Gök Türk istiklalinin kurtarıcısı İlteriş Kutluk Kağan öldüğü vakit biri sekiz, diğeri yedi yaşında iki çocuk bırakmıştı. Bunlardan birincisi sonradan Bilge adıyla Türk kağanı olan Mergen, öteki ırkımızın sayılı ve örnek kahramanlarından Kül Tigin’dir.
Babalarının Tanrı’ya ve Türkistan topraklarına kavuştuğu sıralarda bu iki çocuk pek küçük olduklarından tahta, amcaları Kapağan Kağan geçmişti. Kapağan çağı, Gök Türklerin en parlak zamanlarından oldu. Kapağan birçok seferler yapmış, İlteriş’in gidemediği yerlerdeki Türkleri bile birliğe sokmuş ve Çin’i, Türk akınlarından baş kaldıramaz hale getirmişti. İlteriş’in yiğit oğulları bu seferlerin çoğunda bulunup milletlerine ve amcalarına büyük hizmetler yaptılar.
Türklüğe şanlı zaferler kazandıran Kapağan, son zamanlarında bazı kararsız ve lüzumsuz hareketlere başlamış, milletine zulüm eder olmuştu. Bu yüzden bazı boylar gücenmişler, birliğin dağılma tehlikesi baş göstermişti. Kapağan, bu kötü hareketinin karşılığını pek acı ödedi, pusuya düşürülerek öldürüldü. Bu ölüm, millet işlerindeki haksızlığın haklı cezası idi. İşte bu karışık ve tehlikeli zamanda İlteriş oğullarının Türkistan tahtını elde etmeleri Türk milleti için büyük bir kazanç oldu. Fakat İlteriş’in çocuklarının tahtı elde etmeleri ortaya bir mesele koymuştu: Acaba bir yaş aralı iki kardeşten hangisi kağan olacaktı? Bu sorunun karşılığında bu iki Türk yiğitinin örnek meziyetlerinden birini buluyoruz.
Çünkü Türk tahtı Mergen’e göre kahraman kardeşine layık, Kül Tigin içinse ağasına ait sayılıyordu. İlteriş çocuklarının kağanlıkta gözleri yoktu. Onların ülküleri ırklarına hizmet etmek, dağılmakta olan birliği yeniden kurmaktı. Bilhassa Kül Tigin bu ateşle yanıyordu. Kağan olmak değil, kağan buyruğundaki orduları yürütmek, düşmanları tepelemek, dağılmış boyları bir bayrak altında toplamak istiyordu.
İki yiğit kağanlığı birbirlerine kabul ettirmek için çok uğraştılar. Sonunda Kül Tigin, kendinden bir yaş büyük olan ağasını razı etti. Mergen, Türklerin kağanı oldu. Kül Tigin de ağasının buyruğunda ordu kumandanı…
Kül Tigin, Mergen’i kağan olmaya razı ettiği zaman millet hiç de iyi durumda değildi. İki kardeş, babalarının ve amcalarının kurtarıp yücelttiği milletin adı sanı yok olmasın diye gündüz oturmadan, gece uyumadan çalışmaya başladılar. Ölesiye, bitesiye çalıştılar. Son yıllar içinde bütünlüğünü kaybetmiş olan Türklüğü eski haline getirinceye kadar uğraştılar.
Kül Tigin, daha amcası zamanında seferlerde bulunmaya başlamıştı. O vakit on altı yaşlarında idi. Yaşça küçük, fakat ruhça çok büyüktü. Bu yaştan sonra bir daha hemen hiç oturmadı. Otuz bir yıl durmadan çarpıştı. Kül Tigin’in düşmanlarla ve birliğe girmek istemeyen Türk boyları ile yaptığı savaşlar birer destandır. Daha yirmi yaşlarında bir gençken 50.000 kişilik bir kuvvetle ilerleyen bir Çin generaline karşı erlerinin başında ve yaya olarak saldırıp düşmanı darmadağın etmiştir.
Kül Tigin, pek şanlı savaşlarından birini yirmi bir yaşında iken yaptı. Vuruşmada o kadar yiğitçe saldırışlar yaptı, o derece korkusuz çarpıştı ki, Türk beğleri bu savaştaki kahramanlığını hiç unutamadılar. Kül Tigin, bu çarpışmada üç defa at kaybetti. Vurulan her attan sonra bir yenisine biniyor, yine saldırıyordu. En son bindiği doru atın üzerinde çarpışırken yüzden çok ok, pusatlarına ve atının zırhlarına rastladı. Lakin Tanrı yiğidini koruduğu için hiç birisi yüzüne ve başına gelmedi. Sonunda o ordu savaş yerinde yok edildi.
Kül Tigin yirmi altı yaşında iken kahraman Kırgızlarla çarpıştı. Onları basmak için ordusuyla karları sökerek Kögmen dağını aştı. Ser ırkdaşları ile bir yaman vuruştu. Bir ak aygır üzerinde olarak saldıran Kül Tigin, Kırgız erlerinden birini okla vurdu, ikisini arka arkaya mızrakladı. Yiğit Kırgızlar, kahraman Kül Tigin önünde boyun eğdiler.
Aynı yıl güçlü Türgişler’le vuruştu. Bu savaş için ordusunun başında Altay dağını aşarak, İrtiş ırmağını geçerek yürüdü. Bora gibi saldıran ırkdaşı Türgişler’e karşı, kasırga gibi karşılık verdi. Ercesine vuruştular. Türgişler yiğit kişilerdi. Fakat Kül Tigin’e karşı durmak mümkün mü? Onlar da boyun eğdiler.
Otuz bir yaşında Karluklarla karşılaştı. Alp Salçı adlı ak atının üzerinde savaşan Gök Türk çocuğu onlara da diz çöktürdü.
Hep savaşan ve hep yenen Gök Türk kahramanının savaşları birbirine benzer: Hepsinde büyük kahramanlıklar ve hepsinde zafer… Kül Tigin, bunlar arasında en büyük savaşını Dokuz Oğuz boyu ile yapmıştır. O yıllarda Dokuz Oğuzlar çok güçlenmişlerdi. Bilge Kağan’ın eşsiz kardeşi onları da alt etmek için bir yılda beş vuruşma yapmak zorunda kaldı. İlk karşılaşmada Kül Tigin, Azman adlı ak atıyla vuruştu. Erlerinin yanında, önünde vuruştu. Arka arkaya altı tane Dokuz Oğuz erini kargıdan geçirdi. Ordular göğüs göğüse geldiği zaman yedincisini kılıçladı. Dokuz Oğuzlar usta askerlerdi. Ama Gök Türk yiğitlerinin önünde onlar da diz çöktüler.
Beş savaşın en kanlısı sonuncusu oldu. Dokuz Oğuzlar bu vuruşmada çok korkunç saldırılarla Gök Türk karargâhını ele geçirmek istediler. Eğer karşılarında Kül Tigin olmasaydı geçirebilirlerdi de… Fakat Kül Tigin’in elinden karargâhı zapt etmek kolay mı idi? Gök Türk prensi bu savaşta görülmemiş şekilde çarpıştı. Ögsüz adlı atının üstünde olan Kül Tigin, Dokuz Oğuzların bütün akınlarını önledi, dağıttı. Karargâha saldıranlar Türk yiğitleri idi. Fakat Kül Tigin yiğitler yiğidi idi. Bu vuruşmada yalnız o dokuz er sançtı. Ve karargâh Gök Türklerde kaldı.
Bu çarpışma Kül Tigin’in son savaşı oldu. Onun bütün hayatınca Türk birliği için çarpan ve çırpınan kalbi bu savaşta durdu.
Gök Türklerin yiğit çocuğu Türk birliği uğrunda şehit düştüğü zaman kırk yedi yaşında idi. Otuz yıldan beri çok savaş alanlarında bir kahramanlık abidesi gibi dolaşan gövdesini Türkistan toprakları bu yaşta aldılar.
Beş yiğidini kaybeden Türkeli yaslara büründü. Bilge Kağan büyük yuğ töreni yaptırdı. Başta Çin olmak üzere her yerden heyetler geldi. Fakat bütün bunlardan ne çıkardı?
Toprak ana milyonlarca oğlunun yanına bu oğlunu da almıştı. Kağanın yası sonsuzdu. Böyle bir kardeş için sonsuz yas denizlerine dalınmaz mı idi?
Kül Tigin, millet yolunda toprağa düşeli bugün bin iki yüz yıldan çok oluyor. Acaba Doğu Türkeli yeni bir Kül Tigin’i veya Kül Tigin’leri ne zaman yetiştirecek?
Kaynak:
Nejdet Sançar, Irkımızın Kahramanları, Aylı Kurt Yayınları, 1943, s. 15-17