0

Bu cemiyetlerin maksad-ı teşekkülleri ve hedef-i siyasileri hakkında muhtasaran ita-yı ma’lumât eylemek muvâfık olur mütâlaasındayım.

Trakya-Paşaeli Cemiyeti’nin rüesâsından bazılarıyla daha İstanbul’ da iken görüşmüş idim. Osmanlı Devleti’nin izmihl â lini çok kuvvetli bir ihtimal dahilinde görüyorlardı. Vatan-ı Osmanî’nin inkısâma uğrayacağı tehlikesi karşısında, Trakya’yı, mümkün olursa Garbî Trakya’yı da raptederek, bir kül olarak İslâm ve Türk camiası hâlinde kurtarmayı düşünüyorlardı. Fakat bu maksadın temîni için o zaman vârid-i hâtırları olan yegâne çare İngiltere’nin, bu mümkün olmazsa Fransa’nın muâvenetini temîn etmek idi. Bu maksatla bazı ecnebi ricâl ile temas ve mülâkatlar da aramışlardı. Hedeflerinin bir Trakya Cumhuriyeti teşkili olduğu anlaşılıyordu.

Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin maksad-ı teşekkülü de (nizamnâmelerinin ikinci maddesi) şark vilâyetlerinde mütemekkin bi’l-cümle unsurların dinî ve siyasî haklarının serbestî-i inkişafını temîn edecek esbâb-ı meşrû’aya teşebbüs etmek, mezkûr vilâyetler ahâli-i İslâmiye’sinin tarihî ve millî haklarını, inde’l-hace, âlem-i medeniyet huzurunda müdafaa eylemek, şark vilâyetlerinde vâki olan mezâlim ve cinâyâtın esbâb ve avâmili ve fâil ve müsebbibleri hakkında bî-tarafâne tahkikat icrâsıyla mücrimlerin müsâraaten tecziyelerini talep etmek; anâsır beynindeki su-i tefehhümün izâlesi ile kemâ fi’s-sâbık revâbıt-ı hasenenin teyidine gayret etmek, hâl-i harbin vilâyât-ı şarkiyede tevlîd ettiği harabî ve sefalete hükümet nezdinde teşebbüsâtta bulunmak suretiyle mümkün mertebe çare-sâz olmaktan ibaret idi.

İstanbul’daki merkez-i idârelerinden verilmiş olan bu direktif dahilinde Erzurum şubesi, vilâyât-ı şarkiyede Türk’ün hukukunu muhafaza ile beraber tehcir esnasında yapılan su-i muâmelâtta milletin kat’iyen medhaldar bulunmadığını ve Ermeni emvâlinin Rus istilâsına kadar muhafaza edildiğini, buna mukabil Müslümanların pek gaddarâne harekâta ma’rûz kaldığını ve hatta hilâf-ı emir, tehcirden alıkonulan bazı Ermenilerin hâmilerine karşı revâ gördükleri muâmelâtı, müdellel vesâikle âlem-i medeniyete arz ve iblâğa ve vilâyât-ı şarkiyeye karşı dikilen enzâr-ı ihtirâsı hükümsüz bırakmak için çalışmağa karar veriyor (Erzurum şubesinin beyannâmesi).

Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin ilk Erzurum şubesini teşkil eden zevât, vilâyât-ı şarkiyede yapılan propagandalar ve bunların hedefleri, Türklük-Kürtlük-Ermenilik mesâilini ilmî, fennî ve tarihî nokta-i nazarlardan tetkik ve tetebbu ettikten sonra, müstakbel mesâilerini şu üç noktada tespit ediyorlar (Erzurum şubesinin matbû raporu):

  1. Kat’iyen muhâceret etmemek.
  2. Derhal ilmî, iktisadî, dinî teşkilât yapmak.
  3. Tecâvüze ma’rûz kalacak vilâyât-ı şarkiyenin herhangi bir bucağını müdafaada birleşmek.

Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin İstanbul’daki merkez-i idâresinin medenî ve ilmî vesâitle temîn-i maksat edilebileceği hakkında fazla nîkbîn olduğu anlaşılıyor. Fi’l-hakika bu yolda sarf-ı mesâiden geri durmuyor. Vilâyât-ı şarkiyede Müslüman anâsırın hukukunu müdafaa için Le Pays namında Fransızca bir gazete neşrediyor. Hâdisât gazetesinin imtiyâzını deruhde ediyor. Bir taraftan da İstanbul’daki Düvel-i Mütelife mümessillerine ve İtilâf Devletleri başvekillerine muhtıra veriyor. Avrupa’ya bir heyet i’zâmına teşebbüs ediyor (Vesika: 7).

Bu izâhâttan sühûletle anlaşılacağını zannederim ki Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’ni vücuda getiren mühim sebep ve endişe, vilâyât-ı şarkiyenin Ermenistan’a verilmesi ihtimali oluyor. Bu ihtimalin tahakkuku da şark vilâyetleri nüfusunda Ermenilerin hâiz-i ekseriyet gösterilmesine ve tarihî hukuk nokta-i nazarından, mukaddem telâkki ettirilmesine çalışanların ilmî ve tarihî vesâikle cihan efkâr-ı umumiyesini iğfale muvaffakiyetinde ve bir de Müslüman ahâlinin Ermenileri katliâm eder vahşiler olduğu iftirasının hakikat şeklinde kabulü hâlinde olabileceği faraziyesi hâkim oluyor. Binâenaleyh cemiyet, aynı esbâb ve vesâitle mücehhez olarak hukuk-ı milliye ve tarihiyeyi müdafaaya çalışıyor.

Karadeniz’e sahil olan mıntıkalarda da bir Rum Pontus hükümeti vücuda getirileceği korkusu vardı. İslâm ahâliyi, Rumların boyunduruğu altında bırakmayıp, hakk-ı beka ve mevcudiyetlerini muhafaza gayesiyle, Trabzon’da da bazı zevât ayrıca bir cemiyet teşkil eylemişlerdi.

Merkezi İstanbul’da olan Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyet Cemiyeti’nin maksat ve hedef-i siyasîsi, isminden müstebân olmaktadır. Her halde merkezden ayrılmak gayesini takip ediyor.

Mustafa Kemal Atatürk

Mukabil halâs çareleri

Önceki yazı

Memleket dahilinde ve İstanbul’da millî varlığa düşman teşekküller

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Yorumlar kapatılmıştır.