“Efendiler; yalnız biz zulüm görmedik, bütün İslam dünyası zulüm gördü ve esaret altında kaldı, düşmanlar bizi esaret zinciri altında bırakmak istediler, fakat milletimizin azmi bu zincirleri parçaladı, bağımsızlığını elde etti. Müslümanların karşılaştığı zulüm ve sefaletin elbette birçok sebebi vardır. İslam alemi, Allah’ın emrini yerine getirmiş olsaydı bu sorunlarla karşılaşmazdı. Allah’ın emri çok çalışmaktır. İtiraf ederim ki düşmanlarımız çok çalışıyor. Biz de onlardan daha çok çalışmaya mecburuz. Çalışmak boşuna yorulmak, terlemek demek değildir. Zamanın gereklerine göre ilim, fen ve uygarlığın nimetlerinden azami derecede yararlanmak zorunludur. Hepimiz itirafa mecburuz ki bu konudaki hatalarımız çok büyüktür. Sizin de anladığınız ve şimdi kabul ettiğiniz gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti yasal bir şekilde kurulmuştur. Dinimizin talep ettiği çalışma sayesindedir ki üç buçuk senelik az bir süre içerisinde çok önemli sonuçlar elde edilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, pekala bilirsiniz ki, eski Osmanlı Hükümeti değildir. Eski Osmanlı Devleti değildir. Onlar artık tarihe karışmıştır. Düşmanlarımız Osmanlı Devleti’ni yıkarak devletin kurucusu olan Türk milletini de yok etmek istiyorlardı. Hâlbuki Türk milleti büyük bir azim ile yeni bir devlet kurmuştur. Bu devletin dayandığı ilkeler, ‘tam bağımsızlık’ ve kayıtsız şartsız ‘millî egemenlik’ten ibarettir. Millet, bu egemenlikten bir zerresini feda etmeyecektir; gözünü açmıştır. Bizim dinimiz, milletimize hor görülmeyi ve tembelliği tavsiye etmez. Aksine Allah da Peygamber de insanların ve milletlerin şereflerini korumalarını emrediyor. Her yerde olduğu gibi buradaki görüşmeden de anladım ki millet, egemenliğini koruma konusunda büyük bir azim göstermektedir. Gerçeği gören ve anlayan milletimiz elbette bundan sonra candan ve gönülden çalışacak, mutluluğa ulaşacaktır.”

Haber Bültenimize Kaydolun
Türkçe Tarih'in yeni içeriklerinden en önce siz haberdar olun.
Bunları da okumak isteyebilirsiniz
Vahdettin, tahtı ve İngilizler
Sercan Yılmaz
- 10 Nisan 2022
30 Ekim 1918 günü Osmanlı Devleti ve İtilaf Devletleri arasında Mondros Mütarekesi imzalandı. Mütareke, Osmanlı Devleti için hem savaşın bitişi anlamına geliyordu hem de devletin yıkılışı. Artık işgaller başlayacak ve…
Mustafa Kemal Atatürk’ün öğretmeni olarak Mehmet Tevfik Bilge
Türkçe Tarih
- 22 Aralık 2015
Uzun ömrü boyunca hep ciddi, önemli işlerle uğraşıp milletine ve öğrencilerine yararlı olmayı amaçlayan Mehmet Tevfik Bey, Manastır Askerî İdadisi’nde tarih öğretmeni olarak çalışmaya başladığında Manastır,Balkanlar’da, Osmanlı devleti için istenilmeyen…
10 soruda Osmanlı-Rus Savaşı: 93 Harbi (1877-1878)
Cihan Oktay
- 16 Nisan 2022
Soru 1 – Bu savaşın adı neden ’93 Harbi’? 93 Harbi faciası olarak adlandırdığımız Osmanlı – Rus Savaşı, aslında bugün kullandığımız miladi takvimle 24 Nisan 1877’de başlayan ve 3 Mart…
Fatih’in Beyaz Atı!
Cihan Oktay
- 6 Mart 2022
2015 senesinin son aylarında okuduğum bir makale, tarihte yaşanmış olayların gerçekliklerini tekrar sorgulamama sebep oldu. Bu makale Prof. Dr. Edhem Eldem’in kaleme aldığı “Tarihte Bir Gerçek Üzerine Küçük Bir Araştırma: İstanbul’un Beyaz…
Yarbay Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşının kaderini değiştirmiş olabilir mi?
Cihan Oktay
- 18 Mart 2021
Bugün Çanakkale Savaşları’nın 106. yıldönümü. Konumuz Atatürk’ün askeri hayatı ile ilgili. Gayrı Resmi Tarih adıyla Atatürk düşmanlarının anlatımlarını ve Resmi Tarih [1] diyerek burun kıvırıp beğenmedikleri tarihi gerçekleri masaya yatıracağız.…
Boğazlar Meselesinden Montrö’ye
Sercan Yılmaz
- 7 Mart 2022
Jeopolitik açıdan dünyanın en önemli yerlerinden biri olan ve Osmanlı’nın elinde bulunan Boğazlar, Karadeniz’i Akdeniz’e bağlamaktadır. 1453’te İstanbul’un fethiyle birlikte tamamen Türklerin kontrolüne girmiştir. Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan…