0

En eski Türk ailesinde kadın, kocası ile aynı hakka sahipti. Türkler’de bir insanın asil olabilmesi için hem annesinin hem babasının Türk olması lazımdı. Bir kız yalnız babası Türk olan bir delikanlı ile evlenemezdi. Bunun en bariz misalleri, asalet unvanlarında görebiliriz. Bir prensin hakan olabilmesi için hem Tigin (anne tarafından asil olanlara verilen unvan) hem İnal (baba tarafından asil olanlara verilen unvan) olması lazımdı.

Grek tarihçisi Priskos’a göre: Atilla’nın yanına giden Doğu Roma elçileri Attila’nın huzuruna çıkmadan önce, Hun İmparatoru’nun karısı Arıkan tarafından kabul edilmiş ve parlak ziyafetlerle ağırlanmışlardır. Bu durum bize imparatoriçenin Attila kadar siyasi nüfuza sahip olduğunu gösterir.

VII. yüzyıldan kalma Orhun kitabelerinde Bilge Kağan, İkinci Göktürk İmparatorluğu’nun kuruluşunu anlatırken annesini, sevgi ve şefkat ilahesi Umay’a benzetmekte, onun ölümünde büyük merasim tertiplediğini söylemektedir.

Türk töresine göre, kadının bütün içtimai işlerde erkekle beraber bulunması şarttır. Hatun da devlet idaresinde Hakanla aynı haklara sahipti. Fermanların muhakkak suretle “Hakan ile Hatun buyurur ki…” diye başlamayan fermanların hükümleri bazı yerlerde yerine getirilmezdi. Hatun, Hakan’ın solunda otururdu. Siyasi konuşmalarda, elçilerin kabullerinde hazır bulunur ve harp meclislerine iştirak ederdi.

Uluğ Yasa’da kadın haklarını koruyan müeyyideler mevcuttur. Mesela; bir kadına tecavüzün cezası idamdır. Bundan başka, kanun, aile kadınlarına icabında kocaları, yahut çocukları lehine Han’dan şefaatte bulunmak salahiyetini vermiştir.

Kaynak:

Gülçin Çandaroğlu, Hayat Tarih Mecmuası, Sayı: 4, Mayıs 1966, s. 22

Türkçe Tarih

İlhamın kaynağı Çanakkale’de!

Önceki yazı

Halk – güzide (aydın)

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Kültür ve Sanat Tarihi