0

Londra Konferansı’nın kararlarını kabul etmeyen ve Sevr Antlaşması’nda hiçbir değişiklik yapmak istemeyen Yunan hükûmeti taarruza karar verdi. Türk delegeleri Londra’dan ayrılmadan, Yunanlıların taarruza geçmeleri, Fransa ve İtalya’da iyi karşılanmadığı gibi İngiliz Avam Kamarası’nda da eleştirilere sebep oldu.[1] 23 Mart 1921 sabahı düşman Bursa Bölgesinde üç fırkasıyla ilerlemeye başladı. Başlangıçta ileri kıtalarımız düşmanı oyalama ve durdurma muharebeleri yaparak geri çekildiler. Birkaç gün sonra 26 Mart’ta, düşman kıtaları ikinci defa olarak İnönü’ye doğru ilerlediler ve mevziîlerimizin karşısına tekrar dayandılar.[2]

27/28 Mart akşamı iki tarafın asıl kuvvetleri İnönü mevziinde karşı karşıya geldi. Batı Cephesi Komutanı’nın 28 Mart için verdiği emre göre İnönü hazır mevzii kesin olarak savunulacaktı. Cephe Komutanı İsmet Paşa, İnönü mevziini Albay İzzettin Bey emir komutasında sağ kanat grubu, Albay Arif Bey emir komutasında sol kanat grubu olarak iki gruba ayırmıştı. Bu iki grup arasında 24’üncü Tümen ayrı olarak Batı Cephesi emrindeydi. Güney Cephesinde bugün 1’inci Yunan Kolordusu 13’üncü Tümeni ile Afyonkarahisar, 2’nci Tümeni ile de Sipsin istikametine taarruza başlamış ve muharebeler sonunda saat 15.00’de Afyonkarahisar’ı işgal etmişti.

Genelkurmay Başkanlığı cephelerde gelişen durum üzerine 12’nci Kolordu Komutanlığı’na verdiği emirde; 28 Mart 1921 sabahından itibaren Batı Cephesi’nde kesin sonuçlu bir muharebenin başlayacağı, Güney Cephesinin Afyon kuzeyindeki birliklerinin Altıntaş-Kütahya ve Altıntaş Seyitgazi doğrultularını örterek, Afyon bölgesinden kuzeye ilerlemesi tahmin edilen Yunan kuvvetlerinin İnönü bölgesindeki muharebeye etkili olabilmesinin geciktirilmesini istiyordu. Ayrıca emirde Afyon doğusunda kalan birliklerin de, Afyon’dan Konya doğrultusuna yönelecek Yunan kuvvetlerine karşı Konya istikametlerini örtmesi ve düşmanla devamlı temasta bulunarak kuvveti bağlamaya çalışması isteniyordu.[3]

Sağ Kanat Grubu bölgesinde; 28 Mart sabahı saat 06.15’de Yunan taarruzu Kanlısırt istikametinde yoğun piyade ateşiyle başlamıştı. Yunan birlikleri geceden kuvvetlerini toplamış ve tepeyi baskınla ele geçirmeyi planlamışlardı. Bu yoğun ateş yarım saat kadar devam ettikten sonra Yunanlar Kanlısırt’ı ele geçirmişlerdi. [4] Türk ordusunun yüksek azimle savaşması, düşmanın başarısını hiçe indirmiş, 31 Mart 1921 akşamına kadar süren kanlı çarpışmalar sonunda düşman, İnönü’nde ikinci defa perişan olmuştu, Yunanlıların yaptıkları iki saldırının da püskürtülmesi üzerine Yunan kuvvetleri, 31 Mart gecesinden itibaren çıkış mevzilerine çekilmeye başladılar. Çekilen düşman, süvari birliklerimizle çıkış mevziîlerine kadar izlenmiş ve düşmana çekilirken de kayıplar verdirilmiştir. Kesin zafer 1 Nisan 1921’de Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’nın TBMM Reisi Mustafa Kemal Paşa’ya çektiği telgrafta açıklıkla ifade edilmektedir:

“Saat 06.30 sonrası Metris Tepe’den gördüğüm vaziyet, Gündüzbey, şimalince sabahtan beri sebat eden ve dümdar olması muhtemel bulunan bir düşman müfrezesi, sağ cenah gurubunun taarruzu ile gayri muntazam çekiliyor. Yakından takip ediliyor. Hamidiye istikametinde temas ve faaliyet yok, Bozöyük yanıyor. Düşman, binlerce maktulleriyle doldurduğu muharebe meydanını silahlarımıza terk etmiştir. Garp Cephesi Kumandanı İsmet” [5]

Kaynakça:

1 Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, Yay. Haz. Enis Şahin, İstanbul, 2014, s.314

2 Kazım Özalp, Milli Mücadele, Ankara, 1988, s.175

3 Levent İşcan, Türk Kurtuluş Savaşında İnönü Muharebeleri, Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir, 2018, s.102

4  İşcan, Türk Kurtuluş Savaşında İnönü Muharebeleri, Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir, 2018, s.103

5 Hamza Eroğlu, Türk İnkılap Tarihi, Ankara, 1990, s.182

Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, Yay. Haz. Enis Şahin, İstanbul, 2014

Kazım Özalp, Milli Mücadele, Ankara, 19vent İşcan, Türk Kurtuluş Savaşında İnönü Muharebeleri, Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir, 2018

Hamza Eroğlu, Türk İnkılap Tarihi, Ankara, 1990

Sercan Yılmaz
9 Ekim 1988 İstanbul doğumlu tarihçinin memleketi Giresun’dur. İlk ve ortaöğretimini İstanbul’da tamamlamıştır. Sakarya Üniversitesi Tarih bölümünü bitirmiştir. Eğitim kurumlarındaki 8 yıllık öğretmenlik kariyerine yine bir eğitim kurumu olan Uğur Okulları bünyesinde öğretmen ve yönetici olarak devam etmektedir. 2017 yılında “Mustafa Kemal’in Muhafız Komutanı Giresunlu Osman Ağa” isimli ilk çalışmasını yayınlamıştır. Ardından Nisan 2020’de İstanbul’un işgal yıllarını ve İstanbul’un kurtuluş sürecini anlatan “İşgalden Kurtuluşa İstanbul” adlı çalışmasını yayınlamıştır.

Galata Mevlevihanesi

Önceki yazı

Fransız Devrimi Sonrası Koalisyon Savaşları

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Askeri Tarih