0

BİRİNCİ TÜRK DİLİ KURULTAYI

Maarif Vekili Dr. Reşit Galip Beyin nutku:

Türkiye Cumhuriyetinin Şanlı Reisi, Türk İrfan âleminin dâhi Başbuğu Gazi Mustafa Kemal Hazretlerini, Türk Dili Kurultayı’nın mümtaz ve muhterem âzalarını derin saygılarla selâmlarım. (Alkışlar).

1919 Mayısının 19 unda, yani Reis’in Samsuna çıkışındanberi Millî istiklâl savaşı içindeyiz. Askerî, siyasî, adlî, hukukî, malî, iktisadî, hattâ karantina idareleri dolayısisyel sıhhî sahalarda savaşımız, tam, mutlak, kat’î ve edebî kurtuluşa vardı.

Son dört yıldır, 9 Ağustos 1928 Sarayburnu hitabesiyle, millî kültürün ana temel unsurları üzerinde inkilâp ve ıslâhat pençeleşmesi başlamış bulunuyor. Lâtin harflerinin alınışı bu sahadaki zaferlerden birincisi oldu. Büyük Reis’in himayesinden şeref ve mütemadi irşatlarından ışık alan tarih mesaisi, millî tarihin kalbini kanatan iftira ve husumet dikenlerini temizledi. Şimdi, ruhumuzun kubbesinde onun yeniden çınlayan sesi bize diyor ki:

“Millete verdiğimiz söz daha yerine gelmedi, millet huzurunda içtiğimiz and daha tamam olmadı. Millî kültür toprağı yabancı unsurlardan henüz kurtulmadı. Türk dili kendi asîl benliğini bulmadı. Onu sevgi ile ve şefkatle kucaklayın, onu yeniden ana südü ile emzirerek taze, çoşkun ve ölümsüz hayata eriştirin” (Alkışlar).

Birinci Türk Dili Kurultayı, çağıran ve vazife gösteren bu hitabın millet göğsünden aksetmiş cevabıdır.

Bizlerin, yani dünkü ve bugünkü şartlar içinde okumuş ve yazmışların konuştuğumuz ve bilhassa yazdığımız dile Türk dili demekte hakikî teredüdüm vardır. 17 milyon Anadolu Türkü içinde ancak yüzde ona varabilecek bir zümrenini anlıyabildiği dile Türkçe denemez. Selçuklardanberi 8 asır süren şaşkın bir inat ile, şuursuz ve kozmopolit bir dalâletle Türkçe, bizzat Türkler tarafından ölüm çukuran sürüklendi. Çok defa, hiçbir mecburiyet olmaksızın kapitülâsyon bağışlıyan Osmanlı diplomatları gibi, Osmanlı müellifleri, şairleri, edipleri, âlimleri de yabancı istilâsına karşı Türk dilinin kapısını ardına kadar açtılar. Besin Atalay Bey-Çok doğru.

Reşit Galip Bey (devamla) – Böylece dilimiz Türkçe olmaktan çoktı, içinde pek aç Türkçe kelimelerle bazı Türkçe kaideler bulunan bir Osmanlıca, bir yeni dil oldu. İnkılâp idaresinin Osmanlı idaresinden tesli aldığı ümmiler, yekûnun korkunç fazlalığına sebepler aranırken, osmanlıca denilen ve bugün hâlâ devlet idaresinde ve fikir cereyanlarında sayısı az Türklerin anlaşma vasıtası olmakta devam eden bu yeni ve yabancı dili, Türk milletinin benimsemekten istinkâf etmiş olmasını dahi gözde tutmak pek yanlış sayılamaz.

Son asrın muhtelif zamanlarında yapılmış süreksiz veya mahdut tesirli tecrübelerden sonra, son yirmi iki yıllı Türkçülük cereyanının gittikçe artan ve genişleyen saflaştırma gayretlerine rağmen bu dil hâlâ türkçeleşmedi.

Millete hâlâ yüzde yetmişini anlamadığı bir dille hitap ediyoruz. Boyunduruğu kanat olarak kullanmak tecrübesi sekiz asır sürdü. Kasırga hoyraltığı ile giren yabancı kaide ve kelimelerin ezice yüklü altında dilimizin ruhu felce uğradı ve hayatı cendere içinde kaldı. Uzak ve derin mazilerdenberi ilim ve san’atın cömert kaynağı ve zengin ifade vasıtası olan Türk dili muammalarla dolu divanlara, en çetrefil tabirler, terkipler ve ıstılahlar sergisi kitaplara ölmeden gömüldü, Dilimize gene kendimiz tarafından sokulmuş olduğunu söylediğimiz Arap ve Fars kelime ve kaidelerinden şikâyetimiz, Arap ve Fars milletlerin veya dillerine karşı sevgi ve saygımızın eksikliği şeklinde tefsir edilemez. Herhangi bir milletin asîl ruhlu, hakikî milliyetperverleri, bizim gayretlerimizin başkaları için mutaarrız olmayan, ancak Türk Milletine ilmi, irfanı anlıyabileceği bir dille sunmaktan ibaret bulunan mânasını kolaylıkla sezerler ve takdir ederler. (Bravo sesleri, alkışlar).

Son asırlar medeniyetinin hayret verici bir yürüyüşle ileri gidebilmesi, okuma ve öğrenmenin umumî ve demokratik bir müessese haline gelmiş olmasındadır. Bugün ilimler, fenler eski devirlerde olduğu gibi pek saygılı adamlara munhasır kalmıyorsa bunun en başta gelen sebebi her yeni bilginin yayılmasında ve öğrenilmesindeki kolaylıktır. Bunun vasıtası yalnız mektepleri arttırmak, yalnız halkı okutmak değil, ondan daha evvel halka kendi dili ile öğretmeyi temin etmektir.

Osmanlıca ile ilişiğimizi bir an evvel kesmek, millî kültürün istikbali için kat’î bir zarurettir. Anadolu’da halk konuşma dilinde yaşadığını mütehassısların temin ettikleri belki seksen bin kelime bu işe temel olabilir. Eksikler, başka lehçelerde, eski yazma vesikalarda bulunacak kelimelerin Türk şivesine uygun şekilleri ile tamamlanmalı, yabancı dillere, ancak bunların hiç birinde karşılığı bulunamıyacak mefhumlar için müracaat edilmelidir.

Bunun daha geniş mütalâası, selâhiyetli dil âlimlerimize ve gidilecek yol hakkında kat’î karar Kurultaya aittir.

Birinci Türk Dili Kurultayının muhtemel âzaları!

Kararlarınızın bütün hükûmet teşkilâtı tarafından, bütün imkân vasıtaları ile tatbikine çalışacağını size resmen arz etmeğe Başvekil İsmet Paşa Hazretleri tarafından memurum. (Alkışlar). Bu şeref verici vazifeyi memnuniyetle ifa ederken Devlet, Hükûmet ve Millet tarafından el birliği ve fikir birliği ile kavranmış işlerin en kısa zamanda, muvaffakiyete ereceğine, sınırsız göklere doğru yorulmaz kanatlar açacağına derin bir inanışla inandığımı söylemek isterim. (Alkışlar) Türk dilinin Türk Milleti tarafından kurtulacağından şüphe edenlerin, Türk dilinin aslî zenginliğini, aslî haşmet ve âzametini tekrar kazanacağına inanmıyanların millet hafızasının cehenneminde dünyanın sonuna kadar yanacaklarına inandığımı söylemek isterim. (Alkışlar).

Kurultayınız bir kuvvet olarak doğuyor. Dilimizin feyizli toprağında yeşeren bu kuvvet, gittikçe büyüyecek ve az zamanda şeref başaklarının hasadına başlıyacaktır. Uzun asırlar durmuşuz. Fakat artık durmak mefhumunu millî hayatın sırtından atmış ve durdurulmaz diye anılacak yürüyüşe geçmiş bulunuyoruz. İleri atılma aşkımız her sahada harp nizamına geçmiş ordular halinde görünüyor. Hakikî hayatan ve hayatlı hakikatten doğan ihtiyaç bize dünyada en ileri ve en kuvvetli millet olmak hedefini gösteriyor. Siz bu hedefe yürümekte ve yürüyecek millî ideal ordularından birini, en şanlılarından birini temsil ediyorsunuz. Kültür ordusu, Başkumandanın ve bugünkü toplanış ve açılış ile millî tarihe ebediyen kutlulanacak bir gün kazandıran Kurutlayınızın ulu varlığı önünde saygı ile baş eğerim. (Sürekli alkışlar).

Kaynak:

Ahmet Şevket Elman, Dr. Reşit Galip, Yeni matbaa, 1955 Ankara, sh. 187-190

Türkçe Tarih

Anadolu’da Türk Kültürü

Önceki yazı

Hazar Türkleri’nin Kültür Tarihine Ait Bazı Notlar

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Bilim Tarihi