0

Mustafa Kemal Paşa, Erzurum Kongresi’nin bitimiyle birlikte yeniden Sivas Kongresi’nin hazırlıklarıyla ilgilenmeye başladı. Zira Erzurum Kongresi, Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz’e yönelik Ermeni ve Rum tehdidini bertaraf etmek üzere yapılmış, bölgesel bir kongre idi. Ama ülkenin karşı karşıya kaldığı sorunlar sadece Rum ve Ermeni tehdidinden kaynaklanmıyordu. Batı Anadolu’da Yunanlılar, Güney Anadolu’da İtalyanlar, Güneydoğu bölgesinde Fransız-Ermeni ittifakı Türk Milleti’ne hayat hakkı tanımak niyetinde değillerdi. Elviye-i Selâse ve Samsun’daki İngiliz işgali de gözden uzak tutulmamalıydı. Bu sebeple Mustafa Kemal Paşa, Sivas’ta yapılacak kongreyle Erzurum’da alınan kararları ülkenin her köşesinden gelen delegelerle tartışarak ve bütün ülkeyi kapsayacak şekilde genişletmeyi milletin kurtuluşu açısından son derece önemli görmekteydi.[1]

4 Eylül’de başlayan Sivas Kongresi görüşmeleri devam ederken Mustafa Kemal Paşa bir yandan da Güney Doğu Anadolu’daki ayrılıkçı fikirleri kışkırtan İngiliz Binbaşısı Noel ve Elâzığ Valisi Ali Galip Bey’in durumlarını izliyordu. İstanbul Hükümeti’ne göre, Anadolu hareketinde İttihatçıların parmağı vardı ve hükümetle beraber olan Türk halkının çetecilikten ileri gitmeyen bu hareketle hiçbir ilgisi yoktu, masum halkı kandıran ve ülkeyi tehlikeye sürükleyen bu insanların yakalanarak gereken cezaya çarptırılması gerekiyordu. Bu fikirler içerisinde olan Damat Ferit Paşa, Ali Galip Bey’i Sivas Kongresi’ne engel olmak, özellikle Mustafa Kemal Paşa ile Rauf Bey’i tutuklamak üzere Elazığ’a vali tayin etti. [2] Mustafa Kemal Paşa, kongreyi açış konuşmasında, vatanın ve milletin karşılaştığı tehlikeyi, İtilaf Devletlerinin, zayıf ve aciz bir hükümet karşısında Türk Milleti’ne her türlü haksızlıkları layık gördüklerini ve her türlü kanunsuzluklara başvurduklarını, buna karşı Bâb-ı Âlî’nin her şeye razı olarak düşmana teslim olduğunu, bunun ise tam bir çöküntü faciasını doğurduğunu açıkladı. [3] Sivas Kongresi’nde, Erzurum Kongresi beyannamesini esas alan kararlar alınmış ve çalışmalar 11 Eylül’de tamamlanmıştır. [4]

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Mustafa Kemal bir taraftan İngiliz Binbaşı Noel’i takip ederken bir taraftan da Ali Galip’in faaliyetlerini takip ediyordu. Mustafa Kemal Paşa 27 Haziran günü Sivas’a gelmesiyle birlikte Ali Galip’i huzuruna getirtmiştir. Reşit Paşa hatırlarında Mustafa Kemal Paşa’nın oldukça sert bir üslupla Ali Galip’e “Askerler mert olur. Türk askeri ise mertlerden mert ve pek civanmert olur. Siz, cihanın kabul ettiği bu kaideye istisna mı teşkil ediyorsunuz? Yoksa ordudan ayrılmakla Türk askerine mahsus bütün kıymetlerden de uzak mı düştünüz? Nedir bu yaptığınız? Kime ve kimlere hizmet yahut kime ve kimlere ihanet ediyorsunuz? Hiç Düşündünüz mü? dediğini buna karşılık Ali Galip Bey’in söz almak istediğini ancak Mustafa Kemal Paşa’nın buna rıza göstermeyip “Haydi, buyurun yerinize gidin! Derin derin düşünün! Harput’a mı gitmek, geri İstanbul’a mı dönmek lazım olduğunu kararlaştırın” diyerek konuşmasını bitirdiğini belirtmiştir. [5]

Mustafa Kemal Paşa’yla olan bu görüşmeden sonra Ali Galip, Mustafa Kemal Paşa’dan bir görüşme isteğinde bulunmuştur. Bunu kabul eden Mustafa Kemal Paşa aralarında geçen görüşmeyi Nutuk’ta şu şekilde anlatmıştır: “Efendiler, bu Ali Galip, gördüğü kötü muameleden sonra, gizli beyanatı olduğunu söyleyerek, gece yalnız olarak yanıma gelmek istedi. Kabul ettim. Hareketlerinin görünüşüne ehemmiyet vermemekliğimizi rica ile Elazığ valiliğini kabul ederek gelmekten maksadının, benim görüşüme hizmet etmek bulunduğunu ve Sivas’ta durmasının, benimle buluşup bizzat talimat almak için olduğunu izah ve bin türlü delillerle ispata çalıştı ve bizi sabaha kadar meşgul etmek suretiyle muvaffak dahi olduğunu itiraf etmeliyim.” [6] Ali Galip İstanbul hükümeti tarafından Sivas Kongresini engellemek için gönderilmişti ve bunun içinde bir takım girişimlerde bulundu.

Dâhiliye Nazırı Adil Bey ile Ali Galip arasında Sivas Kongresi’ne yapılacak baskın ile ilgili 29 Ağustos ile 3 Eylül arasında 30 dan fazla telgraf gidip gelmiştir. Babıâli ise biran önce Sivas üzerine harekete geçilmesi yönünde Ali Galip’e baskı yapmaktadır. Kürtlerden güvenebileceği yüz elli kadar süvariyi yanına alarak Sivas’a kimsenin beklemediği biran giren Ali Galip, vali ve komutanlığı ele alacak ve sayıca az olmakla birlikte jandarma ve askerlerle Sivas Kongresi’nin toplanmasını engelleyecek ve sorumluları tutuklayarak İstanbul’a gönderilmelerini sağlayacaktır. Ayrıca İngiliz Binbaşı Noel, Bedirhanilerden Celadet, Kamuran ve Cemilpaşazade Ekrem Bey’i de yanına alarak Elbistan ve Arga üzerinden Malatya’ya gelmiştir. Bu İngiliz zabitinin amacı İngiliz himayesi altında Kürdistan teşkili için propaganda yapmaktır. [7]

Ali Galip ve arkadaşlarının hazırlıkları Mustafa Kemal Paşa tarafından yakından izlenmekteydi. Mustafa Kemal Paşa, Ali Galip Bey’in Malatya’ya geçmesi üzerine şer hareketini yok etmeye karar verdi. [8] 7 Eylül’de Mustafa Kemal 13. Kolordu Kurmay Başkanından, Ali Galip, Halil Bey ve Binbaşı Noel ile arkadaşlarını tutuklamalarını istemiştir.

Ancak 13. Kolordu Komutanı Malatya’da bulunan süvari birliğinin azlığı nedeniyle Mustafa Kemal Paşa, Diyarbakır, Elazığ ve Malatya ile haberleşmeyi bizzat kendisi ele alarak durumun vahametini ifade ederek isteğini yinelemiştir. Bunun sonucunda 13. Kolordu Kurmay Başkanının kararı üzerine Elazığ Alay Komutanı İlyas Bey 9 Eylül’de bu kişileri tutuklamak için harekete geçmiştir. Yine Aziziye ve Siverek’teki bazı birlikler Malatya’ya yönlendirildiği gibi 3. Kolordunun emir subayı Recep Zühtü ile bazıları Paşa’dan hususi talimat alıp Malatya’ya gönderilmişlerdir. Bu arada Dâhiliye Nezareti de Ali Galip’e Sivas baskını için acele etmesi yönünde baskı yapmaktadır. Önce oyalama taktiği izleyen Ali Galip artık kesin kararını vererek 14 Eylül’de harekete geçileceğini bildirmiş olmasına rağmen İlyas Bey birliklerinin gelmekte olduğunu öğrenince Noel ve arkadaşları ile birlikte Malatya’dan kaçmıştır.[9]

Sivas Kongresini engelleme planında başarısız olan Ali Galip önce Halep’e kaçmış ardından İstanbul’a dönmüştür. Milli Mücadele sonrasında yakalanan Ali Galip Adapazarı Harp Divanında yargılanmıştır. Daha sonra 150’likler listesine alınan Ali Galip yurtdışına kaçmış ve orada ölmüştür.[10]

Sercan Yılmaz
9 Ekim 1988 İstanbul doğumlu tarihçinin memleketi Giresun’dur. İlk ve ortaöğretimini İstanbul’da tamamlamıştır. Sakarya Üniversitesi Tarih bölümünü bitirmiştir. Eğitim kurumlarındaki 8 yıllık öğretmenlik kariyerine yine bir eğitim kurumu olan Uğur Okulları bünyesinde öğretmen ve yönetici olarak devam etmektedir. 2017 yılında “Mustafa Kemal’in Muhafız Komutanı Giresunlu Osman Ağa” isimli ilk çalışmasını yayınlamıştır. Ardından Nisan 2020’de İstanbul’un işgal yıllarını ve İstanbul’un kurtuluş sürecini anlatan “İşgalden Kurtuluşa İstanbul” adlı çalışmasını yayınlamıştır.

Mustafa Kemal’den tarihi bir mektup

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Yazarlar