basıldı. Yazarın bu eseri Dr. İsa Doğan tarafından Türkçe’ye tercüme edilerek İnsan ve Kader ismiyle 1989 yılında İstanbul’da neşredilmiştir.
- el-Kavlu’I Fasl, Kahire’de basılmıştır. (Tarih yok)
- Kavli fi’l Mer’e, Kahire’de 1354 H/1935 M. basılmıştır.
- Mevkıfu’l Akl ve’l İlm ve’l Alim mîn Rabbi’l Alemîn ve İba-dihi’l-Mirselîn. 1950 yılında dört cilt olarak kahire’de basılmıştır.[19]
Kaynakça:
[1] Ramazan ayında Padişahın huzurunda ders veren, Kur’an-ı Kerim’i yorumlamakla görevli bulunan öğretim üyelerinden.
[2] Abdülkadir Altunsu, Osmanlı Şeyhülislamları, Ankara 1972, s. 254; ayrıca bkz., Ek: l.
[3] Medreselerde öğretim üyeliği derecelerinden biri. Hariç ve dahil olmak üzere iki kısımdır. Hariç, Medrese öğrenimini bitirenler “Mülazım” olup, isimleri rûûsu name-i Hümayun’a kaydolunurdu. Bu mülazımlardan yedi sene mülazemet müddetini bitirenler imtihana girerler. Başarılı olanlar, rûusla beraber “ibtida-yi Hariç” medreselerine müderris tayin oldukları için bu rûûsa bu tabir verilmiştir, Dahil medreselerde orta tahsili veren müderrislere denilirdi. Bu mertebeye ulaşan müderrisler daha sonra “Sahan” müderrisliğine tayin olurlardı. (M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimler Sözlüğü, C. 2, İstanbul 1971. s.14-15).
[4] Ebül’ulâ Mardin, Huzur Dersleri, İstanbul 1966, Cilt: II-III, s. 350.
[5] Dinleyici ve tartışmacı olarak.
[6] Ahmet Akbulut, “Şeyhülislâm Mustafa Sabrı ve Görüşleri (1869-1954)”, İslami Araştırmalar, Cilt: 6, Sayı: 1, s. 32.
[7] A. Altunsu, a.g.e., s. 184.
[8] İlmiye Salnamesi, İstanbul 1341, s. 94.
[9] Mehmet Aksoy, Beyanü’l-Hak ve Mustafa Sabri, Ankara Üniversitesi Türk İnkilâp Tarihi Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1989, s. 41.
[10] A. Akbulut, a.g.m., s. 32,
[11] Mustafa Sabri Efendi politik hayatının başlangıcında: Elmalılı Küçük Hamdı, Adanalı Hayret Efendi, Mehmet Akif (Ersoy) Bey, gibi tanınmış kişilerle birlikte İttihat ve Terakki Partisi içerisinde bulunmuştur (Mahir İz, Yılların İzi, İstanbul 1979, s. 38-39).
[12] A. Mardin, a.g.e., s. 351; A. Altunsu, a.g.e., s.255.
[13] “İttihat ve Terakki Partisi, devletin yönetimini tamamen ele geçirince, muhaliflerini tutuklamaya başlamış ve bu amaçla Mustafa Sabri’nin de evine güvenlik kuvvetlerince baskın yapılmıştı. O bu baskından kurtulmayı başardı. Büyük kızı Sabiha Hanım’ın da yardımıyla pencereden kaçarak önce bir marangoz imalathanesine, buradan da kıyafet değiştirerek Fener’de oturan bir Rum’un evine gidip gizlendi. Oradan da bir Romanya Vapuruna binerek Köstence’ye kaçtı…” (A. Akbulut, a.g.m., s. 32-33).
[14] Ayrıca İstanbul Muhafızlığının yazısında;
Mustafa Sabri Efendi’nin Paris’te Mahmut Şevket Paşa’nın şehit edilmesi olayına karışanlardan Şerif Paşa avanesiyle işbirliği yaparak Hürriyet ve İtilaf Fırkasını yeniden kurmak üzere faaliyette bulunduğu ve ayrıca hükümet aleyhinde bulunan ilmiye sınıfına dahil olduğu, bu arada daha önce Huzur Dersleri Mukarrirliği gibi Önemli ilmi görevde bulunmasına rağmen onun güvenilir bir kişi olmadığı belirtilerek, “emsâli gibi tınıyetrezilede bulunan” şahıslar gibi onun kaydının da ilmiye sınıfı arasından çıkartılması istenmektedir (Ek: II).
[15] İbnü’I-Emin Mahmut İnal, Son Sadrazamlar, Cilt: 4, İstanbul 1992, s. 1725, 2008; A. Akbulut, a.g.m., s. 32-33.
[16] A. Mardin, a.g.e., s. 35; İnal, a.g.e., s. 2048, 2066, A. Akbulut, a.g.m., s. 33.
[17] Mustafa Sabri, “Mekke’de Sultan Vahdettin adına okunmak üzere bîr hutbe hazırlamış, bu hutbenin okunmasına fırsat verilmeden de Mekke’den kovulmuştur” (A. Akbulut, a.g.m, gös. yer)
[18] A. Mardin, a.g.e., gös. yer.
[19] A. Akbulut, a.g.m., s.34.
Kaynak:
Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, Şeyhülislam Mustafa Sabri’nin Milli Mücadele ve Atatürk İnkılâpları Karşıtı Tutum ve Davranışları, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Yıl 1997, Cilt 8, Sayı 39, 788 – 792
Yorumlar