0

Bozkır kavimleri içerisinde önemli bir yere sahip olan Sarmatların yaşam biçimleri, adetleri ve kültürleri İskitlere çok benziyordu. Sarmatlar İskitçe konuşuyordu. Onlar da atlı okçuydular ve savaş tanrısının sembolü olarak bir kılıca tapıyorlardı. Ammianus “Sarmatların ülkesinde ne bir tapınak nede kutsanma yeri görülür, hatta hiçbir yerde sazla kaplanmış bir kulube bile görmek mümkün değildir. Fakat göçebe geleneğine göre toprağa çıplak bir kılıç saplarlar. Yaşadıkları bölgenin tanrısı olarak ona savaş tanrısı gibi taparlar” demektedir.

Bozkır kültür coğrafyasının İskitlere kazandırdığı her özelliği Sarmatlarda taşıyordu. Filozof Seneca Sarmatları güç ve dayanıklılık sembolü olarak görmektedir; “Bu kavimi sonu gelmez bir kış, kasvetli bir gökyüzü ezip kahreder, kısır toprak onlardan besinini esirger, yaprak ve dallarla yağmurdan korunurlar, bazen buzdan sertleşmiş bataklıklarda
gezinirler, yiyecekleri için hayvanları avlarlar. Bunların talihsiz olduğunu düşünmeyin. Doğal alışkanlıklara yönelen hiç kimse talihsiz olamaz. Gün içinde, yorulup oturdukları yerler dışında ne bir yuvaları nede bir evleri vardır, yiyecekleri basit şeylerdir ve elleriyle elde etmek zorundadırlar, iklim korkunç serttir ve bedenleri giysisizdir. Ard arda esen rüzgarın arkasında kalmadıkça, ağaç köklü ve güçlü olamaz.”

Ovidius Sarmatları haşin savaşçılar olarak tarif etmektedir; “Yayları ve dolu sadakları ve uzun seferlere elverişli atları onlara cesaret verir. Onlar uzun süren susuzluğa ve açlığa nasıl katlanacaklarını ve peşlerine düşen düşmanı nasıl susuz bırakacaklarını iyi bilirler.” Hayatı hep mücadele içerisinde geçen bozkır insanı cesaretli olmak ve düşmana karşı kahramanlık göstermek zorundaydı. Hayat şartları onları hep başarmaya, kazanmaya ideale ulaşmak içinde kahramanlık göstermeye zorluyordu. Ammianus ; “Barışçıl ve sakin adamlar nasıl huzurdan zevk alırsa, Sarmatlar da tehlike ve savaştan öyle zevk alırlar” demektedir. Özellikle savaş, onlar için bir sanat halini almıştı. Sarmatlar için yatakta ölmek en büyük yüz karasıydı. Ammianus “Burada çarpışmada can veren adam mutlu sayılır. Yaşlanarak eceliyle ölen adam ise değersiz ve korkak olarak görülür. Sert sözlerle kınanır. Birini öldürmekten daha fazla gurur
duydukları hiçbir şey yoktur.” diyerek Sarmat toplumunda kahramanlık göstermenin değerini ortaya koymuştur.
Bozkır kavimleri için hayatın gayesi savaştı. Bundan dolayı savaşta gösterilen cesaret ve yararlılığa çok kıymet veriyorlardı. Ammianus Sarmatların savaşta yenilseler bile silahlarını bırakmadıklarını belirtmektedir. “Farklı işkencelerin ortasında bile hiç biri düşmanlarından af dilememiştir ve silahlarını fırlatıp atmamıştır yada hemen
ölmek için yalvarmamıştır.

Yenilmelerine rağmen silahlarına sıkı sıkıya sarılırlar çünkü onlar kendi vicdan azabına yenilmektense düşman gücüne yenilmenin daha onurlu olduğunu düşünürler.” Sarmatlar göçebe bir topluluktu. Konar göçer yaşamın gerekleri olan
büyük sürülerin bir arada tutulması, otlakların belirlenmesi ve korunması bedeni faaliyetten çok gözetme dikkat gerektirir, insanı idareye, emretmeye ve hakimiyete hazırlar. Diodorus Siculus Sarmat liderlerinin vasıflarını
şöyle belirtiyor: “savaşma kabiliyeti, vücut gücü, zeka ve komutan olarak kabiliyetli olmak.” Tacitus savaş sırasında “Sarmatların sorunları önceden görüp ortaklaşa mücadele ile üstesinden gelmede üstün bir millet “ olduğunu
söylüyor.

 

Türkçe Tarih

Milletim benim için rahatsız olmasın!

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Ön Türkler