Necat ÇETİN / Enes HANÇER
Değirmen, taneli ürünleri öğütmeye yarayan araç veya yapıya denir. Binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan bu icadın yel değirmeni, su değirmeni, el değirmeni gibi birçok çeşidi vardır. Ancak teknolojinin gelişmesi, eski yöntemlerle çalışan değirmen sayısının azalmasına sebep olmuştur. Günümüzde fabrikalar, eski değirmenlerin yerini çoktan almıştır. 1900’ lü yıllar boyunca İzmir – Torbalı’ da ve yakın çevresinde geleneksel yöntemlerle üretim yapan birçok değirmen mevcuttur. Torbalı’ nın Karakızlar ve Arslanlar mahallelerindeki su değirmeni ile Karakuyu mahallesindeki yel değirmeni, Torbalı çevresinden de talep gören Kemalpaşa ilçesinin Fetrek (Vişneli) [1] mahallesindeki su değirmenleri, bunlardan bazılarıdır. Şimdilerde ise bahsettiğimiz bu değirmenlerin hiçbiri çalışacak durumda değildir. Bazısı tamamen yıkılmış, bazısı da harabe durumdadır.
Yukarıda ismi geçen Kemalpaşa’ daki Fetrek değirmeni ile ilgili 1960’ lardaki bir anı, çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır. Çalışmamızda 1960’ lı yıllarda bir köy çocuğunun değirmene gidiş öyküsü ve kendi ifadesi ile “adam oluşu” anlatılmıştır.
Değirmene Yolculuk ve Adam Oluş
Fikret HANÇER [2] , 1960’ lı yılların ikinci yarısında kendi köyünden yüklü eşek ile yola çıkıp 12 kilometre uzaklıktaki Vişneli’ ye yürüyerek gitmiştir. 11 – 12 yaşlarındaki bir çocuğun başından geçen bu olay; Anadolu’ ya has, ilginç sosyokültürel özellikler taşımaktadır.
Fikret HANÇER’ in ilk defa değirmene gidişi ve bir Yörük çocuğunun “adam olma” öyküsünü kendi anlatımından aktaralım: [3]
“Çocukluğumda değirmene gittim. Hatta ilk adam oluşum, Fetrek’ teki değirmene gitmemdir. Yaz günü, tarlada göçüz. [4] Kıryanı’ [5] nda. 11 – 12 yaşlarındayım, ilkokul bitmek üzereydi. Gece kaldırdılar. Güzel, boz renkli bir eşeğimiz vardı. Babam, birazı darı [6] , çoğu buğday toplam 8 ayar [7] yükü eşeğe yükledi. Rahmetli nenem darı unundan ekmeği pek severdi, sıcak sıcak yemesi güzel olurdu.
Her neyse eşek yüklendi, adam olmaya gidiyorum ben. Yolu tarif ettiler, Fetrek’ e şurdan şurdan gitceksin diye. Gider misin? dediler. Giderim dedim, adam olacağım ya artık. Bu, yetişti büyüdü dediler; evin büyük oğluyuz sonuçta. Gecenin üçü… Eşeği önüme katıp yola çıktım, korkuyorum ama belli etmiyorum, çocuğum sonuçta. Yaklaşık 4 km gittikte sonra Çaykırı ’nda [8] sabah ezanı okunmaya
başladı. Demek iki saat yürümüşüm. Burdan karşıya geçtim, Fetrek Çayı’ nın içinden. Korkuyorum da bir yandan. Bilmediğim yer. Köpek, eşek sesleri duyuluyor, insanlar görünmeye başladı. Daha sonra, şimdiki Kemalpaşa – Torbalı yoluna çıktım. Fetrek’ e yaklaşırken güneş ışıldamaya başladı. Fetrek’ e varınca değirmenin yerini sordum, yolunu tarif ettiler. Tarif üzerine değirmeni buldum. Değirmene yanaştım, değirmenciyle beraber yükleri indirdik. Değirmenci sordu: Oğlum nerden geliyorsun, diye. Bende Dirmil’den [9] geliyorum, tarlada göçüz dedim. Değirmenci şaşırdı. Seni gönderenler cesaretliymiş, sen de cesur çocukmuşsun ama ufacık çocuk böyle gönderilir mi dedi.
Sabahın erken saati olduğundan kimse yoktu. Değirmene ilk bizim mahsulü döktük. Değirmenci ve eşi, sıcak bezdirme [10] , peynir ve çay ikram etmişti. Hiç unutmam. Allah razı olsun! Değirmenci kasket şapkalı, zayıf, 55 – 60 yaşlarında bir adamdı. İsmini bilmiyorum.
Kuşluk vakti [11], benim iş bitti. Tabi o sırada değirmene başka gelenler oluyordu. Öğleden sonra saat ikide, alandaki [12] göç olduğumuz dama [13] döndüm. Adam olduk gari! Ama ben nasıl kasılıyorum, biliyon mu? Adeta kuru eşek bokuna yağmur değmiş gibi kabarıyordum. Görevi yaptık, geldik. Gerçi giderken dokuz doğurduk yollarda. Hiç unutmam onu bak!
Sonraki yıllarda o değirmene birkaç sefer daha gittim. Traktör almıştık, araçla gittik yani. Değirmenci aynı kişiydi. Ama beni hatırlamadı. Gerçi o sefer kalabalık gitmiştik. Hatta oğlak götürmüştük, çevirme yapmak için. Akşamdan gittik, orada yattık kasanın üzerinde. Değirmenci götürdüğümüz bir römork buğdayı öğütmeye, akşamdan başlamıştı. Sabaha kadar öğütmüştü bizim buğdayı. Ertesi gün öğleden sonra bitti işimiz. İkindiye doğru yükledik milletin unlarını. Getirdik, geldik. Onu da hiç unutmam.”
Sonuç
Bu yazımızda, 1960’ lı yılların ikinci yarısında bir köy çocuğunun yaşamış olduğu olay, konu olarak işlenmiştir. Çalışmamızda bu köy çocuğunun, evin büyük oğlu olmasından dolayı cesaretle sorumluluk alması, gece vakti tek başına kilometrelerce mesafedeki bir yere gitmek için yaya olarak yollara düşmesi, kendisine verilen görevi yapması ve bunun gururunu taşıması anlatılmıştır. Yarım asır önce yaşanmış bu anı, bizzat yaşayanın ağzından aktarılmıştır. Sonuç olarak; değirmen merkezli yaşanan bu olay, bir çocuğun kendi ifadesiyle “adam oluşu”nu ifade etmektedir.
KAYNAKLAR
SAĞ Rahim , Nif’ ten Kemalpaşa’ ya – Bir Bizans Başkentinin Türkleşme Süreci, İzmir (Nisan 2017)
Necat ÇETİN Arşivi
Enes HANÇER Arşivi
Fikret HANÇER
[1] – Vişneli, Kemalpaşa’ nın 16 km. güneyinde, Nif Dağı’ nın güneydoğu eteklerinde, Torbalı ovası tarafındaki bir Yörük köyüdür. Eski adı Fetrek olan Vişneli, 1933’ e kadar Torbalı’ ya bağlı olup bu tarihten sonra Kemalpaşa’ya bağlanmıştır. Daha çok tarım ve hayvancılığın yapıldığı köyde yaklaşık 200 hane ve 663 kişi yaşamaktadır. (2015) Detaylı bilgi için bakınız: Rahim SAĞ, Nif’ ten Kemalpaşa’ ya – Bir Bizans BaşkentininTürkleşme Süreci, İzmir (Nisan 2017) syf: 384 – 385.
[2] – 1955 doğumlu, Zekeriya oğlu Fikret HANÇER, Eski köy muhtarı – Emekli
[3] – Fikret HANÇER ile 31 Mayıs 2017 tarihli görüşme – Korucuk (Necat ÇETİN Arşivi)
[4] – Eskiden köylerde elektrik ve su olmadığı için köy dışında, tarlasında su kuyusu bulunanlar araziye göçerdi. Bu göç Mayıs ayında başlar, Ekim sonuna dek sürerdi. Yaz dönemlerinde köyler, adeta boşalırdı.
[5] – Korucuk köyü arazisinde bir mevki. Köyün güneybatısındadır.
[6] – Mısır.
[7] – Ayar: Eskiden köylerde genellikle 18 litre su alan, ölçü birimi olarak kullanılan teneke.
[8] – Korucuk köyü arazisinde bir mevki. Köyün kuzeybatısındadır.
[9] – Şimdiki adı Korucuk olan Dirmil, 1530 tarihli Anadolu Muhasebe Defteri’ nde kayıtlı köylerden olup günümüzde ise İzmir’ in Torbalı ilçesine bağlı bir mahalledir. İlçe merkezine 15 km., il merkezine ise 60 km. uzaklıktadır. 2015 yılı verilerine göre köyün nüfusu 806’ dır.
[10] – Bezdirme: Köylerde geleneksel olarak yapılan bir tür mayasız ekmek.
[11] – Sabah saat 9 – 10 arası.
[12] – Alan: 3 veya 5 kilometrekare ile ifade edilen geniş arazi. Köyün yöresel sınırlarını ifade etmek için kullanılır.
[13] – Dam: Bir ya da iki odalı, basitçe yapılmış bağevi.
Yorumlar