Millete Beyanname;
“Mukaddes topraklarımızı çiğneyerek Ankara’ya girmek ve istiklal-i memleketin fedakâr muhafızı olan ordumuzu imha etmek isteyen Yunan ordusu yirmi bir gün devam eden pek kanlı muharebelerden sonra Hakk’ın yardımıyla mağlup edilmiştir. Ordumuzun mukabil taarruzu üzerine yüz geri etmek suretiyle kahraman Türk askerinden kurtulmak isteyen düşman ordusuna geri çekilme esnasında aman verilmemiş ve mühim kuvvetlere Sakarya şarkında imha olunmuştur. Sakarya’dan geçerek şaşkın ve gayr-i muntazam garba teveccüh eden kısımlarınında arkasını bırakmayarak masum Türk milletine hayat ve istiklaline canavarca tecavüz edenlere layık bu cezayı vermek için ordumuz sönmez bir azim ve gayretle vazifesini ifaya devam ediyor. İstanbul’da o zaman kendisine Türk hükümeti namını veren ve fakat ecnebilere hoş görünmek gayretiyle Türk milletinin en mukaddes menafini ayaklar altına alan vatan muhabbetinden mahrum birtakım ricalin caniyane müsamahasından bil istifada İzmir’e çıkan düşman ondan evvel dahi İnönü’nde ve Dumlupınar’da mükerreren Türk azim ve imanı karşısında makhur ve mağlup edilmiş idi. Ancak bu derslerden ibret almayan ve hiçbir hakka istinat etmeyerek mübarek vatanımıza tecavüz etmekte ısrar eden Yunanlılar bu defa Kral Kostantin’in hırsı saltanatını tatmin için memleketlerinin bütün kaynaklarını açtılar. Ve para, asker, malzeme hususunda hiçbir fedakârlıktan çekinmeyerek aylarca hazırlandılar. Ayrıca şarkta siyasi menfaatlerini muhafaza etmek için masum kanların dökülmesini arzu eden bazı ecnebi dostlarının gizli ve açık yardımlarına, teşviklerine istinat ettiler. Bu suretle vücuda getirdikleri muntazam ve mücehhez büyük bir ordu ile pervasızca Anadolu içerlerine saldırdılar; düşünmediler ki Türklerin vatan sevgisiyle dolu olan göğüsleri kendilerinin mağrur ihtiraslarına karşı daima demirden bir direk gibi yükselecektir. Filvaki milletimiz düşmanın hazırlıklarına mukabele için hiçbir fedakârlıktan çekinmedi ordumuzu takviye için para, insan, hayvan, araba velhasıl her ne lazımsa büyük bir arzuyla bol bol verdi. Avrupa’nın en mükemmel vasıtalarıyla donatılmış olan Kostantin ordusundan ordumuzun teçhizat itibariyle de geri kalmaması ve hatta ona tefevvuk edebilmesi gibi inanılmaz mucizeyi Anadolu halkının fedakârlığına medyundur. Milli maksat uğrunda milletin hususi menfaatlerini hazır etmek emrinde gösterdikleri harikalar nesillerimizin ve insanlarımızın sonsuza dek övünme vesilesi olacaktır. Bu umumi gayretler sayesindedir ki ordumuz ölüme atılmak için bir dakika tereddüt etmeyecek surette yüksek bir kuvve-i maneviye ile düşman üzerine atıldı. Canımızı ve namusumu almak üzere Haymana Ovası’na kadar gelen düşman efradı esir düştükleri zaman âlicenap askerlerimizden ilk istirham olarak bir parça ekmek istemeleri manzarası mağrur düşmanlarımızın akıbetini gösteren manidar bir levhadır.
Bu derece azim bir hiss-i fedakârlıkla topraklarını müdafaa eden milletimiz ne kadar iftihar etse haklıdır. İstiklal mücadelemizde inayet-i samadaniyeti Türk milletinden esirgemeyen Cenab-ı Hakk’a hamd ve sena etmeyi asla unutmayalım.
Bizler esasen meşru olan davamızda inayet-i ilahiyeden hiçbir zaman ümidimizi kesmedik. Hiç kimsenin hakkına tecavüz etmek istemediğimiz gibi diğerleri tarafından hakk-ı hayat ve istiklalimize riayet olunmasından başka bir davamız yoktur. Hudud-u millimiz dâhilinde müdahale-i ecnebiyeden azade olarak her medeni millet gibi hür yaşamaktan başka bir gayesi olmayan Türk milletinin meşru hakları nihayet âlem-i insaniyet ve medeniyet tarafından teslim olunacaktır. Ancak silahlarımızı maksadımızı elde ettikten sonra bırakacağımızdan pek garib olan bu mesut ana kadar eskisi gibi bütün millet fertlerinin azamî gayret ve fedakârlık göstermesini intizar eylerim. Cenab-ı Hakk tevfikat-ı samadaniyesini idâme buyursun, amin.”