ÖZET
Asya ile Avrupa’yı coğrafi olarak ayırmasına rağmen siyasi olarak birbirine bağlayan ve Karadeniz havzası devletlerinin ana deniz giriş-çıkış kapısı olan Türk Boğazları’nın hukuki rejimi tarihten bu yana Türkiye’nin dikkatle oluşturmak zorunda olduğu en önemli dış politika sorunlarından birisini oluşturmaktadır. 1453’te İstanbul’un fethinden sonra, Boğazlar, Osmanlı Devleti’nin kesin olarak egemenliği altına girmiştir; yabancı gemilerin Boğazlardan geçişi, bütünüyle Osmanlı Devleti’nin denetimine bağlı hale gelmiştir. Türkiye, Lozan Barış Antlaşmasıyla beraber imzalanan Boğazlar Sözleşmesi’nin getirdiği kısıtlamalardan dolayı gittikçe artan bir kaygı içerisinde olduğu görülmüştür. Lozan Antlaşması imzalanırken, Boğazlarda hakimiyetin sınırlandırılmasını kabul etmiş olan Türkiye, süreç içerisinde bu yönde ki çabalarının sonuçsuz kaldığını ve silahlanma yarışının başladığını görmesi üzerine huzursuzluğu artmıştır. Türkiye, Boğazlar statüsünde ki değişiklik yapma isteğini hukuki yoldan başlatmıştır. Bu çerçevede, İsviçre’de Montreux’de toplanan konferans, 20 Temmuz 1936’da Türkiye’nin, Boğazlar da egemenlini tam olarak kurduğu bir Montreux Boğazlar Sözleşmesiyle sonuçlanmıştır.
Giriş
Asya ile Avrupa’yı coğrafi olarak ayırmasına rağmen siyasi olarak birbirine bağlayan ve Karadeniz havzası devletlerinin ana deniz giriş-çıkış kapısı olan Türk Boğazları’nın hukuki rejimi tarihten bu yana Türkiye’nin dikkatle oluşturmak zorunda olduğu en önemli dış politika sorunlarından birisini oluşturmaktadır. Tarih boyunca, Türk Boğazları diğer devletleri yakından ilgilendiren bir sorun olmuştur. [1] Boğazların Türk Egemenliğine girmesi kısaca bakacak olursak; 1453’te İstanbul’un fethinden sonra, Boğazlar, Osmanlı Devleti’nin kesin olarak egemenliği altına girmiştir; yabancı gemilerin Boğazlardan geçişi, bütünüyle Osmanlı Devleti’nin denetimine bağlı hale gelmiştir. Bu durum yaklaşık üç yüzyıl kadar devam etmiştir. Osmanlı Devleti’nin gerileyiş ve çöküşüne uygun olarak Boğazlar üzerindeki mutlak ve tam denetim yetkisinde kötüleşme ortaya çıkmıştır. Bu süreçte, Osmanlı Devleti, Boğazlar üzerindeki tam denetim yetkisini yitirmiş, yabancı ticaret gemilerinin serbest geçişini kabul etmek zorunda kalmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nın Osmanlı Devleti’nin mağlubiyetiyle sonuçlanması ile 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi ile, Boğazlar yabancı askeri birliklerce işgal edilmiş ve Boğazlar, bayrağı ne olursa olsun bütün gemilerin geçişine izin verilecek duruma getirilmiştir. 1920 Sevr Antlaşması ile bu durumun sürekli hale getirilmesi amaçlanmış hem savaş hem barış zamanında bütün gemilerin Boğazlardan serbest geçiş hakkı kabul edilmiştir. [2]
Türkiye, Lozan Barış Antlaşmasıyla beraber imzalanan Boğazlar Sözleşmesi’nin getirdiği kısıtlamalardan dolayı gittikçe artan bir kaygı içerisinde olduğu görülmüştür. Lozan Antlaşması imzalanırken, Boğazlarda hakimiyetin sınırlandırılmasını kabul etmiş olan Türkiye, süreç içerisinde bu yönde ki çabalarının sonuçsuz kaldığını ve silahlanma yarışının başladığını görmesi üzerine huzursuzluğu artmıştır. Türkiye, Boğazlar statüsünde ki değişiklik yapma isteğini hukuki yoldan başlatmıştır. Bu çerçevede, İsviçre’de Montreux’de toplanan konferans, 20 Temmuz 1936’da Türkiye’nin, Boğazlar da egemenlini tam olarak kurduğu bir Sözleşmeyle sonuçlanmıştır. Bu konferansın kapanışında, farklı rejimlere mensup heyet başkanlarının nezaket konuşmaları ve Türkiye’den ve onun izlediği politikadan övgüyle söz etmeleri Atatürk’ün izlediği politikanın başarısının bir göstergesidir. [3]
1. Lozan Antlaşması ve Türk Boğazlarının Statüsü
Lozan Konferansı’nda Türkiye ile Müttefikler arasında genel barış görüşmeleri devam ederken, Boğazların idaresini tespit eden bir Boğazlar Sözleşmesi hazırlanmıştır. Yapılmış olan bu Boğazlar Sözleşmesi İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Yugoslavya ve Türkiye tarafından imzalanmıştır. Boğazların bu Sözleşme ile tespit edilen durumu 1936 yılına kadar yürürlükte kalmıştır. 1923 Boğazlar Sözleşmesinin yabancı gemilerin Boğazdan geçmesi ile ilgili hükümleri genel olarak Misak-ı Milli esaslarına uygun olmuştur. [4]
Lozan’da Boğazlarla ilgili olarak taraflarca üç farklı görüş savunulmuştur:
Müttefiklerin Görüşü: Boğazların sadece ticaret gemilerine açık olması; bu açıklığın teminatı olarak boğazın iki tarafını askersizleştirilmesi istenmiş; milletlerarası bir yönetimin bu işi idare ve kontrol etmesi.
Rusya’nın Görüşü: Boğazların sadece ticaret gemlilerine açık olması ve bütün harp gemilerine kapalı tutulması ayrıca Türkiye’nin Boğazları sağlamlaştırması istenmiştir.
Türk Heyetinin Görüşü ise: Misak-ı Millînin dördüncü maddesine uygun olarak, İstanbul ve Marmara’nın emniyeti şartı ile Boğazlardan serbest geçişi istenmiştir. [5]
Lozan Boğazlar sözleşmesince geçilecek ticaret ve savaş gemilerinin geçiş durumu ise şu şekilde belirtilmiştir.
1.1.Ticaret Gemileri
Barış zamanında Ticaret gemileri, bayrak ve yükleri ne olursa olsun, gece ve gündüz Boğazlardan serbest geçiş ve ulaşım hakkına sahiptir. Ticaret gemilerinin geçişinden ise vergi adı altında da olsa hiçbir ücret alınamayacağı belirtilmiştir.
Türkiye’nin tarafsız olduğu savaşlarda Ticaret gemileri yine aynı şekilde geçiş hakkına sahip olmuşturlar. Ancak Türkiye’nin katıldığı savaşlarda ise; Tarafsız devletlere ait ticaret gemileri ile askeri nitelikli olmayan hava vasıtaları; düşmana yardım etmemek, özellikle düşman devletlere harp kaçağı mal ve düşman birliklerini veya düşman uyrukluğundaki kişileri taşımamak koşuluyla geçiş ve ulaşım özgürlüğünden faydalanabilmişlerdir. [6]
1.2.Savaş Gemileri
Lozan Boğazlar Sözleşmesi’ne göre savaş gemileri kapsamına yardımcı gemiler, askeri nakliye gemileri, uçak gemileri ve askeri uçaklar girmemiştir.
Barış Zamanında Savaş gemileri, bayrakları ne olursa olsun, hiçbir muamele, resim veya mükellefiyet olmaksızın, gündüz ve gece, boğazlardan geçebilme imkanına sahip olmuşturlar. Ancak, Karadeniz’e geçmek isteyen gemiler için tonaj sınırlaması getirilmiştir. Türkiye’nin tarafsız olduğu savaşlarda barış zamanında yapılmış olan düzenlemeler aynı şekilde devam etmiştir. Türkiye’nin katıldığı savaşlarda ise tarafsız savaş gemileri, hiçbir muamele, vergi veya mükellefiyet olmaksızın, barış zamanı için yapılmış olan sınırlamalar çerçevesinde boğazlardan geçiş hakkını kullanırlar. Ancak savaşta olduğu ülkelerin gemilerine ise hiçbir şekilde geçiş izni verilmemiştir. Yapılmış olan bu engellemeler tarafsız devletlerin gemilerini engellemeyecek şekilde olmalıdır. Türkiye tarafsız devletlerin savaş gemileri için kılavuz hizmetleri vermekle yükümlü kılınmıştır. [7]
Ayrıca 24 Temmuz 1923 de Lozan’da imza olunan Boğazlar Mukavelenamesinin 10 ve 16.’ncı maddeleri gereğince tesis edilmiş olan Uluslararası Boğazlar Komisyonu göreve başlaması kararlaştırılmıştır. Komisyon ayrıca, adı geçen antlaşmanın 3 numaralı ilavesi hükümlerine uygun olarak istatistikleri toplamak ve 11.’inci ve15.’inci maddelerince uygulama gerektiren yerlerde malumatı vermek görevi ile yükümlü olacaktır. [8]
Lozan Antlaşması’na bağlı olarak kurulması öngörülen bu sistemin işleyişi tehlikeye girdiğinde; bugünkü Birleşmiş Milletler ’in öncülü olan Milletler Cemiyeti aracılığıyla Boğazlara müdahale edilmesi kararlaştırılmıştır.[9]
2. 1936 Montreux Sözleşmesi
Lozan’da imzalanmış olan Boğazlar Sözleşmesi 13 yıl yürürlükte kalmıştır. İki dünya savaşı arası dönemde, Boğazlardan geçiş rejimine ilişkin olarak büyük bir problemle karşılaşılmamıştır. Ama, İkinci Dünya Savaşının hemen öncesinde meydana gelen olaylar, Türk Boğazlarında geçerli olan rejimin gözden geçirilmesini zorunlu kılmıştır. [10]
Japonya’nın Mançurya’ya saldırısı, İtalya’nın Habeşistan’ı işgali ve Almanya’nın Ren bölgesini asker yerleştirmesi ve silahlandırma girişimi, uluslararası siyasi ortamı belirsizliğe sürüklemiş ve Milletler Cemiyeti’nin kurmayı amaçladığı güvenlik sistemi kullanılamaz duruma gelmiştir. Türkiye, 1923 senesinde Lozan Boğazlar Sözleşmesi yapılırken mevcut olan siyasi koşulların köklü bir şekilde değiştiğini, dolayısıyla boğazlar konusunda yeni bir konferans toplanmasının kaçınılmaz hale geldiğini ortaya koyan bir dizi diplomatik girişim başlatmıştır. [11]
Lozan Boğazlar sözleşmesi Türkiye’nin gereksinimlerine uygun olarak yapılmamıştır. Sözleşme, Türk Boğazları ve yakın çevresinde Türkiye’nin egemenlikten doğan yetkilerini önemli ölçüde sınırlamaktadır. Türk hükümeti, boğazlar üzerinde tam olarak bir yetki istemiştir. [12] İtalya’nın Doğu Akdeniz ve Balkanlar üzerindeki emellerinden çekinen ve Boğazların savunmasız kalmasından kaygı duyan Türkiye Cumhuriyeti, Boğazların askerden arındırılması hükümlerini kaldırmak için teşebbüse geçti ve konuyu ilk 1933 Mayıs’ında Londra Silahsızlanma Konferansı’nda problemi ortaya çıkarmıştır. Avrupa’daki buhranların 1923 tarihli Boğazlar Sözleşmesi Boğazların güvenliği için verilmiş kolektif garantiyi işlemez hale getirdiğini belirterek kendi güvenliği, savunması ve egemenlik haklarının korunması bakımından bu statünün değiştirilip Boğazların askeri düzeyde korunmasını istemiştir. Antlaşmaların hiçe sayıldığı veya kuvvet zoruyla değiştirildiği bir sırada Türkiye’nin bu barışçı ve samimi davranışı olumlu karşılanmıştır. İtalya hariç Fransa ve diğer devletler Türkiye’nin isteğini kabul etti. 1923 tarihli Boğazlar Sözleşmesi’ni değiştirecek konferans İsviçre’nin Montrö (Montreux) şehrinde toplanmıştır. 20 Temmuz 1936 Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras başkanlığında bir heyetin temsil ettiği konferans Montrö Sözleşmesi adını alan yeni Boğazlar Sözleşmesi’yle sona ermiştir. 2 Mayıs 1938’de Türkiye, İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği, Japonya, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan ve Yugoslavya arasında imzalanan sözleşmeyi daha sonra İtalya’ da imzalamıştır. [13]
Lozan Boğazlar Sözleşmesi süresiz bir anlaşma iken, Montreux Sözleşmesi’nin süresi 20 yıldır. [14]
Montreux konferansı sonunda, 20 Temmuz 1936’da Montreux Boğazlar Sözleşmesi imzalanmış ve 9 Kasım 1936’da yürürlüğe girmiştir. Lozan Konferansı’nda imzalanan Boğazlar Sözleşmesinin yerini alan bu anlaşmada ticaret ve savaş gemilerinin boğazdan geçişi bir düzenlemeyle yenilenmiştir. Buna göre ticaret gemilerinin geçiş rejimi şu şekildedir:
1.1.Ticaret Gemileri
Ticaret gemileri antlaşmanın 2.ve 3. maddelerince barış zamanında, gündüz ve gece, bayrak ve yükleri ne olursa olsun hiçbir işlem yapılmaksızın Boğazlardan geçiş özgürlüğüne sahip olacaktı. Ayrıca, ticaret gemileri barış zamanında boğazların bir limanına uğramadan transit geçerken, Türk makamlarınca alınması gereken vergi ve harçlardan başka hiçbir vergi ya da ücret ödemeyeceklerdi.
Antlaşmanın 4. ve 5. Maddeleri ise savaş zamanında ticaret gemilerinin geçişi ile alakalı konuları içermektedir. Söz konusu maddelerde ise şu şekilde belirtilmiştir:
Savaş zamanında eğer Türkiye savaşan devlet değilse, ticaret gemilerin barış koşullarında geçerli olan yükümlülüklerine uyarak boğazdan geçiş haklarına sahip olacaktır. 5. Madde ise eğer Türkiye savaşan devletlerden biri ise, savaşa dahil olmayan ülkelerin ticaret gemileri düşmana yardım etmemek koşuluyla boğazdan geçiş özgürlüğüne sahip olacaktır. [15]
1.2.Savaş Gemileri
Boğazlardan geçecek savaş gemilerinin türlerinin, niteliklerinin ve tonajlarının hesaplanmasına ilişkin hükümler, Montreux Anlaşmasının II sayılı Ek’inde belirtilmiştir. Bu esaslar, adı geçen Ek’te de belirtildiği gibi, 25 Mart 1936 tarihli Londra Deniz Sözleşmesinden alınmıştır.
Bu hususta savaş gemilerinin barış zamanı boğazlardan geçişine dair hususlar şu şekilde belirtilmiştir:
Sözleşme, her sınıf savaş gemisine geçiş hakkı tanınmamış, bu haktan yararlanacak savaş gemilerinin geçişlerini bazı kayıt ve sınırlamalara tabi tutmuştur. Sözleşmenin 10’uncu maddesine göre barış zamanında, hafif su üstü gemileri, küçük savaş gemileri ve yardımcı gemiler ister Karadeniz’e kıyıdaş olan ister olmayan devletlere bağlı bulunsunlar, bayrakları ne olursa olsun, Boğazlara Sözleşmede öngörülen koşullar içinde girerlerse, hiçbir vergi ve harç ödemeksizin Boğazlardan geçiş özgürlüğünden yararlanacaklardır. [16]
Eğer Türkiye savaşan devletlerden biri değilse savaş gemileri barış zamanı içerisinde öngörülmüş olan çerçevesinde, boğazlardan geçiş hakkına sahip olacaklardır. Eğer Türkiye savaşan devletlerden biriyse, savaş gemilerinin geçişi konusunda Türk Hükümeti istediği şekilde davranabilecektir. Yani hükümet yabancı devletlere ait savaş gemilerinin boğazlardan geçip geçmeyeceklerine karar verme yetkisini elinde bulundurmuşlardır. [17]
Sözleşme, bir kıyı devleti olarak Türkiye’nin egemenlik haklarını saklı tutmakla birlikte geçiş serbestisi ilkesiyle uluslararası deniz ticaretinin gereklerine ve faydalarına uygun hükümler sevk eden, bu zıt menfaatleri bağdaştıran önemli bir belgedir. Geçiş serbestisinin denetimi Türkiye’ye verilmiş ancak Boğazların savaş gemileri tarafından kullanılmasında Karadeniz’e kıyıdaş devletler yararına tanınan ayrıcalıklar sayesinde başta Türkiye olmak üzere, bölge devletlerinin güvenliği sağlanmıştır. [18]
Ayrıca Montreux Boğazlar Sözleşmesinde, Lozan Boğazlar Sözleşmesinde kurulmuş olan Boğazlar Komisyonu’yla ilgili olarak, Montreux’nün 24. Maddesiyle Boğazlar rejimine ilişkin 24 Temmuz 1923 tarihli Sözleşme gereğince kurulmuş olan Uluslararası Komisyonun yetkileri Türk Hükümetine aktarılmıştır. [19]
3. SONUÇ
Asya Avrupa’yı coğrafi olarak ayırmasına siyasi olarak birbirine bağlayan ve Karadeniz havzası devletlerinin ana deniz giriş-çıkış kapısı Türk Boğazları’nın hukuki rejimi tarihten bu yana Türkiye’nin dikkatle oluşturmak zorunda olduğu önemli dış politika sorunlarından birisini oluşturmuştur. Boğazlar üzerinde Türk Egemenliği Fatih Sultan Mehmet’in 1453’te İstanbul’un fethinden sonra, Boğazlar, Osmanlı Devleti’nin kesin olarak egemenliğine girmesiyle başlamıştır. Yabancı gemilerin Boğazlardan geçişi, tamamıyla Osmanlı Devleti’nin denetimine bağlı hale getirilmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nın Osmanlı Devleti’nin mağlubiyetiyle sonuçlanması 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi ile, Boğazlar yabancı askeri birliklerce işgal edilmiş ve Boğazlar, bayrağı ne olursa olsun gemilerin geçişine izin verilecek duruma getirilmiştir. Lozan Konferansı’nda Türkiye Müttefikler genel barış görüşmeleri devam ederken, Boğazların idaresini tespit eden bir Boğazlar Sözleşmesi hazırlanmıştır. Yapılmış bu Boğazlar Sözleşmesi İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Yugoslavya ve Türkiye imzalanmıştır. Boğazların bu Sözleşme tespit edilen durumu 1936 yılına yürürlükte kalmıştır. 1923 tarihli Boğazlar Sözleşmesi’ni değiştirecek konferans İsviçre’nin Montrö (Montreux) şehrinde toplanmıştır. 20 Temmuz 1936 Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras başkanlığında bir heyetin temsil ettiği konferans Montrö Sözleşmesi adını alan yeni Boğazlar Sözleşmesi’yle sona ermiştir.
Kaynakça:
[1] – Sami Doğru, “Türk Boğazlarının Hukukî Statüsü: Sevr ve Lozan’dan Montrö’ye Geçiş”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.15, S.2, 2013, s.123.
[2] – Rona Aybay, “Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Bazı Güncel Sorunlar”, D.E.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Durmuş Tezcan’a Armağan, C.21, Özel S., 2019, s.2730-2731.
[3] – Mehmet Gönlübol, Ömer Kürkçüoğlu, “Atatürk Dönemi Türk Dış Politikasına Genel Bir Bakış”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.1, S.2, 1985, s.460-461.
[4] – Mehmet Gönlübol- Cem Sar, Atatürk ve Türkiye’nin Dış Politikası 1919-1938, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2013, s.138-139.
[5] – Beytullah Kazancı, “Lozan ve Montrö Adlaşmalarında Türk Boğazlarının Durumu”, (Danışman: M. Akif Tural), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2007, s.73.
[6] – Beytullah Kazancı, “Lozan ve Montrö Adlaşmalarında Türk Boğazlarının Durumu”, s.84.
[7] – Beytullah Kazancı, “Lozan ve Montrö Adlaşmalarında Türk Boğazlarının Durumu”, s.85.
[8] – Dışişleri Bakanlığı, “ Montreux ve Savaş Öncesi Yılları (1935 1939) Türkiye Dış Politikasında 50 Yıl”, Dışişleri Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1973, s.92.
[9] – Rona Aybay, “Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Bazı Güncel Sorunlar”, s.2732.
[10] – Kudret Özersay, “Montreux Boğazlar Sözleşmesi”, Baskın Oran (edt.), Türk Dış Politikası, Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, cilt 1, 22. Baskı, İletişim Yayınları, İstanbul, 2018, s.370.
[11] – Sami Doğru, ” Türk Boğazlarının Hukukî Statüsü: Sevr ve Lozan’dan Montrö’ye Geçiş”, s.153-154.
[12] – Beytullah Kazancı, “Lozan ve Montrö Adlaşmalarında Türk Boğazlarının Durumu”, s.89.
[13] – https://islamansiklopedisi.org.tr/montro-bogazlar-sozlesmesi, (Tarih 14.05.2020, Saat: 22.00).
[14] – Mehmet Gönlübol- Cem Sar, Atatürk ve Türkiye’nin Dış Politikası 1919-1938, s.146.
[15] – Kudret Özersay, “Montreux Boğazlar Sözleşmesi”, s.375-376.
[16] – Kudret Özersay, “Montreux Boğazlar Sözleşmesi”, s. 376.378.
[17] – Beytullah Kazancı, “Lozan ve Montrö Adlaşmalarında Türk Boğazlarının Durumu”, s.108-111
[18] – İsmail Demir, “Montrö Boğazlar Sözleşmesinin Feshi”, TBB Dergisi , S.136, 2018 , s.330-331.
[19] – Kudret Özersay, “Montreux Boğazlar Sözleşmesi”, s.381.
AYBAY, Rona, “Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Bazı Güncel Sorunlar”, D.E.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Durmuş Tezcan’a Armağan, C.21, Özel S., 2019, s. 2730-2732.
DEMİR, İsmail, “Montrö Boğazlar Sözleşmesinin Feshi”, TBB Dergisi, S.136, 2018, s.330-331.
Dışişleri Bakanlığı, Montreux ve Savaş Öncesi Yılları (1935 1939) Türkiye Dış Politikasında 50 Yıl, Dışişleri Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1973.
DOĞRU, Sami, “Türk Boğazlarının Hukukî Statüsü: Sevr ve Lozan’dan Montrö’ye Geçiş”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.15, S.2, 2013, s.123-154.
GÖNLÜBOL, Mehmet, KÜRKÇÜOĞLU, Ömer, “Atatürk Dönemi Türk Dış Politikasına Genel Bir Bakış”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.1, S.2,
1985, s.460-461.
GÖNLÜBOL, Mehmet., SAR, Cem., Atatürk ve Türkiye’nin Dış Politikası 1919-1938, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2013.
KAZANCI, Beytullah, “Lozan ve Montrö Adlaşmalarında Türk Boğazlarının Durumu”, (Danışman: M. Akif Tural), GÜSBE, Yüksek Lisans Tezi, Ankara,
2007, s.73-111.
ÖZERSAY, Kudret, “Montreux Boğazlar Sözleşmesi”, Baskın Oran (edt.), Türk Dış Politikası, Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, cilt 1, 22. Baskı, İletişim Yayınları, İstanbul, 2018.
İnternet Kaynakları
https://islamansiklopedisi.org.tr/montro-bogazlar-sozlesmesi,(Tarih 14.05.2020).
Kaynak:
Özgür Şahin, T.C. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü (İ.Ö.), Türk Dış Politikası, Montreux Boğazlar Sözleşmesi, Özgür Şahin, 161956020, Erzincan 2020