Han-Pergen ata bindi, atını epey sürdü,
Uçsuz bucaksız gökte, açılmış bir yol gördü.
Bir geyik görünmüştü, ışığa bürünmüştü.
Sanki, “Beni vur”, diye, Pergen’e sürünmüştü.
Geyik gitti, o gitti, koyu bir duman çıktı,
Nasılsa karşısına, bakır bir kurgan çıktı,
Öyle büyük bir dağ ki, göklere batmış idi,
Yedi Tanrı çalışmış, ancak yaratmış idi.
Geyiği öne katmış, sürüp kovalar iken,
Tam geyiğe yaklaşmış, kaçmış, yakalar iken,
Yalnız bir çadır görmüş, epey de bir ter dökmüş,
Çadıra gelen geyik, hemen önünde çökmüş.
Han-Pergen fırsat bulmuş, hemen geyiğe vurmuş,
Çadırdan bir er çıkmış, O’nun önünde durmuş.
Demiş ki: “-Ben gönderdim, ala geyiği sana,
“Çünkü ben istiyordum, hemen gelmeni bana!”
Kaynak:
Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, Birinci cilt, Devlet Kitapları, Birinci basılış, İstanbul 1971, s. 37
Yorumlar