0

Neredeyse tam bir ay önce (10 Ağustos 2014), ülkemizde Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. Bu seçimi büyük devrim olarak nitelendiren bazı gazete ve yandaş medya, “2000 yıllık Türk tarihinde bir ilk” çığlıkları attılar.

Nereden başlasam bilemiyorum, asli görevi olarak toplumu bilgilendirmek ve bilinçlendirmek olan yapılar, Türk tarihini 2000 yıla indirerek, tarihçi-gazetecilik oynuyorlar. Çok basit bir tarama ile bile, Türk tarihi hakkında bilgi sahibi olabilirler aslında. Vikipedi, internet sayfasında, şöyle bir alıntı var:

“Türkleri oluşturacak insan topluluklarının MÖ. 6000’lerde koyun yetiştiriciliğine başladığı düşünülmektedir.” [1]

Yani demek istiyor ki, biz 8000 yıl önce koyun yetiştiriyorduk. Koyunların iyisinden anlarız. Kendilerini fazla yormasınlar.

10 Ağustos tarihi (10 Ağustos 1920), Sevr Antlaşması’nın imzalanmasının da yıl dönümüdür ayrıca. Keşke o zamanlardan da bahsetselermiş. Fırsatı kaçırmışlar.

Seçime yaklaşılırken, CHP ve MHP, bir önceki yerel seçimlerde yaptıkları gibi, ortak aday çıkartarak, hem Atatürkçü seçmenden, hem de sağ görüşlü milliyetçi seçmenden oy almayı umut ediyorlardı. CHP lideri de, MHP lideri de bu “ortak aday kim olsun?” sorusu üzerine, kapı kapı dolaşıp herkesten fikir ve destek istediler. Öyle ya, Gezi olayları, halkın, mevcut yönetimden memnuniyetsizliğinin bir göstergesiydi. Halk bu iktidara karşı, muhalefet partilerinin iş birliği yapmasını, sandıktan daha güçlü bir şekilde çıkmalarını ümit ediyordu.

Cumhurbaşkanlığı seçimi için de, Gezi olayları sonrası ortaya çıkan düşünce mevcut iktidarı değiştirecek bir güç oluşturmak için muhalefet partilerini birleşme düşüncesiydi. yerel seçimlerde prova edilmiş, bazı yerlerde başarıya ulaşmıştı. Şimdi sıra Cumhurbaşkanlığı için ortak aday bulmaya geldi, ziyaretler başladı.

Bu ziyaretlerin en manidarını bence, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yapmıştır. Ziyaret ettiği kişi, halihazırda Cumhurbaşkanı olan zat, Abdullah Gül’ün ta kendisiydi.

Bahçeli ve Gül, Çankaya köşkünde

28 Mayıs 2014 tarihinde, Hürriyet gazetesi yazarı Şükrü Küçükşahin, Devlet Bahçeli’nin Abdullah Gül’e çatı aday olması yönünde teklifte bulunmuş. [2] Abdullah Gül, teklife o anda red cevabı vermiş, bundan sonra Bahçeli de, bu haberi iki kez yalanladı. [3]

Yıllarca, noter olmakla eleştirdiği bir cumhurbaşkanını, çatı aday olarak, seçmenine sunması, sanırım bir parti liderinin harakiri yapması gibi bir eylem olsa gerek. Neyseki CHP lideri Kılıçdaroğlu, ziyaretleri daha geniş tuttu. Pek çok siyasi parti gezdi. Ama bakın “çatı aday” nasıl belirlendi?

Milliyet’in haberine göre, 12 Haziran 2014 akşamı, CHP lideri Kılıçdaroğlu, Kemal Dervişle beraber yemeğe katıldılar. Burada Kemal Derviş cumhurbaşkanı adaylığı için Kılıçdaroğlu’na, İhsanoğlu’nu önerdi. [4]

Bunu yaparken bakın ne söylemiş Derviş:

“İktidarın adayının seçim sürecinde dini duyguları sömürerek propaganda yapacağını düşünüyorum. Çağdaş, laik ve aynı zamanda mütedeyyin kesimin de sıcak baktığı bir isim olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nu değerlendirmenizi öneririm”

Halbuki Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce halkın büyük çoğunluğu Ekmeleddin beyi tanımıyordu. Tıpkı Kemal Derviş gibi. Birileri Amerika’dan ısmarlama adaylar ortaya çıkarıyor, halkta oynanan tiyatroda bir saf tutuyordu. Tabi Derviş bey, daha sonra Devlet Bahçeli’nin yaptığı gibi bu haberleri yalanladı. [5]

Kemal Derviş, 30 Mart 2009 tarihinden beri Brookings Enstitüsü’nde başkan yardımcısı Küresel Ekonomi ve Kalkınma Programını yönetiyor. Aynı zamanda Sabancı Üniversitesi Kıdemli Danışmanı, Akbank uluslararası Danışma Kurulu Başkanıdır. [6]

Gerçek Gündem gazetesi yazarlarından, Gürbüz Evren’in de, konuya ilişkin çok önemli bir yazısı var. Değinmeden geçemeyeceğim. İhsanoğlu, bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de, AKP’nin düşündüğü adaydı. [7]

Ama ne olmuşsa, Abdullah Gül öne çıkmış ve AKP adayı olarak seçime girmişti. Ne fark ederdi ki, Ekmeleddin İhsanoğlu ile Gül, aynı İngiliz Üniversitesinde sınıf arkadaşıydılar. Bu durumu açıklayan Arslan Bulut, köşesinde Ekmeleddin İhsanoğlu ile ilgili bakın hangi bilgileri vermekte:

Ekmeleddin İhsanoğlu ile ilgili yazı arşivimde önemli bilgiler var.
“İslam Konferansı Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda Türkiye’nin adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun genel sekreterliği kazanması, İslam ülkelerinin Büyük Orta Doğu projesine ikna edilmesini hızlandıracak bir gelişme olacaktır.” (15 Haziran 2004)
İngiltere’de bir Exeter Üniversitesi vardır. İngiliz Üniversiteleri arasında ‘Kürt Araştırmaları Enstitüsü’ olan tek yüksek öğretim kurumudur. Exeter Üniversitesi’nde ayrıca ‘Arap ve İslami Araştırmalar Enstitüsü’ de bulunuyor! İngiliz istihbarat servislerinin yurt dışı görevlere gönderilecek ajanlarının önemli bir bölümü Exeter Üniversitesi’nde eğitim görür. Arap ve İslam Dünyası ile Kürtler hakkında uzmanlaşması gereken İngiliz ajanlar, bu üniversitenin hocaları tarafından eğitilir.
Exeter Üniversitesi’nden mezun olan veya doktorasını burada yapan kişileri, daha sonra özellikle İslam ülkelerinde önemli ekonomik ve siyasi kuruluşların başında veya devlet görevlerinde görmek mümkündür. İslam Kalkınma Bankası’nın bütün önemli yöneticileri Exeter Üniversitesi’nde yüksek lisans veya doktora yapmıştır! Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Exeter Üniversitesi’nde iki yıl eğitim-öğretim görmüştür. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz da Abdullah Gül’ün bu üniversitedeki sınıf arkadaşıdır!
Abdullah Gül, merkezi Cidde’de olan ve 48 İslam ülkesinin üye olduğu İslam Kalkınma Bankası’nda diğer Exeter mezunu arkadaşları ile birlikte ekonomi uzmanı olarak görev almıştır.” [8]

CHP Başkanı, Cumhurbaşkanlığı için ‘çatı aday’ açıklandığı sırada haber sitelerine düşen İhsanoğlu fotoğrafı, benim için çok anlamlı. Tıpkı Kemal Derviş’in fotoğrafı gibi, birisinde Brookings Enstitüsü var, diğerinde Atlantic Council (Atlantik Konseyi). Peki bunlar tam olarak nedir?

Think Tank!

Yani bunlar düşünce kuruluşu (İsimleri pek farklı ve çok gösterişli bu yerlerin, Konsey, Enstitü, Vakıf, Dernek diye liste uzayıp gidiyor). Pek çok alanda faaliyet göstermekteler, Bunların başlıcaları politika, strateji, askeri, ekonomi, teknoloji, kültür vb. alanları.. Bu örgütler, kar amacı gütmezler ancak bulunduğu ülkelerde, hükümetlerden doğrudan ödenek alırlar. Yaptıkları şey ise hükümetlere çok önemli konularda danışmanlık yapmak. Raporlar yazmak, forumlar düzenlemek.. Hedef ülkelerdeki toplumda, amaca yönelik kafa karmaşası yaratmak, algı operasyonları düzenlemek..

Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi (PNAC), amacını “Amerika’nın global liderliğini desteklemek” olarak beyan etmiştir.

Kemal Derviş’in başkan yardımcılığını olduğu Brookings Enstitüsü’nün yürüttüğü en kapsamlı projeden örnek verebiliriz: “Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi”. Bu projenin hedefi, “Amerika’nın küresel liderliğini desteklemek”tir. [9]

Brookings Enstitüsü ve Atlantik Konseyi, merkezleri Washington’da bulunan birer düşünce kuruluşudur. Brookings Enstitüsü, 1910 yılında, “Amerikan demokrasisini güçlendirmek, tüm Amerikalıların ekonomik ve sosyal refah, güvenlik ve fırsat teşvik ve daha açık, güvenli, müreffeh ve kooperatif uluslararası sistemi güvence altına alma” amacı ile kurulmuşken, [10] Atlantik Konseyi, İkinci Dünya Savaşı sonrasında, “Kuzey Amerika ve Avrupa arasındaki işbirliğinin sürdürülmesini teşvik etme” amacıyla [11] 1961 yılında kuruldu.

Sayın Hulki Cevizoğlu, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun cumhurbaşkanlığı ‘çatı adaylığı’ konusunda pek çok kez endişelerini dile getirmiş, Atatürkçü seçmenlerin, bu adaya neden oy verip vermeyeceğini sorgulamıştı. Bu sorulardan birisi de, “Ekmeleddin İhsanoğlu, Kürt Açılımı hakkında ne düşünüyor? Bunu bilmiyoruz mesela” diye sorgulaması.

Peki, buraya kadar yazdıklarımın hiç birisine inanmıyorsanız, şu günlerden iki yeni habere göz atalım. Malum, seçimler yaklaşıyor, milletvekilleri listeleri Yüksek Seçim Kuruluna bildirilecek ve partilerin vekil adayları kesinleşmiş olacak. Yukarıda ismi geçenler, tekrar siyaset sahnesine çıkarıldılar. Gelin bu neler oluyor bir göz atalım:

  1. MHP, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu İstanbul 2. bölgeden aday gösterecek.[12]
  2. CHP iktidar olursa Kemal Derviş bakan olacak. [13]

Başka da bir şey yazmaya gerek duymuyorum.

Kaynakça:

[1] – Mirfatih Zekiyev, Türklerin ve Tatarların Kökeni, Selenge Yayınları, 2007, s. 143-178.

[2]“Bahçeli’den Gül’e büyük sürpriz”, Şükrü Küçükşahin, Hürriyet, 28 Mayıs 2014

[3]“Bahçeli’den ‘çatı aday’a yalanlama”, Sözcü, 28 Mayıs 2014. “Gül’e ‘çatı aday’ teklifi yapıldı mı?”, Milliyet, 29 Mayıs 2014

[4]“Çatının mimarı Derviş”, Milliyet, 17 Haziran 2014

[5]“Kemal Derviş’ten ‘çatı adayı’ iddiasına yanıt”, Habertürk, 18 Haziran 2014

[6] – Kemal Derviş’in Brooking Enstitüsü’nde bulunan biyografisi

[7]“İhsanoğlu 2007’de kimin cumhurbaşkanı adayıydı?”, Gürbüz Evren, Gerçek Gündem, 18 Haziran 2004

[8]“Aday yine Exeter’den”, Arslan Bulut, Yeniçağ, 17 Haziran 2014

[9] – Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi

[10] – Brookings Enstitüsü Hakkında

[11] – Atlantik Konseyi tarihçesi

[12]“MHP’nin sürprizi Ekmeleddin İhsanoğlu”, Sabah, 7 Mart 2015

[13]“CHP iktidar olursa Kemal Derviş bakan olacak”, Cumhuriyet, 26 Mart 2015

Cihan Oktay
2014 yılında Türkeli Dergisinde yazarlık yapmaya başlayan yazar, derginin kapanmasıyla birlikte, Türkçe Tarih Dergisi‘ne kuruculuk etmiş ve günümüzde de yazılarını burada yayınlamaktadır. Yazar Türkçe Tarih sistemi üzerinde genellikle Milli Mücadele, Atatürk ve Türk Devrimleri üzerine yazılar yazmaktadır. Uzun bir süredir, Rıza Nur ve Hatıratı üzerine araştırmalar yapmakta ve bu çalışmaları ile tanınmaktadır. Diğer önemli tarihçilerle birlikte kolektif olarak yayınlanan "Şahsiyetler" isimli kitapta, Doktor Rıza Nur biyografisi kaleme almıştır.

Türk oğlu, Sinanoğlu

Önceki yazı

Macaristan’daki Türk Kültür Anıtları

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Cumhuriyet Tarihi