Türkiye ve Azerbaycan Türklerinin, Yunanlıların, Bulgarların ve Rumenlerin belgelenen halk efsanelerinde ve 16. yüzyıldan buyana bazı Osmanlı yazılı kaynaklarında “Kızıl Elma” adı altında, Türk fetihlerinin son noktası olan bir hayali veya gerçek şehre (veya ülkeye) işaret edilmektedir. Bu efsanelerin bazılarında Kızıl-Elma olarak büyük Hristiyan şehirleri kastediliyordu: Konstantinopol, Viyana, Budapeşte, Roma gibi, diğer bazıları ise, demir kapının ardında Akhunlar’ın Dağıstan kentine işaret ediyordu. Efsanenin bazı yorumları, Kızıl-Elma’yı ilgili kentteki büyük bir yapının kubbesine benzeterek açıklamaya çalıştılar: örneğin, St. Peter Kilisesi’nin kubbesi; gerçekten de Rim-Papa (“Roma’nın Papası”) tanımlamasıyla Kızıl-Elma ilişkilendirilir. Dağıstan yorumuna bağlı olarak diğer bir anlama vurgu yapılmaya çalışıldı: nedeni ise, bu ülkedeki tahta çıkma ritüelinde bir altın kürenin sallanmasıydı. Yeniçeriler çevresinde oluşturulan efsaneler dünyasında Kızıl-Elma motifi, Osmanlı fetihlerini muhtemelen Bizans kökenli bir Hristiyan inanışıyla birleştirmektedir ki, bu zamanla Türk-Osmanlı aktarımına geçmiştir; bir Müslüman komutan tarafından yenilgiye uğratılan ve yaralanan Hristiyan kral, derin bir uykuya dalar ve yılda bir kez uyanarak, düşmanlarından öcünü ve topraklarmı geri almak için daimi olarak, uyanmanın zamanının gelip gelmediğini çevresine sorup durur. Buna benzer biçimiyle efsane Anadolu halk aktarımlarında altı yorumuyla bilinir; efsanenin Mısır’ın Arap aktarımlarında sözlü bir yorumu da vardır.
Kaynak:
Pertev N. Boratav, Türk Mitolojisi, BilgeSu Yayıncılık, 1.Baskı, 2012, S 88-89