Osmanlı tarihi incelendiğinde görülecektir ki, biz Türkler kanımızı, canımızı, varımızı, yoğumuzu fethettiğimiz topraklara yatırmışız. Bu yetmezmiş gibi bir de Avrupa devletlerinden aldığımız borçları da buraların imarında kullanmışız. Bu topraklarda bugün gördüğümüz binlerce Osmanlı eseri bunun yaşayan kanıtlarıdır. Ne olurdu, bu eserlerden yüzlercesi de yanık Anadolu evlâdının oturduğu kasaba ve şehirleri süsleseydi. Doğrusu biz fethedilen ülke halkını düşünmekten kendimizi unutmak yanlışlığını göstermişiz.
Ülkemizin doğusundan batısına şöyle bir baktığımızda Bursa, Edirne ve İstanbul gibi Osmanlı Devleti’ne başkentlik yapmış illerimiz dışında Osmanlının izlerini görmek pek mümkün değildir. Geçmişten gelen çok az sayıdaki eser ya Selçuklulardan ya da beylikler döneminden kalmıştır. Gördüğümüz her şey Cumhuriyetin eseridir. Cumhuriyet kendisini yaratan Anadolu evlâtlarına sırtını dönmemiştir. Atatürk Ankara’yı Türkiye’nin kalbi yapmakla, geçmişin yanlışlarının ve ihmallerinin bir daha olmayacağının işaretini vermiş ve Türk insanının Anadolu bozkırlarında tekrar yeşereceğine, kendisi yeşermekle kalmayıp kabiliyetiyle de Anadolu’yu yeşerteceğine olan inancını göstermiştir:
Atatürk, sıcak bir günün akşamında yanında bazı kişiler ile Çankaya Köşkü’nün bahçesinde dolaşıyordu. Ben de o sıralar eski köşkün tavan dekorlarıyla meşguldüm. Tozlu ve sisli bir hava Ankara’nın üzerine çökmüştü. Yer yer toz hortumları semaya doğru yükseliyor ve manzaraya daha boğucu bir hava ekliyordu. Bize:
-Ankara’yı hükûmet merkezi yapmakla iyi ettim mi?
diye sordu. Tabiî herkes olumlu yanıt verdi. Arkasından:
-Neden?
sorusu gelince, kimi stratejiden, kimi siyasetten bahsetti. Hatta birimiz Kayalık güzeldir gibi bir estetik görüş de ortaya attı. Atatürk tartışmayı şu sözleriyle kesti:
-Şimdi dalkavukluğu bırakın…
Ankara’nın hükûmet merkezi olması için saydığınız nitelikleri beni ikna etmeye yetmez. Ben Ankara’yı hükûmet merkezi yapmakla büsbütün başka bir hedef güttüm. Türk’ün imkânsızı imkân hâline getiren gücünü dünyaya bir kere daha göstermek istedim. Bir gün gelecek şu çorak tarlalar, yeşil ağaçların çevirdiği villaların arasından uzanan yeşil sahalar asfaltlarla bezenecek. Hem bunu hepimiz göreceğiz. O kadar yakında olacak .
Kaynak:
Mustafa Kemal Atatürk, Muzaffer Erendil; İlginç Olaylar ve Anekdotlarla Atatürk, Genelkurmay Başkanlığı yayınları, Ankara, 1988, s. 158.