Osmanlı Devletinin 18. ve 19. yüzyıllarda özellikle Batı Anadolu bölgesinde uğraştığı konulardan birisi de “Zeybek” meselesidir. Ancak aynı konu, batılıların da ilgisini çekmiş, zeybeklerle de ilgilenmişlerdir. Bu ilginin kaynağında genellikle doğuyu, daha doğrusu doğu insanının yaşamını, toplumunu tanıma merakı da önemli rol oynamıştır. Ressamlar çizimlerinde veya yağlıboya resimlerde zeybeklere de yer vermişler, zeybekleri bazen “başıbozuk” olarak adlandırmışlardır. Çizim ve kartpostalları yakından incelediğimizde zeybek veya başıbozuk olarak nitelendirdikleri kimselerin giyimleri, görünümleri ön plana çıkarılmıştır. Zeybeklerin giyimi ile ilgili çeşitli görüşler vardır. Ancak hiç biri kesinleşmiş değildir.
19. yüzyılın sonlarına doğru fotoğrafın ön plana çıkması ile beraber kartpostalların önem kazandığını görmekteyiz. İncelediğimiz kartpostal fotoğrafları genellikle stüdyo ortamında çekilmiş ve manken kullanılmıştır. Posta ile gönderilen kartpostallarda adeta gönderilen kişiyi bilgilendirme arzusu da dikkat çekmektedir. Bazılarında kadın vurgusu vardır.
Çalışmamız için seçtiğimiz kartpostallardaki zeybek imgesi incelediğinde şu
değerlendirmelere ulaşmak mümkündür:
Zeybekler öncelikle oldukça görkemli ve ince bir zevkin ürünü olan çok özel giysilere sahiptirler. Farklı kıyafetler ve ayrıntılı aksesuarlarla donatılmış bedenleri folklorik bir öğe olarak dikkat çeker. Başlarında keçe külah, üzerlerinde mintan, cepken, kuşak ve aba, ayaklarında kara çizmeler vardır. Aynı zamanda bu giysiler üzerine yerleştirilmiş çok çeşitli ve işlevsel aksesuarlar yer alır. Bunlar sırasıyla silahlık, fişeklik, barutluk, kubur (ateşli tabanca), yatağan (bıçak), koltuk altı bıçağı, maşa, yağlık, tütün tabakası, tespih, ağızlık ve cura (saz) benzeri araçlardır. Yine üzerlerinde azıklarını sakladıkları torbalar ile yaralanmalara karşı yapağı taşıdıkları bilinmektedir. Tüm bu görüntüyü tamamlayan ana unsur ellerinde veya sırtlarında taşıdıkları uzun namlulu silahtır.
Hemen bütün kartpostalların üzerlerinde bulunan Fransızca yazılardan zeybeklerin “asi” ve “başıbozuk” adlarıyla da anıldıkları görülmektedir. Fotoğraf stüdyolarında kimi zaman manken kimi zaman da gerçek kişilerin kullanıldığı çekimlerde, zeybek veya zeybek grubunun (kimi zaman bunlara bir kadın figürü de eşlik etmektedir) önceden kurgulanmış bir sahnenin figürleri olduklarını görüyoruz. Deyim yerindeyse tümü poz verir bir görüntü sergilerler. Bu durum kendi doğal ortamlarında çekilmiş fotoğraflarda bile hep aynıdır. Kimi sahnelerde zeybek figürünün yanında nargile, kahve fincanı tepsisi veya bir sehpanın eşlik ettiği görülür.
Zeybeklerin toplu olarak görüldüğü fotoğraf veya temsili çizimlerde, genel olarak hiyerarşik bir duruş içinde oldukları görülür. Bu görüntülerde önder konumundaki kişinin bir sandalyede oturduğu, diğer zeybeklerin ise onun etrafında ayakta durdukları veya yere oturdukları görülmektedir. Yine bazı fotoğraflarda kalabalık bir topluluğun ortasında zeybek dansı yapan zeybeklere rastlanılmaktadır.
Kartpostal, zeybek dünyası ve zeybek yaşamına dair bir belge işlevi görmektedir. Bir ileti aracı olarak kartpostal ve taşıdığı imgeleri göstergebilimsel çözümlemeye tabii tuttuğumuzda çok ilginç değerlendirmelere ulaşmak mümkündür. Kartpostal imgesini kitsch (ucuz beğeni) olgusuyla birlikte değerlendiren Mehmet Ergüven, kartpostalların izleyiciye “hayal etme imkanı bırakması” ve ona “ısmarlama bir serüven” yaşatması noktasında bir yanılsama aracı olduğunun altını çizer. [1] Gerçekten de hemen tümü turistik bir gereksinimin ürünü olan bu kartpostallar, batılı izleyiciye Şark’a yönelik masalsı bir zamana dair görüntüler sunmak amacıyla tasarlanmışlardır.
Kitsch’in Fenemonolojisi adlı kitabında Ludwig Giesz, kartpostal imgeleri ve izleyici alılmaması konusunda ve elbette Kitsch olgusu dolayımında şu yorumu yapmaktadır:
“Kitsch yaşantısına peşinen hazır olan turist, gerçekte ‘ikinci elden hayranlığa” bırakmıştır kendisini; dolayısıyla kitsch malumatı, yabancı ülkede kendi anılarıyla dolaşan birinin ‘beklenti örneği’ni hiçbir zaman yarı yolda bırakmaz, çünkü ‘yabanıl olanın aleni hale gelmesi’ ile ‘aleni olanın yabanıllaşması’ hep el ele gitmektedir burada.” [2]
Kartpostallardaki zeybek ve başıbozukların temsili imgeleri bütünüyle bu durumu gerçek kılmaktadır. Şark’a dair yabanıl görüntüler ve bu görüntüleri merakla bekleyen izleyici için bu kartpostal imgeleri kendisine bakanlara vekaleten hayranlık ve şaşkınlık tuzağı kurmaktadırlar. Üzerlerindeki Fransızca yazılardan da anlaşılacağı üzere bu kartpostallar batılı gözler için tasarlanıp üretilmiş ve dolaşıma sokulmuşlardır. Bu anlamda, konumuz için seçilen kartpostalların oryantalist batının “nadire kabineleri” koleksiyonlarının vazgeçilmez birer parçası olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Kaynakça:
[1] -Mehmet Ergüven, Görmece, Metis Yayınları, İstanbul 1997, s. 24.
[2] -Ludwig Giesz, Phanomenologie Des Kitsches, Fischer Tashenbuch Verlag, Köln, 1994, s. 135.
Yorumlar