Öyle zamanlara denk geldik ki, Milli Mücadele zamanında kim milletin yanındaysa onlar artık hain! O zamanki hainlerin ise şimdilerde kahramanlar..! Kimin aklına gelirdi ki?
Hatta geçenlerde Çorum Belediyesi bir kitap çıkarttı. Şöyle deniliyor tanıtım yazısında:
“Yaşadığı dönemin en büyük alimlerinden olan ve dönemin İstiklal Mahkemeleri tarafından haksız bir yargılama neticesinde idam edilen İskilipli Atıf Hoca’nın hayatını kitaplaştırdı.”
Yaşadığı dönemin en büyük alimlerindenmiş, İskilipli Atıf. Mezar taşının üzerinde de “büyük İslam alimi” yazılı. Ama Arap harfleri ile yazmayı unutmuşlar. Bunlar Latin harfleridir diye sövdükleri harfleri kullanmışlar. Bu arada kendisini Kemalist devlet katletmiş. Unutmayacaklarmış, affetmeyeceklermiş. Ama tarih, İlber Ortaylı’nın dediği gibi tarih bir toplumun belleğidir. Bize düşen de yaşanmışlıktan ders almak.
Âtıf Hoca denen işbirlikçi hain, İngiliz mandasını savunan İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin üyesi idi ve Mustafa Sabri, Damat Ferit hükümetine şeyhülislam olarak atanınca Teali İslam Cemiyeti’ni fiilen yardımcısı olarak Âtıf Hoca yönetmeye başladı. [1] Bu cemiyet tarafından hazırlanan ve Yunan uçakları tarafından Anadolu’ya atılarak dağıtılan Milli Mücadele karşıtı bir beyannamesi (fetva) onun Milli Mücadele veren kişilere ne gözle baktığını ortaya koymaktadır. Mustafa Sabri Efendiyi hatırlarsınız. Kendisi Yunan gazetelerinde Türklüğe küfretmiş, son Osmanlı şeyhülislamıdır.
Yunan uçakları tarafından dağıtılan o bildirinin özeti aşağıda.. Bakınız neler yazılmış:
“Mustafa Kemal ve Kuvay-ı milliye maskaraları Yunan askerlerinin önünden namerdane bir surette kaçarken,… Bu yankesiciler, …
Mustafa kemal gibi beş on şâkinin vücudunu ortadan kaldırmak için,… İngilizleri kızdırdınız, üzerimize Yunanlıları musallat ettiler. Düşünmüyor musunuz ki Yunanlılara fazla zayiat verdirmek bile bundan sonra bizim için hayırlı ve menfaatli bir şey olamaz.
Kuvay-ı milliye eşkıyası İstanbul’u elimizden çıkarmak için uğraşıyorlar.
Bu bağileri, bu asileri mümkün olduğu kadar az zaman zarfında tedip ve tenkil etmek (terbiye ve yok etmek) cümlemiz için bir farizadır.
Elinize aldığınız feteva-i şerife ki, halifemizin, padişahımızın bir fermanıdır.
Bu katil canavarları daha fazla yaşatmamakla memur ve mükellefsiniz.” [2]
Bu bildiride Atatürk için: “Selanik dönmesi, yankesici, fitne, hain, işgalci, haydut, eşkıya, alçak, melun, cani, zalim, hırsız, canavar” gibi çok çirkin ve ağır ifadeler kullanılmış. Halkımız işgalcilerle savaşırken, Atıf Hoca’nın başkanı olduğu cemiyet bu bildiriye imza atmış, Atıf Hoca da cemiyetin başkanlığına devam etmiştir. Bu cemiyetin yönetiminde Atıf Hoca’nın bir başka icraatı da:
“İslâm kilidinin anahtarını, İngiltere’nin güvenilir eline teslim etmekte, İslâm âlemi için hiçbir tehlike yoktur”
(14 Temmuz 1919 Alemdar)
diye yazan gazetede yazarlık yapmak olmuş!
Tabi bu arada, İsmi İskilip Devlet Hastanesi olan hastaneyi de “İskilipli Atıf Hoca Devlet Hastanesi” yaptılar. Yani “Sağlık Bakanlığı”, 24 Şubat 2012 tarihinde iade-i itibar da yapılmış oldu.
Unutmasınlar evet. Kimse bu yapılanları unutmasın. Düşmanla bir olup, kendi milletine küfredenleri unutmasınlar!
Kaynakça:
[1] – Ümit Zileli, “İskilipli Âtıf Hoca Kimdir?”, Cumhuriyet, 8 Mart 2012
[2] – Turgut Özakman, Vahidettin, M. Kemal ve Milli Mücadele, Bilgi Yayınevi, 1997, İstanbul, s. 368.
Yorumlar