0

Qiriq birinçi (41-) Ders – Orxun Şecerisi

Kırk Birinci (41.) Ders – Orhun Şeceresi

Perhat Cilanniñ Orxun Şecerisi namliq kitabidin bir bölekni oquyli.

Perhat Cilan’ın Orhun Şeceresi isimli kitabından bir parçayı okuyalım.

Göktürk devletinin yıkıldığı dönemleri anlatan bu tarihi romandan bir parçayı okuyup dinleyeceğiz. Botasun Buqa adlı kişi Türklerin göçebe hayatını terkedip şehir kurmasının halkı için daha faydalı olduğunu düşünür ve bunun hakkında arkadaşı Ineçük Tay ile görüşür. Daha sonra da bu şehir kurma fikrini kağana bildirecektir.

Tabgaç: Çin, Çinli (Günümüzde Uygurlarca kullanılmayan bir söz, Uygurcada Çinli için xenzu, xitay, cuñğoluq; Çin içinse xitay, cuñğo sözleri vardır.

Çanen (**Cháng’ān ):** Çin’in merkezinde yer alan şehir, zamanında on civarında hanedanlığa başkentlik yapmıştır

Tabğaçlarniñ şeherliri némidégen heyvetlik, némidégen körkem! Ésiñdemu?

Tabgaçların şehirleri ne kadar da heybetli, ne kadar da görkemli! Hatrında mı?

Ésimde bolmayçu, ikkimiz Çañ’ende turğan vaqtimizdimu hem karvan bilen qaytip kélivatqandiki yol üstidimu bu heqte köp sözleşkenğu.

Nasıl unutabilirim, ikimiz hem Çanen’de kaldığımız vakitte hem de kervan ile dönerken yol üstünde bunun hakkında çok konuşmuştuk ya.

Şundaq, lékin men Çañ’endin başqa şeherlergimu barğan. Bizge sélişturğanda, Tabğaçlar rahette yaşaydiken. Hemme ademniñ issiq öyi bar. Ular öyliride qorulirida hünervenlik bilen şuğullinidiken. Şeherlerniñ sirtida déhqançiliq qilip aşliq yiğidiken… Işqilip, ular yaşaşni bilidiken.

Öyle, ama ben Çanen’den başka şehirlere de gittim. Bizimle karşılaştırıldığında, Tabgaçlar rahatlık içinde yaşıyor. Herkesin sıcak evi var. Onlar evlerinde ve bahçelerinde zanaatkârlık ile uğraşıyor. Şehirlerin dışında çiftçilik yapıp tahıl topluyorlar… Yani onlar yaşamasını biliyor.

Ineçük Tay béşini irğitip uniñ sözlirini tesdiqlidi. Botasun Buqa sözini davamlaşturidu.

İneçük Tay başını sallayıp onun sözlerini onayladı. Botasun Boğa sözüne devam etti.

Bügün sen bilen mexsus muşu heqte bir sözlişip baqay dep keldim.

Bugün seninle özellikle bunun hakkında bir konuşayım diye geldim.

Tabğaçlar heqqide sözlişey demsen?

Tabgaçlar hakkında mı konuşalım diyorsun?

Yaq, şeher heqqide. Bizmu Tabğaçlardek şeher bina qilsaq bolmamdu!

Yok, şehir hakkında. Biz de Tabgaçlar gibi şehir kurup binalar diksek olmaz mı!

Şeher bina qilsaq demsina?

Şehir kuralım diyorsun he?

He’e, şundaq. Tabğaçlar qurğandek şeherlerni biz néme üçün quralmaymiz?

Evet, öyle. Tabgaçlar gibi biz de niçin şehir kuramayalım?

Hey adaş, bu gépiñ taza qamlaşmay qaldi. Şeher qurup néme qilattiñ? Biz dégen çarviçi köçmen xelq. Bizge şeherniñ néme kériki? Şeherde yilqa baqqili bolamdu? Çarviçiliq qilğili bolamdu? Ata-bovilirimizdin tartip yaylaqlarda yaşap kélivatimiz. Emdi köçmenlik qilmay Tabğaçlarni dorap şeherlerde, yézilarda yétivalsaq ecdadlirimizniñ muqeddes rohliri qorunmamdu! Sen eñ yaxşisi bundaq gépliriñni qoy.

Ey dostum, bu sözün kesinlikle doğru değil. Şehir kurup ne yapacaksın? Bizler göçebe halkız. Bize şehrin ne gereği var? Şehirde at beslemek mükün mü ki? Çobanlık yapmak mümkün mü? Atalarımızın çağından beri yaylalarda yaşıyoruz. Şimdi göçebeliği bırakıp Tabgaçlar’a özenip şehirlerde, köylerde yatıp kalksak ecdatlarımızın mukaddes ruhları sızlamaz mı! Sen en iyisi şu sözlerini bir kenara bırak.

Hey adaş, sen özüñmu Çañ’ende turuvatqan çéğimizda: «Şeher turmuşi cennetke oxşaş bolidiken» dégenidiñğu.

Ey dostum, sen de Çanen’de kaldığımız zaman: “Şehir hayatı cennete benziyormuş” dememiş miydin?

Hey adaş, şeher dégen her qançe yaxşi bolsimu, bizge yaraşmaydu. Şeher quruş, aşliq tériş dégen Tabğaçlarniñ işi. Biz Tabğaçlarni dorisaq bolmaydu. Ularmu özliri bilgençe yaşaversun. Bizmu özimizniñ en’enimiz, örp-adetlirimiz boyiçe yaşaymiz.

Ey dost, şehir dediğin ne kadar güzel olsa da, bize yaraşmaz. Şehir kurmak ve tahıl depolamak dediğin Tabgaçlar’ın işidir. Biz Tabgaçlar’ı taklit etsek doğru olmaz. Onlar da kendilerinin bildiği şekilde yaşayıversin. Biz de kendi geleneğimiz ve örf adetlerimize göre yaşayalım.

Men muşu pikirimni Ozmiş Qağanğa éytip baqay deymen.

Ben bu fikrimi Ozmış Kağan’a bir söyleyim diyorum.

Néme? Kallañniñ kétişidin qorqmamsen? Xanliqniñ en’enivi turmuş adetlirini özgertimen désen, qağan saña maqul demdu?

Ne? Kellenin gitmesinden korkmuyor musun? Hanlığın ananevi yaşayış şeklini değiştireceğim dersen, kağan sana oldu mu diyecek?

Néme bolsimu qağan bilen bir körüşüp baqay. Sen méni uniñ yéniğa başlap ekirgin.

Ne olacaksa da kağan ile bir görüşeyim. Sen beni onun yanına götür.

Hey, hey, hey! Bu bolmasmikin. Botasun Buqa, obdan oylişip iş qil cumu.

Hey, hey, hey! Bu olacak iş değil. Botasun Boğa, iyi düşünüp davran, tamam mı?

Sendin ötünüp qalay, Ineçük Tay, muşu telipimni ret qilmiğin, yamini kelse, hemme gepni öz üstümge alimen, séni hergiz balağa qoymaymen.

Yalvarırım, İneçük Tay, şu talebimi reddetme, kötü bir şey olursa, bütün suçu üstlenirim, seni asla tehlikeye sokmam.

Maqul emise. Qariğanda bu niyitiñdin yanmaydiğan oxşaysen.

İyi öyleyse. Görünüşe göre bu niyetinden vazgeçmeyceksin.

Ikkı dost atliriğa minip bargah terepke mañdi. Ozmiş Qağan héliqi çoñ yipek çédir içidiki altun textte olturup, öziniñ aldida yükünüp olturgan ikki dostqa ğemgin közliri bilen sinçilap qaridi.

İki dost atlarına binip han otağına doğru ilerledi. Ozmış Kağan işte bu büyük ipek çadırın içindeki altın tahtta oturup, kendisinin önünde diz çöküp duran iki dosta kederli gözleriyle iyicene bir baktı.

Davami 43- derste

Devamı 43. derste —

Türkçe Tarih

Uygurca 40. Ders

Önceki yazı

Uygurca 42. Ders

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Türk Dili - Türkçe