Kongreye daveti mutazammın ta’mîm, makamât-ı mülkiye ve askeriyeye şifre olarak verildi. Bundan başka İstanbul’da bulunan bazı zevâta da gönderildi. Fakat bu zevâta ayrıca bir de umumî mektup yazdım. Kendilerine mektup yazdığım zevât şunlardı: Abdurrahman Şeref Bey, Reşit Akif Paşa, Ahmet İzzet Paşa, Seyyit Bey, Halide Edip Hanım, Kara Vasıf Bey, Ferit Bey (nafia nâzırı idi), Sulh ve Selâmet Fırkası Reisi Ferit Paşa (bi’l-âhire harbiye nâzırı oldu), Cami Bey, Ahmet Rıza Bey.
Bu mektupta söylediğim noktaları muhtasaran tekrar edeceğim:
- Yalnız mitingler ve tezâhürât, büyük gayeleri, hiçbir vakit kurtaramaz.
- Bunlar, ancak sine-i milletten bi’l-fiil doğan kudret-i müşterekeye istinâd ederse rehakâr olur.
- Zaten acı olan vaziyeti mühlik şekle koyan, en müessir âmil, İstanbul’daki muhâlif cereyânlar ve âmâl-i milliyeyi muzır bir şekilde infirâda uğratan siyasî ve gayr-i millî propagandalardır. Bunun mücâzâtını vatanımız aleyhinde pek mebzûl bir surette görmekteyiz.
- Artık İstanbul Anadolu’ya hâkim değil, tâbi olmak mecburiyetindedir.
- Size teveccüh eden fedakârlık pek büyüktür (Vesika: 27).
Yorumlar