Yazar: Serdar Şen
Halk arasındaki genel bir kanıya göre Türk Futbol Tarihi’nin kökeni Tepük isimli eski bir Türk oyununa dayandırılmaktadır. Ancak bu oyunla ilgili bizlere ilk bilgiyi veren Kaşgarlı Mahmut’un Divanı Lügatit Türk adlı eserini incelediğimizde, Tepük oyununun oynanış ve oyun aracının yapılış şekli itibariyle tam manada bugünkü ‘futbol’ oyununu karşılamamakta olduğunu ve haliyle Türk Futbol Tarihinin kökeni olarak da değerlendirilmesinin hata olacağı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla gerçek manada Türklerin futbol ile tanışmaları Osmanlı’nın son dönemlerine denk gelmektedir.
Bu bağlamda önce Selanik ve ardından da gayrimüslim bir İngiliz ailenin şahsı teşebbüsleri ile İzmir’de başlayan futbol oyunu zamanla kitlesel bir hale dönüşerek diğer Osmanlı şehirlerinde de oynanır olmuştur. Futbola olan ilgi arttıkça resmi ve gayri resmi olarak takımlar oluşturulmuş önce İzmir’de ardından da söz konusu gayrimüslim ailenin başkent İstanbul’a gelmesiyle İstanbul da futbol ile tanışmış ve ligler oluşturulmaya başlanarak müsabakalar yapılır olmuştur.
Sadece şahıslar değil kurumlar ve çalışanlarının da küçük gruplar oluşturarak oynadığı bir oyun olan futbola bu bağlamda İmalat-ı Harbiye çalışanları da kayıtsız kalmamıştır.
Osmanlı’nın son dönemlerinde ordunun silah, mühimmat ve teçhizat eksiklerinin giderilmesi ve geliştirilmesine yönelik dönemin başkenti İstanbul’da kurulmuş olan söz konusu İmalat-ı Harbiye, bugünkü manasıyla Savunma Sanayii’nin de temellerini oluşturan bir kurum olmuştur.
Osmanlı’nın zaman içerisinde değişim ve gelişim gösteren sanayi politikalarına paralel olarak burada çalışanların sayısının artması ve nitelikli işçi gücünün oluşturulması maksadıyla Sanayii Mektebi oluşturulmuştur. Sanayii Mektebi eğitimi sonrasında İmalat-ı Harbiye saflarında iş hayatına atılan öğrenciler, iş hayatlarından arda kalan zaman diliminde de dönemin popüler sporu olan futbola yönelmişlerdir.
Bu vesile ile küçük gruplar oluşturarak gayri resmi kulüpler kurmuşlar ve aralarında maçlar organize etmişlerdir. Bu takımlardan bazıları ise, Rehber-i Sanayigücü, Numune-i Sübyan, Tapa Gençlikspor, Besaletspor, Gayret Gençliktir.
Bu isimlerden oluşan ‘İmalat-ı Harbiye’ mensupları İstanbul liginin başlamasıyla birlikte tek çatı altında bir araya gelerek ‘bu ligde yer alma’ fikri gençler arasında yayılmış ve isimlerini daha iyi duyurabilmek için bu lige dahil olmak istemişlerdir.
Bu bağlamda ‘İmalat-ı Harbiye’ mektebinin öğrencileri arasında bir ‘birlik’ toplantısı düzenlenir. Kendi aralarında amatör grupları birleştirmeyi amaçlayan toplantılardan bir sonuç alınamayınca İmalat-ı Harbiye Mektebi’nin son sınıf öğrencilerinden iki kişinin adı öne çıkmıştır. Bunlardan bir tanesi Agah ORHAN tarafından resmi olarak kurulan Sarı-Yeşil renkleri olan ‘Altınörs İdman Yurdu’ takımı iken diğeri ise Şükrü ABBAS tarafından resmi olarak kurulan Kırmızı-Yeşil renkleri olan ‘Turan Sanatkarangücü’ takımı kurarak bu birliği sağlama yolunda ilk adımı atmış olurlar. Bu şekilde iki takımın resmi olarak kuruluşu 31 Ağustos 1910 tarihinde İstanbul ilinde gerçekleşir ve kulüp binaları ise Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti merkezinde bir oda olarak belirlenmiştir.
Esas manada Ankaragücü’nün tarihi bu vesile ile 1910 senesi olsa da bu seneden önce 1904 yılında kurulan diğer gayri resmi takımlarda bu sürecin birer parçası oldukları için kulübün temeli de 1904 senesinde atılmıştır, denilebilir.
Agah ORHAN ve Şükrü ABBAS kulübün kuruluşunda aktif olarak görev üstlenmiş olmalarına rağmen yönetimlerde yer almayıp, futbolcu olmayı tercih etmişlerdir. Kulübün kuruluşunun işçi ve işçi okulu öğrencilerinden oluşması da aslında kulübün halkın içinden gelen bir kitleyi yansıtması bakımından da önemlidir.
İmalat-ı Harbiye çatısı altında yaşamlarını sürdüren bu insanların kendi aralarındaki mücadeleler kıran kırana geçmesine rağmen bu İki kulübün İstanbul Cuma Ligine katılmak için yapmış oldukları başvuru, aynı kuruluşun takımı olmaları gerekçe gösterilerek Lig heyeti tarafından reddedilmiştir. Bu sebepten ötürü bu iki kulüp, İstanbul Cuma Ligine katılabilmek için Sanayii Mektebi Spor Kulübü çatısı altında yeni bir isimlendirme ile birleşerek tek takım olarak 1912-1913 İstanbul Cuma Ligine katılırlar.
İlk resmi mücadelesini Fenerbahçe takımına karşı veren Sanayii Mektebi Spor Kulübü, müsabakada 3-1’ilelik galibiyet ile ayrılmış ve aynı sezonu şampiyonlukla tamamlamıştır.
Dönemin siyasal ve askeri şartları altında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması hükümleri geri ordunun, sınır güvenliği ve asayiş görevleri haricinde terhis edilmesi ve askeri fabrikaların kapatılması ile İstanbul’un işgali ile birlikte Zeytinburnu’ndaki İmalat-ı Harbiye de dağıtılmıştır. İşgal kuvvetlerinin silah fabrikalarının kapatılmasına ilişkin baskılarıyla birlikte, futbolcuların ve yöneticilerin tamamı Anadolu’da yürütülen Kurtuluş Savaşı’na katılmışlardır. Bu bağlamda da gönüllü olarak katıldıkları bu vatan mücadelesi safhasında da birçok şehit vermişlerdir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Anadolu’ya geçerek Millî Mücadele’yi başlatma düşünce ve planından haberdar olan Selahattin Adil Paşa, İstanbul’da kalan İmalat-ı Harbiye Usta Mektebi talebe, atölye ve top dökümhanesi bölüm müdürleri, muallimleri, ustabaşı, usta ve işçilerinden oluşan bir mukavemet teşkilatı kurmuştur. Bu gizli örgütün adı “İmalat-ı Harbiye Direniş Örgütü”dür ve bu “İmalat-ı Harbiye Direniş Örgütünün önemli bir bölümünü de Altınörs İdman Yurdu ve Turan Sanatkarangücü futbolcularının oluşturulması, Ankaragücü tarihinin Kurtuluş Savaşı dönemi ile ilgili olarak ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunun da bir göstergesidir.
“1920 artık kulüp merkezi Ankara’dadır.”
Kurtuluş savaşı esnasında futbolcuların vermiş oldukları bu kadar yüce mücadelelerin ardından söz konusu iki kulüp resmi olarak Anadolu Sanatkarangücü adıyla birleşerek futbol mücadelesine devam etmiştir.
Kulübün renkleri Altınörs İdman Yurdu’nun renkleri olan yeşil – sarı olarak belirlenmiş; amblemi ise Altın sarısı bir örs ve çekiç tutan bir el şeklinde olmuştur.
26 Ekim 1922 tarihinde Anadolu Sanatkarangücü İlk maçını bugünkü Cebeci Stadının olduğu çayırlık alanda Konya’nın bir takımı olan Talimgahgücü ile yapmış ve müsabakadan 2-1’lik galibiyetle ayrılmıştır. Böylelikle bu maç resmi olarak Ankaragücü’nün Ankara’da oynamış olduğu ilk maç ve aldığı ilk galibiyet olmuştur. İlk deplasman mücadelesini de yine aynı takıma karşı bugünkü Konya Şehir Stadyumunun bulunduğu Çayırlı alanda oynamış ve bu müsabakadan da 4-1’lik galibiyetle ayrılaeak, ilk deplasman galibiyetini de böylelikle almıştır.
31 Ağustos 1923 tarihinde aynı kurum bünyesinde faaliyette bulunan Anadolu Sanatkarangücü ile Turan Sanatkarangücü takımlarının başkanı olan tamirhane müdürü Topçu Albay Mehmet NURİ ALTINOK tarafından iki takım birleştirilerek tek çatı altında toplanmış ve Ankara Ligi’ne Sanatkarangücü adı altında katılmışlardır. Başkan Mehmet NURİ’nin teklifi üzerine ise Kırmızı – Beyaz renklerde anlaşma sağlanmış, amblem olarak da ucunda yıldız bulunan bir pergel ile çatılmış iki tüfek şekli uygun görülmüştür.
1924-1925 sezonuna kadar her şey olağan ilerlerken Muhafızgücü – Sanatkarangücü maçında yaşanan olaylar neticesinde Sanatkarangücü ligden ihraç edilip TİCİ (Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı) tarafından da ligden kaydı silinmiştir. Alınan bu ihraç kararı üzerine durumu gözden geçiren Başkan Ali TUNALI ve yönetim kurulu İmalat-ı Harbiye Genel Müdürü Osman Zati Paşa’nın görüşünü alarak yapılan toplantıda İmalat-ı Harbiye Spor kulübü adı ile tescilini yaptırarak tekrar liglere katılmak için girişimde bulunurlar.
TİCİ (Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı)’nin kulübe vermiş olduğu ihraç kararını boykot etme kararı alınması sonrası yapılan toplantıda İbrahim SOMÇELİK yeni kurulacak takımın rengi ne olmalı? Şeklindeki konuşması sonrası toplantıda oybirliği ile renklerin SARI – LACİVERT olması kararlaştırılmıştır.
Devrin İmalat-ı Harbiye yöneticileri TİCİ’nin kulübe karşı takındığı tavrı sonucu bir onur meselesi yaparak yeni adı ve yeni renkleri ile büyük bir kampanya seferberliğine girerler. Lacivert ceket ve sarı sırmalı elbiselerden oluşan Bando takımı akşamları saat 17:00 – 18:00 arası Ulus ve Kızılay bölgesinde genelde misket ve hüdayda gibi Ankara havalarını çalarak halka konser veriyor, sporcularda sarı – lacivert arabalar ile onları izliyorlardı.
Kulübün kimliğine ilişkin farklılaşma kısmen Ankara’ya geldikten sonra başlasa da özellikle 1930’lu yıllardan sonra kulüp yönetimi neredeyse tamamen bürokratlara kalmıştır. Fakat o yıllarda dahi kulübün işçi sınıfından gelmesi sebebiyle ‘gariban takımı’ olarak anıldığı belirtilmektedir. Daha sonraki dönemlerde hem kulüp yönetimi, hem sporcuların yapısı itibariyle hem de Türkiye’de bu alandaki profesyonelleşmenin de etkileriyle kulüp ciddi değişimlere uğramıştır.
Bu süre zarfına kadar çeşitli isimlerle anılan kulüp, bu zamandan sonra çeşitli sebeplerle daha sık isim değiştirmek zorunda kalmış ancak ruhen ilk günkü azim ve kararlılıkla yollarına devam etmişlerdir Bu sürece kısaca değinmek gerekirse;
31 Ağustos 1933 tarihinde İmalat-ı Harbiye ismi Ankaragücü Gençlik ve Spor Kulübü adını alır. Ancak 1938 yılında yürürlüğe giren 3512 sayılı “Cemiyetler Mıntakavi (şehir) ismi kullanamazlar” hükmü gereği kulübün adı tekrar değiştirilmiş ve yasaya uyulmak maksadıyla kulübün adı bu defa Askeri Fabrikalar kelimesinin kısaltılmış hali olan “AS-FA GÜCÜ” adını almıştır.
3 yıllık bir aradan sonra 1942 yılında Spor teşkilatının yayınladığı bir genelgede yer alan kulüpler mıntakavi (şehir) isimleri alabilirler maddesi gereği b genelgeye dayalı olarak 31.08.1942 günü yapılan kongrede kulübün renkleri aynı kalmakla birlikte “AS-FA ANKARAGÜCÜ GENÇLİK ve SPOR KULÜBÜ” adını almıştır.
İsim safhasının yanı sıra bir de Genel Kurmay Başkanlığı’nın askeri güçlerin sivil kulüpler ile maç yapmasını yasaklaması ile kulüp lig maçlarından çekilmek zorunda kalmıştır.
Bu karar üzerine kulüp genel başkanı Tümgeneral Fikret KARABUDAK kongreyi toplantıya davet etti ve 02 Temmuz 1948 günü yapılan kongrede “Cemiyetler Yasasına göre kulübün sivil kulüpler arasında faaliyet gösterebilecek yeni bir tüzük hazırlanması” kararı alındı. Komisyon çalışmalarını çok kısa bir sürede tamamlayarak kulüpler arasında maç yapabilecek yeni bir tüzük taslağı hazırladı. Bu bağlamda 31 Temmuz 1948 günü söz konusu taslak, yapılan kongrede kabul edilerek “ANKARAGÜCÜ GENÇLİK SPOR KULÜBÜ” adı ile kulübün liglere tekrar katılması sağlanmış oldu.
Söz konusu İmalat-ı Harbiye nin yeniden yapılanma sürecinde 1950 yılında Ankara’da Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE) isminde faaliyetlerine devam etmiş olup, tarihsel olarak kurum bünyesinden hiç ayrılmayan Ankaragücü Gençlik ve Spor Kulubünün isminin başına MKE kısaltması eklenerek kulubün ismi 1969 yılı itibari ile MKE ANKARAGÜCÜ GENÇLİK VE SPOR KULUBÜ olarak belirlenerek günümüze kadar faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.
Kronoloji
1910 = Altınörs İdmanyurdu, Turan Sanatkarangücü,
1912 = Sanayii Mektebi
1920 = Anadolu Sanatkarangücü
1922 = Turan Sanatkarangücü
1923 = Anadolu Turan Sanatkarangücü
1926 = İmalat-ı Harbiye
1933 = Ankaragücü Gençlik ve Spor Kulübü
1939 = AS-FA Gücü
1942 = AS-FA Ankaragücü Gençlik ve Spor Kulübü
1948 = Ankaragücü Gençlik ve Spor Kulübü
1969 = MKE Ankaragücü Gençlik ve Spor Kulübü