Gözümüzle gördüğümüz şeyleri bile, tekrar tekrar irdelemek, üzerinde düşünmek ve araştırma yapmak neden önemlidir? Beni okuduğum kaynakları bile yeniden araştırmaya yönelten duygu nedir?
Bir süreye kadar bu imzanın Atatürk’e ait olduğunu düşünüyordum.
Hatta 1906 yılına ait bir mektup olması itibariyle Atatürk’ün “Kamâl” ismini 1934 yılından çok daha önce kullandığı ve bu konudaki tartışmalara da farklı bir boyut getirebileceğini düşünüyordum. O sıralarda Atatürk 25 yaşlarında olmalıydı ve imzasını “Mustafa Kamal” olarak kullanması dikkate değer bir husustu.
Mektupta el yazısından dolayı bazı okuyamadığım yerler var. Ama okuyabildiğim kadarıyla, Panislamizm konulu bir mektup.
Mektup tarihi 25 Aralık 1906. Kağıdın üzerinde Paris’i işaretleyen bir adres var: Hotel Des Iles Britanniques, 22, Rue de la paix, Paris. Bu otel, Fransanın biraz güneyinde kalan La Bourboule bölgesinde bulunuyor. Ama bu tarihte Atatürk’ün Pariste bulunmadığını biliyoruz. Kendisi Nisan ayında Yafa’dan Mısır-Yunanistan yoluyla Selânik’e geliyor ve burada da bir kısım arkadaşlarıyla gizli olarak Vatan ve Hürriyet Cemiyetinin bir şubesini açıyor. Mektubun yazılış tarihi olan 25 Aralık tarihinde ise Atatürk’ün, Suriye bölgesindeki üstün hizmetleri nedeniyle Beşinci Rütbe’den Mecidî Nişanı aldığını biliyoruz. 1907 yılı ortalarına kadar ise hala burada. 20 Haziran 1907 tarihinde Şam’da bir orduya Kurmay Başkanlığı görevine getirilmiş. [1]
Diyelim ki buraya kadar bir şekilde bildiklerimizi yanlış biliyoruz. Mektubun “Mustafa Kamal” tarafından imzalanmış olduğunu düşünüyoruz. Yani irdelemeye devam ediyoruz.
İmza Atatürk’ün el yazısına benzer bir şekilde imzalanmış. Bir yakınlık olduğu belli. Tüm mektup baştan sona cılız bir kalem ucu ile yazılmış. Tam imza kısmına geldiğinde ise kalem inceliği birden kalınlaşıp belirginleşiyor. “Mustafa Kamal” imzası sanıyorsam divit kalem kullanıldığı için tam bu noktada kaleme bir mürekkep takviyesi olmuş.
Mektubun sonuna doğru üç farklı isim daha var: M. Farid, D. O. Ghalel ve D. Behdjet Wahby. Bu iki ismi araştırdığımda, bu ikilinin Tunusta Pan-İslamist hareketlerde bulunduğunu saptadım. Zaten mektubun ilk cümlesi de:
“Nous venons de lire votre lettre au ?? sur le panislamisme.”
Yani Panislamizm üzerine yazmış olduğunu mektubunuz henüz elimize ulaştı diyor. D. Behdjet Wahby 1907’de yayımlanmış “Pan-İslamizm” isimli bir de kitabı mevcut. Diyoruz ki, Atatürk’ün bu heriflerle ne işi var?
Sonradan tekrar tekrar okumaya çalıştığımda ise imzanın “Mustafa Kamal” olarak değil, “Moustafa Kamel” olarak imzalanmış olduğuna emin oldum.
Mustafa Kamil Paşa, Mısır Ulusal Partisini kuran, Pan-İslamist birisi. Bu kişiler, Birinci dünya savaşı sıralarında Osmanlı ordusuna yer yer yardım etmişler ve İngiliz işgaline karşı mücadele vermişlerdir.İngilizlerin desteğiyle Osmanlı’dan koparılacak topraklar üzerinde bir Arap hilafeti kurulması yönündeki söylentilere şiddetle karşı çıkmış; bunun Osmanlının sonunu getireceğine ve Arap halklarını ise Batı boyunduruğu altına sokacağını düşünüyordu. [2]
İşin kısası, mektup Atatürk’ün değil. Mustafa Kamil Paşa, Muhammed Ferid, Behçet Wahby ve hakkında pek bir bilgi bulamadığım D. O. Ghalel isimli 4 kişiye ait ve Abdeljelil Zaouche isimli bir başka Tunuslu politikacı, yazara gönderilmek üzere yazılmış.
İşte, tüm bildiklerimizi hatta gözümüzün bile emin olduğu şeyleri, tekrar tekrar emin oluncaya kadar sorgulamak ve irdelemek gerektirdiğinin güzel bir örneği karşımızda duruyor.
Aussi, j’aimerai remercier Léa qui m’a aidé à traduire cette lettre du français.