0

Türkler tarih sayfalarında yer almaya başladıkları ilk dönemlerden beri yeni yılı Akçam ağaçlarını süsleyerek, ateş yakararak ve dans ederek kutlarlar. Bu özel güne “Nardugan Bayramı” adı verilmiştir. Nardugan Bayramı farklı Türk topluluklarında çeşitli şekillerde isimlendirilmiştir. “Koyaş Tuğa”, “Nardugan”, “Mardugan”, “Raştua”, “Nartavan”, “Nartukan”, “Nardava”, “Nardvan” bu isimlendirmelerden birkaç tanesidir. Kıymetli Muazzez İlmiye Çığ hocamızın Nardugan ile ilgili verdiği bilgiler bu bayramın kökenine ışık tutmaktadır.

Gündüzün geceyi yendiği 21 Aralık’taki bayram Nar-Dugan, Orta Asya Türklerindendir. Kutsal akçamdan aldıkları dala kurdelalara dileklerini, isteklerini, yeni yıldan beklentilerini yazarlar. İznik’te 325 yılında toplanan ilk evrensel Hıristiyan konseyi, Anadolu’daki çam ağacını alarak bugünkü kutlamalara getiriyor. Akçam, eski Türklerde dünyanın merkezindeki kutsal yaşam ağacıdır. Anadolu halı ve kilim desenlerinde vardır. Nardugan’da insanlar evlerini temizler, en iyi elbiselerini giyerdi. Ağacın etrafında dans edip şarkı söylerler, yaşlılar ziyaret edildi. Aileler bir arada olur, özel yemekler yenirdi. İnsanlığın koruyucusu Ülgen, uzun sakallı ve pelerinliydi. İznik konsülü tarafından bugünkü Noel inancına çevrildi. İsa’nın yaşadığı topraklarda çam ağacı yetişmez. Türklerin Avrupa’ya geçişiyle Hıristiyanlarca alınmıştır. Sonbaharda doğan İsa’nın doğumu için 25 Aralık tarihi birkaç asır sonra seçilmiştir. [1]

Kutlama günü insanlar yeni kıyafetler giyerler. Tüm akrabalar bir araya gelir ve özel yemekler hazırlanır. Kadim Türk Astrolojisinde her yıl 21-22 Aralık arasında gündüz gece ile savaşır ve sonunda güneş galip gelir. Bu zaferden sonra gelen ilk dolunayda yeni yıl kutlanır. Bu bayram atalarımız için bir “Yeniden Doğuş Bayramı”dır. Türkler ile akrabalıkları bilimsel olarak kanıtlanmış olan Sümerlerde de “Nardugan Bayramı” kutlanması, yeni yıl kutlamalarının Türk kökenli olduğuna oldukça sağlam bir kanıttır. Doç. Dr Haluk Berkmen de bize bu bayram hakkında net bilgiler vermektedir.

Asya Türkleri gecelerin kısalıp günlerin uzamaya başladığı dönemde akçam ağacını süslerler, ateş yakıp etrafında dans ederlerdi. Bu gelenek halen devam etmekte ve Nardugan Bayramı adıyla bilinmektedir. ‘Nar’ ateş ve ‘dugan’ doğan demek olduğundan Nardugan “doğan güneş”, yani uzayan gün anlamını taşır. Hayat ağacına bağlı bir diğer inanç da bu ağacın göğü tuttuğu ve göğün insanların üstüne çökmesine engel olduğudur. Noel ağacı süslemesi de Asya kökenli olup, Türklerin Avrupa’ya hediye ettiği bir kadim inançtan türemiştir. [2]

Eski Türklerin sahip olduğu “Hayat Ağacı” inancı, yaz kış yapraklarını dökmeyen Akçam ağacı ile sembolize edilmiştir. Türk tarihinde kadim dönemlerden beri kutlanan bir “Çam Bayramı” da bulunmaktadır. Türk sanat eserlerinde sıklıklar görülen “Hayat Ağacı” figürü, Türk kökenleri bilimsel olarak kabul edilen “Navajo Kızılderilileri” tarafından da el sanatlarında kullanılmıştır. Bu ağacın bilimsel olarak Türklerin tarih boyunca yoğun olarak bölgede varolduğu, Gülzade Kahveci tarafından akademik bir çalışma ile ispat edilmiştir.

“Noel kutlama tarzı “Nardugan” bayramına benzeyip kış ve yeni yılbaşı bayramı olarak Türk toplulukları tarafından kutlanmaktadır. ‘Beyaz çam Ağacı’ süslemesi kutlamalarda en önemli törensel parçadır. Nardugan Bayramı’nı coğrafi olarak nerede kutlandığını göz önünde bulundurur ve geleneksel belirtileri dikkata alırsak bu ağacın bir çam veya bir ‘Abies Sibrica’ olabileceğini düşünebiliriz. Netice olarak çamın Noel kutlamalarında bugün ortak olarak seçilmesinin sebebi sadece estetik değerinden dolayı değil, ancak kadim geleneğin yolunda giden bir uygulamadır. [3]

Türklerin çok eski çağlardan beri Akçam ağacının süslemesi, tören sırasında ağacın altına hediyeler konması ve ağaca renkli bez parçaları bağlanarak yeni yıl için dileklerde bulunulması, Avrupalıların “Noel Ağacı” geleneğinde bir Türk etkisi olduğunu kanıtlar. Günümüzde de bazı köylerimizde “Dilek Ağacı” adeti devam etmektedir. Yeni yıl kutlamaları ve ağaç süsleme Türklerden Sümerlere, oradan da Anadolu üzerinden Avrupa toplumlarına geçmiştir.

Batı toplumlarının pagan cehaleti içinde bir inanç sistemine sahip olduğu, doğu toplumlarının ise ateşe ve putlara taptığı dönemde, Türk insanı “Yer – Su” inancına, ak sakallı bilge ve yardımsever kişi, “Tengri Ülgen”e ve kış mevsiminin atası “Ayaz Ata”ya inanmıştır. “Ayaz Ata” ve taklidi olan “Noel Baba”nın giydiği kıyafetler kadim Türk insanın giydiği kıyafetlerdir. Kutlama sırasında atalarımız Akçam ağacının etrafında “İnderbay” denilen dairesel bir oyun oynarlardı. O gün tüm kötülükler, dargınlıklar unutulur herkes birbirine çok iyi davranırlardı. Günümüzde tamamen batı kültüründen kopya ettiğimiz yılbaşı kutlamalarının kökeninde kendi kültürümüz olduğunu ne yazık ki pek az Türk biliyor. Bu bayram için “Peynirçiçeği Gündoğan Gönüllüleri Derneği” ve “Bodrum Belediyesi” tarafından ortaklaşa, “Nardugan Kültür Etkinlikleri” adı altında 20 – 21 Aralık tarihlerinde bir kutlama yapılmaktadır. Batı toplumlarının Türk kökenli inançları kullanarak yaptığı ve kendi içindede tutarsızlıklar içeren yılbaşı kutlamaları yerine “Milli Yılbaşı” kutlamaları yaygınlaştırılmalı; bu kutlamaların kökenleri Türk tarih ve mitolojisinde aranmalıdır. Bu konuda Doç. Dr. Pervin ERGUN, bir makalesinde bizlere bilimin işaret ettiği yolu gösteriyor.

“Küresel kültürün mozaik taşlarına dönüşmemek için onurlu ülkelerin direnç modelleri incelenerek çözüm önerileri geliştirmek gerekmektedir. Karşı konulamayan bu kültürel akış içerisinde millî kahraman ve figürleri desteklemeye ihtiyaç vardır. Nitekim Almanya, Çin vb. ülkelerde yerel mitolojik halk kahramanları yılbaşı kutlamaları için kullanılmaktadır. Dünyanın en eski, en köklü ve karakteristik kültür kalıplarına sahip Türk milletinin, küresel sermayenin baskısına direnecek kültürel zenginliği ve kahramanları vardır. Türk milletinin ayakta kalışının ve yükselişinin kendi kültürüne sahip çıkmak ve dünya pazarında rekabet yapabilmekle mümkün olduğunun hatırdan çıkarılmaması gerekmektedir.” [4]

Tatat Türkleri’nde de Nardugan kutlamaları yapıldığına dair pek çok örnek bulunmaktadır.

18. asıra kadar Tatar halkı, yeni yılı 21 Mart’ta karşılardı. Kışı uğurlama baharı karşılama gelenekleri gündüz ve gecenin eşitlendiği yeni gün, Nevruz’dur. 18. asırda, Tatarlarda da “Nar Tugan / Doğan Güneş” adlı yeni yıla hazırlık bayramı yapılırdı. 24- 25 Aralık’ta başlayıp on iki gün devam eden bayramda eğlenceler yapılır, köylerde nar doğanlar okunur, gençler evde toplanarak yüzük çalma, fal açma vb. gibi oyunlar oynardı.” [5]

Doç. Dr. Çulpan Zaripova Çetin, Tatar Türklerinde de Nardugan kutlama geleneğinin olduğunu, Keräşenlerde (Hıristiyanlaştırılmış Tatarlar), Mişärlerde ve Çeptsa Tatarlarında  kutlandığını,  İlbarıs Nadirov, V. G. Rodionov, gibi bilim insanlarından örneklerle açıklamaktadır.  [6]

Timur B. Davletov Nardugan’ın Rusya’nın İdil-Ural bölgesinde yaşayan Tatar, Başkurt ve Krayeşen Tatarları, ayrıca o coğrafyada yaşayan Fin – Ugor halklarında çok eski zamanlardan beri kutlana gelmekte olan bir bayram olduğunu, Hunlar’da da on iki gün boyunca kutlandığını ifade etmektedir [7]

Yeni yıl kutlamaları çok tanrılı dinlerden çok önce tüm dünyada yapılmıştır. Nardugan Bayramı’nın bir Türk bayramı olmadığını iddia etmek kadim Türk tarih ve kültürüne büyük bir haksızlık olmaktadır. Bu konuda pek çok kıymetli bilim insanı çalışmalar yapmıştır. Kültürel ve sosyal hayatla ilgili bir konunun bilim insanları tarafından ileri sunulan kanıtlar görmezden gelinerek yok sayılması, Türk kültürüne düşmanlık eden içimizdeki sözde “Türk” milliyetçilerinin art niyetleridir.

Bilimde, sanatta, uygarlıkta ve bunlara bağlı, hayata dair bir çok alandan “Türk Kültürü” kendinden başka toplumları etkileyebilecek kadar özel örnekler sergilemiştir. Ne yazık ki kadim kültürümüzün özel değerlerine sahip çıkamadık. Onları batı kültürüne kaptırmakla kalmadık, bize ait değerleri onlardan taklit ederek yaşamaya başladık. Şanlı tarihimizdeki birçok atamızın dediği ve yüce Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’nda da açık seçik ifade ettiği gibi;

“Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.”

Kaynakça:

[1] –  Muazzez İlmiye Çığ, “Yılbaşının kökeni Nardugan bayramı”, Milliyet gazetesi, 21.12.2019

[2] –  Doç. Dr. Haluk Berkmen, Kadim Diller ve Yazılar  32, s.1

[3] – Gülzade Kahveci,  Traditional usage of the fir species: Fir as a Christmas tree from Middle Asia to Europe, Kastamonu Üni., Orman Fakültesi Dergisi, 2012, Özel Sayı: s. 13

[4] –  Küresel Dünyanın Tüketim Mitleri Fakelore’un Başarısı: Yılbaşı mı Kutluyoruz Noel mi?, Doç. Dr. Pervin ERGUN

[5] – G. İbrahimov, (2001). Tatar Halıg Cırları. Kazan: Megarif Neşriyatı. s. 6

[6] – Doç. Dr. Çulpan Zaripova Çetin, Tatar Türklerinin Mevsimlerle İlgili Gelenekleri Nardugan, Kırım’ın Sesi gazetesi, 17 Aralık 2019

[7] – Timur B. Davletov, Yıl başı Nevruz Nardugan Ayaz Ata ve Kar Kız üzerine, Atayurt sayı 3 -Nisan 2017, s. 25

Hakan Şahin
İstanbul Üniversitesi Tarih Lisans Programı Öğrencisi

Yusuf Akçura Hakkında Bilinmeyen Kaynaklar Ve F. Georgeon’un Araştırması

Önceki yazı

Milli Mücadele yıllarında İngiltere’nin Kürt devleti kurma faaliyetleri

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Tarihte Türkler