1

Feridunzade Osman, 1883 yılında Giresun’un Hacı Hüseyin Mahallesi’nde dünyaya gelmiştir. Babası Mehmet Efendi, annesi ise Çemşitgillerden Zeynep Hanım’dır. Babası fındık tüccarı, dedesi İsmail Ağa ise deniz ticareti ile uğraşan bir kaptandı. Soyları Oğuz boylarından olan Çepni Türklerine dayanmaktadır. Aile lakabı Feridunzade olduğundan, soyadı kanunu ile Feridunoğlu soyadını almışlardır.

Kimi zaman dedesi ile deniz yolculuklarına çıkan Osman, evlilik çağı gelince Panas İsmail Ağa’nın kızı Hatun Hanım ile evlendi. 1910 yılında deniz kenarındaki Yalı Kahve isminde bir kahvehane açıp, buranın işletilmesi görevini arkadaşı Türüdoğlu Tevfik’e verdi. Kayınpederinin yardımı ile kerestecilik işine girdi. Kereste işi sayesinde eline bolca para geçince cömertliğini gösterdi. Yardıma muhtaç olan eşe dosta yardım etti, yedirip içirdi. Bu nedenden dolayı ise ‘Osman Ağa‘ olarak anılmaya başlandı. [1] 1912 yılının Ekim ayında Balkan Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Osmanlı Devleti seferberlik ilan etmiş, bütün Anadolu’da olduğu gibi Giresun’da da askerliği gelen gelmeyen herkes cephede görev almak için askerlik şubesine koşmuştur. Savaşa katılmaya kararlı olan Osman Ağa, askerlik şubesine gidince babasının ve amcasının el ele vererek yatırdığı 54 sarı altın para ile askerlikten muaf olduğunu öğrendi. [2] Bu duruma hayli öfkelenen Osman Ağa babasının yatırdığı bedeli geri aldıramadı. Ancak buna rağmen gönüllü olarak askerliğe yazılarak cepheye gitmiştir.

Topal Osman,1912’de Balkan Savaşı’na giderken. Kaynak: Wikimedia Commons’tan Özgür medya deposu

Gönüllü olarak askerliğe yazıldığı günün akşamında son kez evlerine giden askerler, ertesi gün Giresun Limanı’ndan Gülcemal adlı bir gemiye binerek cepheye gitmek için yola çıkarlar. Osman Ağa ve arkadaşları cepheye geldiklerinde düşman Çatalca sırtlarına dayanmış ve eğer karşı konulamazsa İstanbul’un dahi düşme tehlikesi ile karşı karşıya kalınacaktı. Osman Ağa ve arkadaşları cepheye geldiklerinde ilk iş olarak hemen Çorlu’ya sevk edildi. Savaş tüm şiddeti ile devam ederken, Kumburgaz’da Üç Tepeler mevkiinde patlayan bir Bulgar topundan saçılan saçmalar Osman Ağa’nın diz kapağından yaralanmasına sebep oldu. Böylesi bir durumda yürüyemez hale gelen Osman Ağa’yı, arkadaşları at arabasına koyup cepheden uzaklaştırdı. Durumu ağır olan Osman Ağa hemen Şişli Etfal Hastanesine kaldırıldı. Hastanede ona ağabeyi Hasan Efendi refakat etti. Dokuz ay süren hastane yaşantısından sonra Osman Ağa, koltuk değnekleri ile taburcu edildi. [3] Bu olaydan sonra sağ adımını dizini bükmeden kalçadan atmaya başlamıştır. Bu nedenden dolayı da bilen bilmeyen herkes ona ‘Topal Osman Ağa‘ olarak hitap etmeye başladı. Giresun’daki evine dönen Osman Ağa, günlerini Yalı Kahve’de geçirmeye başladı. İyileşene kadar arkadaşları onu kahveye getirip götürdüler. 1913 yılının Kasım ayında Enver Paşa’ya bağlı olarak kurulan Teşkilatı Mahsusa katılmıştır. Dönemin Vakit gazetesine verdiği bir mülakatta Topal Osman Ağa bu teşkilata katılışını şöyle anlatmaktadır:

Bu arada harb-i umumi zuhur etti. Benim yaralarım henüz kapanmamıştı. Fakat dayanamadım ve teşkilata katıldım. Değnek koltuklarımla topallayarak muhabere ettim. Ric’at zamanında Yemişlik hattına çekildim ve orada tifoya yakalanarak memlekete hasta geldim.’ [4]

Balkan Savaşı’nın sonuçlanmasından bir yıl dahi geçmemişti ki; Birinci Dünya Savaşı patlak verdi. Bacağı tam olarak iyileşmeyen Osman Ağa bu durum karşısında Yalı Kahve’deki arkadaşlarıyla kısa bir toplantı yaparak, savaş meydanı bizi bekliyor, demiştir. Aynı günün akşamı bu kararını babasına bildirir. Babası Mehmet Efendi, bacağındaki sorunu dile getirip ona izin vermez ancak Osman Ağa gitmekte ısrarcı olur ve yol hazırlıklarına başlar. Hazırlıklarını tamamladıktan sonra ise gönüllü arkadaşları ile deniz yoluyla Trabzon’a gittiler. Burada Trabzon Savcısı’na tahliyesini sağlattığı birkaç mahkûmu da yanına alarak yollarına devam ettiler. [5] Ertesi gün Batum’a varıp, Çoruh Nehri kıyısında mevzi aldılar. Rus ordusu sayıca ve teçhizat bakımından Türk ordusundan kat kat üstündü. Gönüllü birlikler vur-kaç taktiği ile düşmanı yıpratmaya çalışsalar da başarılı olunamamış ve Erhavi’ye kadar çekilmek zorunda kalan Türk ordusunun bu durumuna hazmedemeyen Osman Ağa, düşüncelerini Alay Kumandanı Rıza Bey’e iletmiştir. Rıza Bey’in onayı ile kuvvetli bir hücum yapan gönüllü birlikleri düşmanı ciddi bir derecede zayiat verdirirken, Osman Ağa’nın gönüllülerinden altısı şehit olmuştur. Osman Ağa’nın şehitler içinde en çok üzüldüğü kişi ise kulağı duymadığı halde, onun gönüllü birliğine katılan Giresunlu Salim’di.

Savaş tüm hızıyla devam ederken zaten sakat bacağı iyileşmemiş olan Osman Ağa ağır savaş şartlarında tifoya yakalanır ve memleketi Giresun’a döner. İyileştikten sonra tekrar cepheye dönen Osman Ağa, Tirebolu Harşit çayına kadar ilerleyen ve burada duran düşman birliklerine karşın, Giresun’a gidip askerlik çağı gelen gelmeyen yaklaşık 1500 kişilik gönüllü grup toplamıştır. Bu bölgede var olan Rus birlikleri, Rusya’da olan Bolşevik İhtilalı sebebi ile geri çekilirken; onları takip ederek ağır kayıplar verdirmiştir. 30 Ekim 1918 yılında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile biten Birinci Dünya Savaşı sonunda Giresun’a dönen Osman Ağa; burada Dervişoğulları’ndan Zehra Hanım ile evlenmiştir. Osman Ağa, Birinci Dünya Savaşı sonunda Giresun’a geldikten sonra bölgedeki Pontusçu Rum çeteleri ile mücadeleye başlamıştır.

Nitekim Osman Ağa’nın Rum çeteleri ile kararlı mücadelesi karşısında ve Rumların şikâyetleri sonucunda İngiliz Yüksek Komiserliği’nin isteği ile İstanbul Hükümeti, Mustafa Kemal’i bölgede asayişi sağlamak ve Türk direnişini dağıtmak üzere görevlendirdi. Buraya gelen Mustafa Kemal, Samsun’da aslında anlatıldığı gibi bir olayın olmadığını görmüştür. Bununla beraber aksi bir durumun söz konusu olduğunu gören Mustafa Kemal milli mücadeleyi bu vesile ile başlatmıştı. Ayrıca Havza’da Topal Osman ile bir görüşme gerçekleştirmiş ve bölge hakkında da ondan bilgi almıştır. [6]

Topal Osman Ağa, Rum çetelerine karşı bu mücadelesine devam etmiş ve İngiliz Yüksek Komiserliği bu şikâyetler sonucunda bu defa İstanbul Hükümeti’ne Topal Osman’ı tutuklama kararı çıkartmıştır. Bunun haberini alan Topal Osman bir müddet ortalıktan kaybolmuştur. Bu durumu fırsat bilen Rumlar, Giresun’a yasa dışı olarak Rum bayrağı asmışlardır. Bu durumun haberini alan Osman Ağa ve arkadaşları derhal toplanıp, o bayrağı indirmek için yola çıktılar ve bunu da başardılar. Bununla beraber o bayrağı ayakları altında ezmiştir Giresun’da yayımlanan dönemin Işık Gazetesi’nin de kapatılmasıyla ile Osman Ağa, Gedikkaya Gazetesi’ni çıkarıp Milli Mücadele’deki teşkilatlanmayı aralıksız bir şekilde sağlama yolunu tercih etmiştir. [7]

Milli Mücadele döneminde Mustafa Kemal’in isteği üzerine, Mustafa Kemal’in korumalığını yapmıştır. Ayrıca Cumhuriyet tarihinin en büyük Kürt ayaklanması olan ve sözde Kürdistan kurmak isteyen Koçgiri aşiretinin başlattığı Koçgiri İsyanı’nı da Osman Ağa bastırmıştır. Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey’in ölümünden sorumlu tutularak; bu olayın ardından Ankara’daki Ayrancı Bağları’nda bir bağ evinde kıstırılan Osman Ağa, çatışmaya girip yaralı teslim olmuştur. Ancak İsmail Hakkı Tekçe tarafından boğazı kesilerek orada şehit edildi. [8] Mezarı ise bugünkü Giresun Kalesi’ndedir.


Kaynakça:

[1] – Rıza NurMangal Yürekli Adam Topal Osman, Örgün Yayınevi, İstanbul, 2013, s.24.

[2] – Cemal Şener, Topal Osman Olayı, Etik Yayınları, İstanbul, 2005, s.54.

[3] – Seyfullah Çiçek, Topal Osman, Arı Sanat Yayınevi, İstanbul, 2011, s.9.

[4] – Ümit Doğan, Mustafa Kemal’in Muhafızı Topal Osman, Kripto Yayınevi, Ankara, 2014, s.23.

[5] – Çiçek, a.g.e., s.31.

[6] – Doğana.g.e.,s.65.

[7] – Ömer Sami Coşar, Milli Mücadele Basını Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, İstanbul, 1964, s.234.

[8] – Teoman Alpaslan,  Topal  Osman Ağa, Kamer Yayınları, İstanbul, 2016, s.537.

Kaynaklar:

ALPASLAN Teoman; (2016), Topal Osman Ağa, Kamer Yayınları, İstanbul.

BEYOĞLU Süleyman; (2009)Mili Mücadele Kahramanı Giresunlu Osman Ağa, Bengi Yayınevi, İstanbul.

COŞAR Ömer Sami; (1964), Milli Mücadele Basını, Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, İstanbul.

ÇAPA Mesut; (2001), Pontus Meselesi, Serender Yayınları, Trabzon.

ÇİÇEK Seyfullah; (2011), Topal Osman, Arı Sanat Yayınevi, İstanbul.

DOĞAN Ümit; (2014), Mustafa Kemal’in Muhafızı Topal Osman, Kripto Yayınevi, Ankara.

MENTEŞEOĞLU Erden; (1996), Giresunlu Fedailerle Konuştum Onlarda Çılgındı, Yeşil Giresun Matbaası, Giresun.

NUR Rıza; (2013), Mangal Yürekli Adam Topal Osman, Örgün Yayınevi, İstanbul.

PAMUKOĞLU Osman; (2004), Ey Vatan, İnkılap Yayınları, İstanbul.

SARIBAYRAKTAROĞLU Mehmet Şakir; (2011), Osman Ağa ve Giresun Uşakları Konuşuyor, Bengi Yayınevi, İstanbul.

ŞENER Cemal; (2005), Topal Osman Olayı, Etik Yayınları, İstanbul.TOPALLI Osman; (2011), Müdafaa-i Hukuk ve İstiklal Harbi Tarihinde Giresun, Serender Yayınları, Trabzon.

YÜKSEL Ayhan; (2009), Giresun Tarihinden Sayfalar, Giresun Valiliği Yayınları, Giresun.

Alpcan Sakal
Giresun/Tirebolulu olan Alpcan Sakal, 2018 yılında "Topal Osman Ağa'nın Öldürülmesi" konulu bitirme tezi ile Gümüşhane Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünden mezun olmuştur. İlgi alanı Orta Çağ Türk Tarihi olup bu konu üzerinde çok sayıda yazdığı makaleler mevcuttur. 2013 yılından beri Giresun Işık Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapmaktadır. Öte yandan bir müddet Tireboluhaber.net sitesinde haber editörlüğü görevi yürütmüştür. Tarihi, halk diline indirgeyerek herkesin anlayabileceği ve sevebileceği bir tarih yazımı içerisinde tarih bilinci oluşturmayı amaçlamaktadır.

Boğazlar Meselesinden Montrö’ye

Önceki yazı

Atatürk’ü ölümden kurtaran saat

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

1 Yorum

  1. Selam
    Güzel ayrıntılı sade öğretici bir açıklama olmuş emeklerine sağlık.
    Tarihi çok severim araştırmalarının devamını bekliyoruz inşallah okullarımızda gerçek tarihimiz öğrencilere okutulur

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Milli Mücadele