Dokuz Oğuz kavim ismi, iptida yalnız Arap tarihçilerine borçlu olduğumuz şeklinde tanınmıştı. Bu şekil vaktiyle muhtelif şekillerde okunmuş ve muhtelif şekillerde izah edilmiştir. Bu ismin doğru olarak toquz oğuz “Dokuz Oğuz,, şeklinde okunacağı ancak Türk kitabelerinin çözümünden sonra ispat edilebilmiştir.
Bu yazımızda biz Dokuz Oğuzlarla Gök Türkler arasındaki münasebetleri aydınlatmak istiyoruz.
Bu bakımdan her şeyden evvel Barthold’ün fikrini zikretmeliyiz. Muhtelif yerlerde ifade edilen bu fikir şu şekilde hulasa edilebilir. Kitabelerde zikredilen Türk, Oğuz, Türk Oğuz ve Toquz Oğuz isimleri aynı kavmi ifade etmişlerdir. Gök Türk kağanları da Dokuz Oğuz kavminden neşet etmişlerdir. Yalnız kitabelerde Dokuz Oğuzlar kağanın asi düşmanları arasında da zikredilmişlerdir. Kağanlar bu kavimle (yani kendi kabileleriyle) uzun harbler yapmak mecburiyetinde kalmışlardır.
Şimdi, ilk iş olarak, kitabelerde Dokuz Oğuzlar hakkında verilen malumatı kabil olduğu kadar tam bir şekilde tesbite çalışalım.
Her şeyden evvel şunu kaydedelim ki büyük Türk göçebe devletlerinde, devlete verilen kavim ismi daima çifte manaya gelir. Mesela Gök Türk devletinde, devlete bağlı bütün kavimlere geniş manada Gökt Türk ismi verilmiş, milliyet ve ırkları nazar-ı itibara alınmamıştır; binaenaleyh kavim ismi bunlara yalnız “siyasi,, bakımdan verilmiştir. Dar manada ise yalnız kağanın kendi kavmi – kağanın neşet ettiği kavim – Gök Türk ismini taşır. Bu kabile veya kabıle birliği bütün devletin nüvesini teşkil eder ve ona ismini verir.
Kitabelerde anlatılan hadiselerin kronolojisi için Thomsen’in sağlam müşahedelerine dayanabiliriz. Bu müşahedelere göre, Elteriş kağanın hakimiyeti (takriben 680-682-den takriben 690-692-ye kadar) Tonyukuk kitabesinin 1-18. satırlarında anlatılmıştır; Kapgan kağanın (takriben 690-692-den 716-ya kadar) hükümdarlığına kitabesinde, Bilge kağanın idaresi ise kendi kitabesinin bir kısmında açıklanmıştır.
Tonyukuk kitabesi Elteriş kağanın hükümdarlığı zamanında Dokuz Oğuzlara dair (87-16) aşağıdaki bilgiyi verir:
Kağanın düşmanları arasında cenupta Çinliler, şarkta Kıtaylar ve şimalde Oğuzlar vardır. Bu düşmanlardan birçoğu kağan tarafından mağlup edilmiştir. Dokuz Oğuzların idaresini ele alan bir kağan, sayıca az Türk kavmine müşterek kuvvetlerle hücum etmek ve cesur kağanlarını öldürmek maksadiyle, Çinliler ve Kıtaylarla müzakerelere girişmiştir. Türk kağanı, tehlikeyi önlemek için Tonyukuk’un tavsiyesi üzerine Oğuzlara Toğla nehrinde hücum ederek onları perişan ediyor. “Bunun üzerine Oğuzların hepsi gelip (teslim oldular.),,
İki Orkhon kitabesinde yukardaki hadiselere yalnız kısaca temas edildiğini görüyoruz. Elteriş kağan devrinde Gök Türklerin düşmanları arasında Dokuz Oğuzlar da zikredilmiştir: “… şimalde Baz kağan ve Dokuz Oğuz memleketi düşman imiş,, (I E 14, II E 12). Mamafih kağan bütün düşmanlarını mağlup etmiştir (I E 15, II E 13).
Kapgan kağanın hakimiyeti hakkında Tonyukuk kitabesinde ufak, fakat mühim bir kayıt vardır. Çin imparatoru, Türgiş ve Kırgız (?) kağanları Gök Türklere karşı yapılacak harb hakkında müzakere ederlerken Türgiş kağanı der ki: “[Türk memleketi] kargaşalıktadır. Onlara tabi olan Oğuzlar isyana kalktılar,,.
Yukarda zikredilen hadiseler Rokhon kitabelerinde uzun uzun tasvir edilmiştir; kitabeler Gök Türklerin Dokuz Oğuzlara karşı yaptıkları devamlı harblere dair etraflı bilgiler vermektedirler.
Bilge kağan bu hablerin tasvirine başlarken Dokuz Oğuzların kendi kavmi olduğunu, bunların kendisine karşı ayaklandıklarını zikreder. Kül teğin kitabesine göre, Dokuz Oğuzlarla bir yılda beş defa, kenid kitabesine göre, dört defa harb etmiş ve onları daima mağlup etmiştir (I N 4-8, II E 29-31).
Orkhon kitabeleri muahhar devirlerde Dokuz Oğuzlara karşı yapılan birçok muvaffakıyetli harblernden de bahsederler (I N 8-9, II E 31-38.)
Dokuz Oğuzların bu devamlı ayaklanmaları, büyük bir kuvvetüe sahip olduklarını gösteriyor. Dokuz Oğuzların Gök Türk devletinde mühim bir rol oynadıkları kitabelerin başka yerlerinden de anlaşılıyor. Kağanlar bütün tabilerine hitabettikleri veya umumı tarihı hulasalar yaptıkları sırada Dokuz Oğuzlardan sık sık bahsederler.
Mesela Bilge kağa, kendisine tabi olanlara hitabettiği sırada Dokuz Oğuzları zikrnettiği gibi (I S 1-2, II N 1), oğlu Yi-jan da babasının tahta cülusunu ve kendisinin iktidara geçmesini hikaye ederken Dokuz Oğuzlardan bahseder (II E 1-2,)
Tıpkı bunun gibi, Tonyukuk da kendi kitabesinin sonunda der ki:
“ … [şimdiki] Türk Bilge kağanı türk-sir kavmini ve Oğuz kavmini iyi idare ediyor.,,
Orkhon kitabelerinin bir yerinde Bilge kağan, tabi kavimlere aşağıdaki sözlerle hitabediyor:
Türk oğuz begleri budunı (I E 22, II E 18).
Kitabelerde türk oğuz tabiri yalnız bu yerde geçer. Thomsen ilk tercümesinde bu tabiri müttehit bir kavim ismi gibi telakki ediyor:
“nobles et peuple des Ogouz turcs,,.
Nazariyesinden anlaşıldığı gibi, bu ismi Barthold de bu şekilde telakki ediyor. Mamafih Thomsn’in yeni tercümesi daha muhtemeldir:
“Ey Türk ve oğuz beyleri, milleti,,.
Thomsen’in bu tercümesinde bu hitap şekli Tonyukuk kitabesinin demin zikredilen yerinde geçen tabire uygun gelir.
Yukarda verilen malumattan anlaşılıyor ki Türk kitabeleri Dokuz Oğuzları bazen Toquz Oğuz ismiyle anmışlar, bazen sadece Oğuz ismiyle zikretmişlerdir. Dokuz Oğuzlar kuvvetli bir kavim olarak daima Gök Türklerle karşılaştırılmışlardır. Gök Türklere karşılaştırılmışlardır. Gök Türklere karşı düşmanca duygular besliyen bu kavim, Gök Türk kağanı tarafından mağlup edilmişse de Gök Türklere karşı sık sık isyana devam etmiştir.
Bu suretle, Türklerin (=Gök Türklerin) ve Dokuz Oğuzların aynı kavim olduğu ve Gök Türk kağanının Dokuz Oğuz kavminden neşet ettiği hakkında Barthold tarafından öne sürülen fikri tasvib edemeyiz.
Barthold tarafından ileri sürüler fikrin her şeyden evvel Bilge kağanın Dokuz Oğuzları kendi kavmi gibi göstermesine dayandığı anlaşılıyor: toquz oğuz budun kentü budunım erti “Dokuz Oğuz milleti kendi milletimdi,, (I N 4), sonra: t [oğuz oğu] z menin budunım erti “Dokuz Oğuzlar benim milletimdi,, (II E 29-30). Mamafih bu, kağanın Dokuz Oğuz kavinden neşet ettiğine henüz bir delil olamaz. Bu, sadece Gök Türk sayıldıklarını ifade eder. Bilge kagan garp Gök Türklerinden de bu şekilde bahseder: türgiş kağan türkim budunım erti “Türgiş kağan benim Türklerimden idi, milletimden idi,, (I E 18, II E 16). Gök Türk kağanının Dokuz Oğuzları kendi kavmi gibi göstermesinden Gök Türk kağan ailesinin Dokuz Oğuz kavminden neşet ettiği istidlal edilebildiği gibi, Uygur devletinin hükümdarları hakkında da aynı fikir ileri sürülebilir. Nitekim Şine usu kitabesinde Uygur kağanı der ki: toquz oğuz budunımın tirü qobratı altım “Dokuz Oğuz kavmimin hepsini topladım,, (N 6).
Zikredilen yerlerde Bilge kağanın Dokuz Oğuzları sarahaten kendi kavmi gibi gösterdiği şüphesizdir. Fakat bununla her halde sadece haricı düşmanlariyle değil, kendi asi tabileriyle de harb ettiğini ifadeye çalışmıştır.
Barthold’ün fikrine karşı mühim bir müşahede daha serd edilebilir. Eğer Gök Türkler tarihleri boyunca hiç olmazsa bir defa dokuz kabıleden teşekkül etselerdi, Dokuz Oğuz adını alabilirlerdi. Halbuki bizim bildiğimize göre, Çin kaynaklarında böyle bir kabıle taksimi hakkında en ufak bir kayıt bile yoktur.
Dokuz Oğuzların muahharen Uygur devletine tabi oldukları Şine usu kitabesinden anlaşılıyor.
Uygurlar, devletlerinin ortaya çıktığı sırada (745) dokuz kabıleden teşekkül ettikleri cihetle, Dokuz Oğuzların bu dokuz kabıle ile birleştirilmesi akla yakındı. Öyle görünüyor ki bu birleştirme, birbiriyle kolayca birleştirilebilecek iki tanıkla daha desteklenebilir: Reşideddin’e ve Ebülgazi’ye göre, eski devirlerde Uygurlar iki zümre – on uygur ve toquz uygur – teşkil ediyorlardı. Diğer taraftan Şine usu kitabesinde on uygur, toquz tabiri geçer.
Bu iki kavmin ayniyeti ezcümle Marquart tarafından da kabul edilmiştir.
Mamafih bu izah tarzının birçok engeli vardır. Reşideddin ile Ebülgazi’nin verdiği malumat anlatılan hadiselerin zamanına ait olmayıp, asırlarca sonra yazılmışlardır; bu haberlerin tarihı esasa dayanıp dayanmadıklarının tayini kolay değildir; Şine usu kitabesinden zikrettiğimiz kaydın Uygur devletinin hangi devrine ait oludğu katiyen tesbit edilemiyor. Türk kitabelerinde Dokuz Oğuzlar hakkında hikaye edilen hadiseleri henüz Çin kaynaklarından kontrol edemiyoruz. Mesela kitabelere göre, Elteriş kağanın hücumuna uğrayıp mağlup edilen Dokuz Oğuz kağanının – ki muhtemel olarak Orkhon kitabelerinin Baz kağanıdır – kim olduğu hakkında Çin kaynaklarında bir kayıt bulamadığımız gibi, kitabelerde, Çin kaynaklarında zikredilen dokuz uygur kabıle isminden birine benzer bir Dokuz Oğuz kabıle ismine de tesadüf etmiyoruz.
Elteriş kağanın harb ettiği “Dokuz Kabıle,, Çin kaynaklarında zikredilmiştir. Bunlar Dokuz Oğuzların dokuz kabılesi midir, yoksa bu devirde bunlarla artık Uygurlar mı kastk edilmiştir, kestiremiyoruz.
Burada Dokuz Oğuzlar hakkında belki müteakıp istidlallere imkan verecek birtakım tahminlerde daha bulanabiliriz.
Uygurlar büyük bir Türk kavimler birliğinden neşet etmişlerdir. Bu kavimler birliği Çin kaynaklarında T’ie – lo ismiyle tanınmıştır. T’ang devrinin başlangıcında (618) 15 T’ie – lo kabılesi zikredilmiştir: Bunlardan on dördüncüsü A-tie, dokuzuncusu ise T’ung – lo adını taşır. Thomsen, Schlegel, Hirth ve Chavannes’a göre, A-tie ismi muhtemel olarak Kül tegin kitabesinde geçen Ediz kabılesinin adına tevafuk eder. T’ung-lo kabılesi ise belki Orkhon kitabelerinde zikredilen Tonra kabılesiyle birleştirilebilir.
Şimdi, Kül tegin kitabesi Ediz kavmine karşı yapılan harbi, Gök Türklerin Dokuz Oğuzlarla yaptıkları ikinci harb gibi gösteriyor (I N 5-6). Binaenaleyh Ediz kavmi şüphesiz bir Dokuz Oğuz kabılesidir.
Sonra kavmi Orkhon kitabelerinde dördüncü veya üçüncü Oğuz harbinin tasvirinde zikredilmiştir (I N 7, II E 31). Bu sebeple, katı olmamakla beraber, bu kavmin de bir Dokuz Oğuz kabılesi olması mümkündür.
Bu birleştirmeler doğru çıktığı takdirde, bir veya muhtemel olarak iki Dokuz Oğuz kabılesinin T’ie – lo kavminden neşet ettiği kabul edilebilir. Bu durumda bütün Dokuz Oğuz kabılelerinin veya hiç olmazsa hakim zümrelerin de T’ie-lo unsurlarından teşekkül ettikleri tahmin edilebilir.
Hulasa olarak Oğuzlar hakkında aşağıdaki neticeleri tesbit edebiliriz. Bir Türk kavmi olan Dokuz Oğuzlar muhtemel olarak T’ie-lo kavimler zümresinden neşet etmişlerdir. Dokuz Oğuzlar şarki Gök Türklerin şimalinde oturuyorlardı. Şarki Gök Türk devletinin Elteriş kağan tarafından ihyası sırasında Dokuz Oğuzlar kenid kağanlarının idaresi altında toplanmışlar ve Gök Türklerle harbe sürüklenmişlerdi. Elteriş kağan Dokuz Oğuzları mağlup ederek onları kendi devletine ilhak etmiştir. Bu suretle siyası bakımdan Gök Türk olmuşlar ve hakim kavimle beraber kuvvetli bir kavim olarak devlet işlerinde mühim bir rol oynamışlardır. Mamafih Gök Türk kağanının nüfuzuna tahammül etmek istemiyerek sık sık isyan etmişlerdir. Gök Türk devletinin sukutundan sonra Uygur devletine tabi olmuşlardır.
Şarki Türkistan’da muahhar Uygurların Arap tarihçileri tarafından Dokuz Oğuz adiyle gösterilmesi ayrı bir mesele tekil eder. Barthold’ün bu husustaki nazariyesi Dokuz Oğuzlarla Gök Türklerin ayniyeti fikrine istinadettiği cihetle doğru olmasa gerek.
Kaynak:
F. Laszlo, Almancadan çeviren: Hasan Eren, Dokuz Oğuzlar ve Gök Türkler, Belleten, Ocak 1950, cilt: 14, sayı: 53, s. 37-43