Yapay bir devlet olarak Irak’ın kuruluşu ve bağımsızlığını elde etmesi oldukça sancılı bir süreç olmuştur diyebiliriz. Bölge de çok sayıda etnik yapının var oluşu uzlaşma boyutunu sınırlandıran bazı önemli faktörlerindendir. Kürtler ilk zamanlardan bu yana Arapların idaresinde yaşamayı zaten kendilerine konduramamış ve her fırsatta bağımsızlık için adım atmışlardır. Bu noktada Türkmenlerin politikaları bölgedeki Kürt politikalarından ayrılmaktadır. Kerkük katliamı öncesinde yaşanan 1924 ve 1946 hadiseleri Türkmenlerde hatırlanacak izler bırakmıştır. Fakat 14 Temmuz 1959 Kerkük katliamı Türkmenlerin gelecek nesillere psikolojik olarak travma aktarımına neden olmuştur. Katliama maruz kalan bir neslin çocukları da kuşkusuz bu psikoloji ile büyümüşlerdir. Katliamın sorumluluğunu iki taraf birbirinin üzerine atsa da Türkmenler açısından Barzani taraftarı Kürtler, Irak Komünist Partisi ve bunlara göz yuman General Abdülkerim Kasım katliamın faillerindendir. Irak Devleti’nin uyarıları dikkate almaması ve olaylara geç müdahale etmesi katliamın oluşumundaki en büyük etkendir diyebiliriz. Ölen insanlar 14 Temmuz günü ortaya çıkan arbede de değil, daha sonrasında uygulanan tutuklamalar sonucunda öldürülmüştür. Bu da gösteriyor ki; eğer devlet zamanında müdahalede bulunsaydı katliamın boyutu bu derece olmayacaktı. Ölen kişi sayısı ile alakalı net bir bilgi olmamakla
birlikte en az 26 kişinin öldüğü bilinmektedir.
Irak Devleti’nin geç müdahalesinin sonucu, Türkmenlerde Irak Devletine aidiyet ve güven duygusunun azalması olmuştur. Aynı şekilde bölgedeki Kürtlere de güvensizlik duyan Türkmenler güvenecek bir grup görmemektedir. Olaylar da Kerkük’te yaşayan Kürt halkını topyekûn suçlamamaya da özen gösterilmektedir. Lakin ilişkilerin normale dönmesi isteniyorsa Kürt liderlerin bu katliam ile yüzleşmesi ve Türkmenlerden özür dilemesi gerekmektedir. Türkmenleri üzen ve kimsesiz hissetmelerine neden olan bir başka faktör ise Türkiye’den bekledikleri desteği alamamış olmalarıdır. Turancılık ve Türkiye’ye casusluk gibi suçlamalar ile katliamla yüz yüze gelip Türkiye’den destek görememekte ayrı bir trajedi olmuştur. 1924 yılında İngilizler, 1959 yılında ise komünistler sırf Türk oldukları için bölgedeki Türkmenlere zulüm uygulamışlardır. Bugün bölgede peşmergenin baskıları ve 2003 ABD işgalinden bu yana Kerkük’ün demografik yapısını değiştirme çabaları barış ortamını zedeleyen bir diğer faktördür. Türkmenler 1959 katliamı öncesi nüfus sayımının esas alınmasını talep ederken Kürtler bunu reddetmektedir. Bu bağlamda Kerkük’ün statüsü başka bir tartışma konusu yaratmaktadır.
Yorumlar