0

Türk devlet geleneğinde (töresinde), hakanın vefatından sonra tahta en büyük kardeşin değil, bu zor görevi yerine getirebilecek özelliklerde olan kardeşin geçmesi adeti vardır. 425’ten bu yana Hun İmparatorluğunun hakanı olan Rua, Roma İmparatorluğu ile yürütülen barış görüşmeleri sırasında 434 yılında ansızın öldü. Attila ve Bleda’nın amcası olan Rua’nın ölümü üzerine, bahsettiğim töremizden farklı olarak, Hun tahtına Attila’nın ağabeyi Bleda oturmuş ama zekâsı ve kabiliyeti ile kendisini gösteren Attila ise devletin bütün işlerini üstlenmiştir.

Rua’nın, Romalılarla yürüttüğü barış faaliyetleri de Attila tarafından sonuçlandırılmıştır. Mesela bu Attila’nın bu konudaki başarısını ve gücünü, yapılan anlaşmanın sonucunda, Roma İmparatorluğu’nun daha önce Hunlara ödediği yıllık 300 libre altın olan vergiyi, 700 libre altına (yaklaşık olarak 229 kilo) çıkarması ile anlayabiliriz.

Anlaşmanın da ilginç bir tarihi var. Biraz bilgi vereyim sizlere.

435 yılında Romalılar ile Hunlar arasında yapılan bu anlaşma, Margus şehrinde yapıldığı için bu isimle anılmaktadır. Barış görüşmelerinde bulunmak üzere bu şehre doğru hareket eden Attila’yı Romalılar şehir surlarının önünde karşılamışlardır. Attila ve Hunlar atlarından inmek istemediklerinden müzakereler at sırtında bütün şehir halkının karşısında yapılmıştır.

Hun Devletinin merkezi veya Attila’nın kaldığı yer, bugünkü Bükreş ile Ploesti arasında bir yerdir. Devlet içerisinde Gepidler, bazı Cermen kabileler ve bunun yanında Ostrogotlar nüfusun önemli bir kısmını oluşturmaktaydılar. Ülkenin batı sınırları Alplere, kuzey sınırı ise Baltık Denizi ile son buluyordu. Hazar Denizinin yakınındaki bölgeler Hun hakimiyeti altındaydı.

Yalnız işler anlaşmanın hükmettiği şekilde gitmedi ve imparator II. Theodosios, Hunlara göndermeyi kabul ettiği 700 Libre altını göndermedi. Bununla beraber Romalılar, 439 yılında 30 yıl kadar önce yapılan şehir surlarını güçlendirdiler.

Okuduğumuz kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre, Attila mükemmel bir askeri ve siyasi dehaydı. Fırsatlardan çok iyi yararlandı ve bu sayede Hunlar Balkanlarda büyük bir hakimiyet kurdular ve İstanbul’a kadar geldiler.

Buda_es_Attila.JPG

Ama bazı olaylarda yeterince açık bilgilere sahip değiliz. Mesela, Attila’nın amcası Rua’dan sonra Bleda’nın da ölümü üzerinde pek çok düşünce vardır. Rua’nın ölümünden sonra Attila’nın babasının diğer kardeşi olan Muncuk’un en yaşlı oğlu Bleda tahta çıkmıştır. Bleda da imparatorluğu eline alır almaz, Attila’yı ortak hükümdar olarak yanına almıştır.

Bleda, Rua’nın ölümünün üzerinden 12 yıl kadar sonra 445 tarihinde ölmüştür ve bazı tarihçiler bu ölümü Attila’nın yaptığından bahseder. Bu konuyla ilgili olarak tarihçi Şerif Baştav, şunları yazmıştır:

Attila, sadık adamları ve o zamana kadar iktidardan uzak kalan Cermen vassallerine dayanarak kardeşi kağan Bleda’yı pusuya düşürerek öldürdü. Bleda’nın sadık adamlarını kendisine itaate zorladı. Attila’nın nasıl olup da Bleda’yı bertaraf ettiği meselesi Hun tarihinin en karanlık anlarından biridir. Bu olayı kaydeden çağdaş kaynaklar açıklamada bulunmazlar.[1]

Çok büyük bir talihsizliktir ki, Hun dili hakkında güvenilir hiçbir belge ortaya çıkartılamamıştır. Fakat Bizans yazarı Priskos, 440’lı yıllarda Got kumandanlarının büyük bir gayret ile Hunca konuştuklarını yazmıştır. Kullanılan isimlere bakıldığında, Hunların Cermen adları aldıkları da anlaşılmaktadır. Attila’nın amcasının adı Rua ve Attila adı bunlardandır. Buna karşın Gotların da Hun adları taşıdıklarını görmekteyiz. Attila’nın babasının adı Muncuk “İnci”, Rua’nın yeğeninin adı Oktar “Kuvvetli, Yiğit”, amcasının adı Oibars “Panter”, Attila’nın ilk karısının adı Arıkan “Temiz Prenses”, Attila’nın oğulları Ernak “Kahraman”, Ellak “İlk”, Dengizik “Denize Benzeyen” anlamlarına gelmektedir.. Hanedana mensup kişi adlarının da büyük bir ihtimalle Türkçe olduğu düşünülmektedir.

Makale Kaynakçası :

[1] – Şerif Baştav, Attila ve Hunları, Türkler Ansiklopedisi, Cilt I, Anakara 2002, s. 1376

Cihan Oktay
2014 yılında Türkeli Dergisinde yazarlık yapmaya başlayan yazar, derginin kapanmasıyla birlikte, Türkçe Tarih Dergisi‘ne kuruculuk etmiş ve günümüzde de yazılarını burada yayınlamaktadır. Yazar Türkçe Tarih sistemi üzerinde genellikle Milli Mücadele, Atatürk ve Türk Devrimleri üzerine yazılar yazmaktadır. Uzun bir süredir, Rıza Nur ve Hatıratı üzerine araştırmalar yapmakta ve bu çalışmaları ile tanınmaktadır. Diğer önemli tarihçilerle birlikte kolektif olarak yayınlanan "Şahsiyetler" isimli kitapta, Doktor Rıza Nur biyografisi kaleme almıştır.

Türkler ve Balkanlar

Önceki yazı

“İnkılabın nuru bir cemiyette kadınlar vasıtasıyla akseder.”

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Tarihte Türkler