Türkçe Tarih

Saka adıyla kimleri adlandırıyorlardı?

Tillia Tepe'de (Kuzey Afganistan) bulunan bir İskit buluntusu. İki yılan ya da ejder arasında bir insan figürü tasvir edilmiştir No machine-readable author provided. World Imaging assumed (based on copyright claims). - No machine-readable source provided. Own work assumed (based on copyright claims)., CC BY-SA 3.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=1467142

İskit kabileleri kendilerini nasıl adlandırıyorlardı? Ahameniş Kralı I. Darius’un (hâkimiyet yılları: M. Ö. 522 – 486) meşhur Behistun Yazıtı’nda Seyhun’un ötesinde yaşayan kabileler “Saka” olarak geçmektedir. Herodot ise kendi Tarihi’nde (M. Ö. 430 – 422) İranlıların bütün İskitleri “Saka” olarak adlandırıklarını yazmaktadır. Gerçekten de Kral Darius, Nakş-i Rüstem’deki yazıtında yalnızca Orta Asya göçebelerini değil, Karadeniz Boyu’ndaki göçebeleri de (Yunanlılar, bunlara “İskit” diyorlardı) “deniz ötesindeki Sakalar” olarak adlandırmıştı. Kendilerini “Fars” ve “Ari” olarak adlandıran Ahameniş İmparatorluğu’nun (M. Ö. 550–330) kurucuları, komşu ve akraba- larını iyi biliyorlardı. Ahamenişlerin bu kadar geniş bir şekilde kullandıkları bu isim (Saka), uydurulmamıştı. Ön Asya’daki yazılı kaynaklarda “Saka” etnonimi, Darius’un isimlerinden çok daha önce geçmektedir.

Asur Krallığı’nın başkenti Ninova’da yapılan kazılarda İştar Tanrıçası’nın tapınağında Kral Asurbanipal’e ait yazıtın bulunmasından sonra “Saka” adı yayılmaya başladı. Farsların kendileri ise Behistun Yazıtı’nın Akad versiyonunda tanıdıkları Sakaları, “Kimmerler” olarak adlandırmaktadırlar. Farslar, imparatorluğun ahalisi hâline getirmek istedikleri Karadeniz Yanı bölgesindeki İskitler ile Aral Yanı ve Yedisu bölgelerindeki bütün göçebeler de aynı gruba aittiler.

Kaynak:

Rafail Hakimov, Atlas Tartarica, Tatarlar ve Avrasya Halklarının Tarihi, Tataristan Cumhuriyeti: Dünü ve Bugünü, Çevirmen: İlyas Kemaloğlu, Tataristan Cumhuriyeti Ş. Mercanî Tarih Enstitüsü, Tataristan Cumhuriyeti Eğitim ve Bilim Bakanlığı, Kazan – Moskova – St. Petersburg – İstanbul, 2017, s. 64

Exit mobile version