İdil Ötesi’ndeki bozkırlarda yaşayan Saka kabileleri, aynen Kuzey Karadeniz Yanı’ndaki İskitler gibi, aralarındaki (Saka kabileleri arasındaki) jeneolojik ve kültürel birliğin (ortak isim ve dildeki yakınlık) farkındaydılar. Dolayısıyla bu husus, büyük ve küçük kabileler birliğinin mevcudiyetine de işaret etmektedir. Bu tür birliklerin bazılarının isimleri, komşularının yazılı kaynaklarında geçmektedir.
Tarih bilimi için Saka epopelerinin (destanlarının) başlangıcını Kimmer ve İskitlerin M. Ö. VIII–vII. yüzyıllardaki Ön Asya ve Karadeniz Yanı bölgelerine yaptıkları askerî seferler oluşturdu. Bunun da deva mında Ahameniş kralları Kiros ve Darius, Seyhun ve Ceyhun ötesindeki Sakalara ve “deniz ötesi”, yani Karadeniz Yanı bölgesindeki Sakalara (Herodot’un İskitlerine) karşı seferler düzenlediler. Bu olaylar dolayısıyla Saka kabilelerinin vatanına, vatanlarındaki hayatlarına, âdet ve geleneklerine, kuzey ve doğu komşularına dair ilk, ancak tam olmayan bilgiler ortaya çıktı.
M. Ö. 558’de İran platosunun güneybatısındaki İranî kabilelerin başkanı, Ahameniş soyundan gelen Kiros’un torunu II. Kiros oldu. Onun küçük devletinin sınırlarında dönemin dört büyük devleti vardı. Bunlar İran platosundaki Med İmparatorluğu, Küçük Asya’daki Lidya, Dicle ile Fırat nehirleri arasındaki Babil Devleti ve Mısır’dır. M. Ö. 553’te Kiros, süzereni olan Med Kralı Astiag’a karşı isyan etti, üç yıl sonra ise onun sarayına yerleşti. M. Ö. 547’de Krez’in Lidya Krallığı, M. Ö. 539’da ise Babil Devleti bozguna uğratıldı.
Ancak daha Babil’i ele geçirme den önce, M. Ö. 545–539 yıllarında Kiros, doğuya sefer düzenlemişti. Behistun Yazıtı sayesinde, Darius’a Kiros’tan Sakaların Ülkesi de dâhil olmak üzere Hindistan’ın kuzeybatı sınırlarına kadar olan topraklar miras kaldı. Antik tarihçiler Sakaların sınırında, Seyhun yakınlarında Kuriştiş şehrinin (muhtemelen Kuruş Kata, Kiros’un şehri) inşa edildiğini yazmaktadırlar. Daha sonra Büyük İskender’in yoldaşları onu Kiropolis olarak adlandırdılar ve güçlü kaleyi alarak adını Aleksandriya Eshatu (Sınırdaki Aleksandriya) olarak değiştirdiler (Bu şehir, Tacikistan’ın kuzeyindeki eski Leninabad, şimdiki Hujant şehridir).
M. Ö. 530’da Kiros, Doğu’ya ikinci bir sefer düzenledi. 100 yıl sonra Herodot, Kiros’un düşmanlarını Massaget adlı büyük ve güçlü bir kabile olarak adlandırdı. Ancak M. Ö. III. yüzyılda yaşayan ve eserlerini Yunanca kaleme alan Babilli papaz, tarihçi ve astronom Berossus’ta Kiros ile savaşan kabile, Dai (Dahi, Daoi) olarak geçmektedir. Herodot’a göre Massagetler, Hazar’ın doğusundaki düzlüklerde ve 40 kolunun bataklıklarda son bulduğu, bir kolunun da Hazar’a döküldüğü Aras Nehri’nin arkasında yaşıyorlardı. Burada “Araks” olarak adlandırılan nehir aslında Ceyhun Nehri, onun başlıca kolu ise o zamanlar bol suya sahip (şimdi kuru) Uzboy’dur. Herodot’a göre Massagetleri yakalayabilmek için Kiros, köprülerle kuleler inşa etmiştir. Kiros’un Uzboy kıyısın da M. Ö. 530 yılının Ağustos ayında öldüğü bilinmektedir. Ancak krallarını kaybeden Fars ordusunun bozguna uğratılıp uğratılmadığı ve Ceyhun’un kıyısında ele geçirdiği toprakları terk edip etmediği anlaşılmamaktadır.
M. Ö. 522’de İran’da iktidara Kiros’un uzak akrabası Darius geldi. Sakaların Ülkesi de dâhil olmak üzere ele geçirilen topraklar, bağımsızlık mücadelesi başlattılar. Darius, isyancıları bastırarak yeniden imparatorluğunu toparlamaya başladı. Özellikle Merv (şimdiki Mary şehri) şehri ve halkı Darius’a sadık kalan Baktriya Satrabı Dadarşiş tarafından acımasız bir şekilde cezalandırıldı. Mervlilerle birlikte Sakalar da itaat altına alındı. Kralın SakaTigrahaudalarla savaşma sahnesi, Darius’un mühür lerinden birinde oyulmuştur. Bu sahnede yenilen düşmanlardan biri, kralın ayaklarının yanında yatmakta, yüksek başlıklı bir başkasını ise kral sol eliyle tutarak kılıçla öldürmeye hazırlanmaktadır. Bu savaştan önce Sakalar, Farsların idaresinde değillerdi. Nitekim Darius da onları isyancı olarak adlandırmamakta, onların liderleri Skunha’yı da isyan çıkartmakla suçlamamaktadır. Skunha’nın kendisi de Behistun Yazıtı’nda diğer isyancılar gibi başlıksız değil de yüksek sivri uçlu bir başlıkla tasvir edilmiştir.
Skunha’nın idam edildiğine dair de bir bilgi olmayıp yalnızca onun yerine Darius’a daha yararlı birinin çıkartıldığı belirtilmektedir. Dolayısıyla Kral Darius’un Saka Tigrahaudalara karşı gerçekleştirdiği sefer, cezalandırma amaçlı yapılan değil de hâkimiyeti altında olmayan halkı ele geçirmek için düzenlenen bir seferdi. Sakaların Ülkesi’nin yerini ise savaş öncesinde Darius’un geçmek zorunda kaldığı büyük nehrin adı sayesinde belirlemek mümkündür. Behistun Yazıtı’nda bu nehrin adı geçmemektedir. Ancak dolaylı bilgiler den, Farslarla Sakalar arasındaki söz konusu büyük nehrin, Seyhun Nehri olduğu anlaşılmaktadır. Bazı yazıtlarda Darius kendi devletinin sınırlarını çizerken ülkesinin kuzeydoğusunda, Soğd’un ötesinde Sakaların Ülkesi’nin, güneybatının en ucunda ise Kuş’un (Etiyopya) yer aldığını belirtmektedir. Soğd’un merkezi, Semerkand olup doğuda Soğd, Fergana ve Taşkent ile komşuydu. Soğd’un kuzeydoğusunda kalan ve Farsların hâkimiyeti altında olan Sakaların Ülkesi ile Soğd İli arasında Seyhun Nehri bulunuyordu.