0

Yazar: Doç. Dr. Kiyameddin Rai Barlas

Abdalılar Eftalitler (Ak-Hunlar)’in Torunları Mı ?

Afganistan çeşitli kavimlerden oluşmuş olan bir ülkedir. Bugün Afganistan’da yaşayan başlıca etnik gruplar şunlardan ibarettir: Paştunlar, Tacikler, Özbekler, Türkmenler ve Hazaralar, Kazaklar, Kırgızlar, Karakalpaklar, Karluklar, Çağataylar ve Kızılbaşlar gibi Türk boyları ve Nuristanlılar, Baluçlar, Hindular ve Araplar gibi küçük etnik gruplar da bugünkü Afgan toplumunun ayrılmaz birer parçası sayılmaktadırlar. Ortak soy özelliklerine göre bütün bu kavimler şu üç ana gruba sınıflandırılabilir:

  1. Aryan kökenli grubu
  2. Türk-Moğol kökenli grubu
  3. Sami kökenli grubu

Paştunlar, Tacikler, Hindular ve Nuristanlılar çeşitli kabile dalları ile birinci gruba, Özbekler, Türkmenler ve Hazarlar çeşitli dal ve urukları ile ikinci gruba ve Araplar ise üçüncü gruba girmektedirler.

Afganistan özel bir stratejik yapıya sahip olduğu için, çeşitli kültürlerin bir kaynaşma merkezi olduğu kadar çeşitli soyları bağrında yetiştiren bir toprak olarak da bilinmektedir. Bu kavimlerin bir kısmı dil ve diğer kültür özelliklerini koruyup kendi millı hüvviyetlerini canlı olarak tutabilmekle birlikte bir takım kültürel kaynaşmaları da yaşamışlardır. Bu kaynaşmalar bazı kavimlerin millı hüviyetinin karakterini değiştirmiş ve bazılarında ise, tamamen millı özelliklerinin kaybına sebep olmuştur. Tarih boyunca Afganistanın siyası değişiklikleri dolaylı ve dolaysız olarak bu kaynaşmaların oluşumunda büyük rol oynamıştır. Bir taraftan siyası iktidarı ele geçiren kabileler kendi kültürel politikalarını bütün ülkede uyguladıkları gibi, aynı zamanda mahkum duruma düşen kabileler ise, kendilerini iktidarın kültürel politikasına uydurmaya mecbur kalmışlardır.

Afganistan tarih boyunca çeşitli siyası dalgalara karşı karşıya kalmış ise de, bu topraklarda yaşayan insanlar ülkenin bütünlüğünü ve kendi aralarındaki millı birliği korumaya kararlı kalmışlardır. Afganistan’da ilk devlet M. Ö. II. yüzyılda Türk kökenli sanılan Sakalar tarafından kurulmuş ve M. Ö. 140-130 yılları arasında, bu devlet Afganistan’ın kuzeyinde hakim olan yue-çiler tarafından ortadan kaldırılmıştır. Soyları tartışma konusu olan Yue-çiler beş prensliğe ayrılınca, onlardan Kuşanıler bütün Afganistan ve hatta Hint topraklarını da ele geçirmeyi başarmışlardır. Kuşanıların egemenliği Ak-Hunların (Eftalitlerin) ortaya çıkışı ile son bulmuş ve Ak-Hunlar Belh, Taharistan, Kabil, Gazne, Zabul ve Kandaharı içine alan muazzam Afganistan Ak-hun Eftalit devletini kurmuşlardır. M. S. V. yüzyılda Ak-hun Eftalit devletinin yerini Gök-Türkler almış, 560-65- yılları arasında Afganistan’ın Kuzey-Doğu bölgeleri Türgişlerin yönetimi altına girmiştir. 961 yılında Afginasitan’ın Güney-Doğu bölgelerinde yaşayan ve Tigin unvanını taşıyan Ak-Hunların uzantısı ile akrabalığı bulunan Gazneliler iktidara ulaşmışlar. Bu ailenin kurucusu Alp-Tigin de görüldüğü gibi aynı Tigin unvanını taşıyordu. 1040 yılında Oğuzlar, 1197 yılında Aryan asıllı Goriler, 1215 yılında Harizmşahlılar, 1222 yılında Moğollar ve 1370 – 1405 yılları arasında ise, Timurlular sıra ile Afganistan’da muazzam devletler kurmuşlardır. 16. yüzyılın başında Afganistan’ın kuzey bölgeleri Şeyban Han’ın hakimiyeti altına girmiş. 1505 yılında Babür Kabil’i fethettikten sonra bütün Afganistan’a hakim olmuş. 1732-47 yılları arasında Afganistan’ın yönetimi Nadir Şah Efşar’ın eline geçmiştir.

1748 yılında Abdali kabilesi bu topraklarda siyasi iktidarı ele geçirip Nadir Şah Efşar’ın ordusunda kumandanlık görevinde bulunan bu kabilenin reisi Ahmed Han Abdali ilk defa bu yeni kurulan devlete Afganistan adını veriyor. Afganistan adı daha önce ülkenin Güney-Doğu ve Pakistan’ın Kuzey-Batı bölgelerinde yaşayan Afganların topraklarına denilirdi. Babür hatıratında Kabil’i geçtikten sonra Afganistan’a girdiğini yazıyor.[1]Afganistan’ın siyasi sahnesine çıktıktan sonra bu kabileden çeşitli kolları ile Afgan olarak söz edilmiştir.

Burada üzerinde duracağımız konu, Paştuca konuşan bazı kabilelerin iç ve dış kaynaklarında Afgan veya Paştun olarak zikredildiği halde, Türklük ile alakalarını ortaya çıkarmaktır. Özellikle üzerinde söz etmek istediğimiz kabile, bugünkü Afganistan’ı kuran ve Sovyet işgaline kadar siyası iktidarı elinde bulunduran Abdali kabilesidir.

Fakat temel konuya girmeden önce Afganlaşmış üç Türk kabilesinden söz etmek daha uygun olacaktır: Gılcaylar veya Halaçlar, Çağatay Türkleri, ve Taymaniler.

Bugün Paştunların kalabalık bir bölümünü teşkil eden Gılcaylar tarihi kaynaklarda Halaç (kalaç) ve Halaç Türkleri olarak geçtiğini biliyoruz. Eski Arap coğrafyacıları ve Tarih-i Beyheki, Zeynul Ehbar, Tarih-i Utbi, Tabakat-ı Nasiri ve Tarih-i Cihanguşa gibi klasik Farsça kaynaklar bu kabileden sık sık söz etmişlerdir. Gazneli Mahmud’un ordusunda Afganlar ve diğer kabilelerle beraber Halaçların da bulunduğu, Tarih-i Beyhekinin her yerinde anlatılmaktadır. Bugün Paştucada Gılcay olarak telaffuz edilen bu kabilenin ismi aslında Halaç olduğu ve iktidarı kayb ettikten sonra Afgan kabileleri ile kaynaşan ve yavaş yavaş dillerini kayb eden bu kabilenin hakkında tarihi kaynaklar ayrıntılı olarak bilgi vermişlerdir. [2]

Eski kaynaklarda Halaçların yaşadıkları bölge olarak gösterilen ve şu anda da Gılcayların yaşamakta olduğu şehirler şunlardır: Gazne, Kalat, Zabul, Kandahar. Bazı muasır kaynaklar bugün Paştuca konuştuklarından dolayı Gılcayları halaçlardan ayrı olarak da söz etmektedirler. Halbuki muteber kaynaklarda bu iki isim aynı kelimenin biraz değişik şekileri olarak kabul edilmekle birlikte, 5. yüzyıldan bu yana Halaçların yaşadıkları bölgeler olarak gösterilen ve yukarıda zikr edilen şehirlerde şu anda da Phaştuca konuşan Gılcaylardan başka bir kavim yaşamamaktadır. Aynı zamanda Halaçların bu bölgelerden başka bir yere göç ettikleri veya toplu bir katliama uğradıkları veya her hangi bir olaydan ötürü tamamen kayb olduklarına dair hiçbir tarihi belgeye de rastlanmamaktadır.

1960 yılında Kabil Edebiyat Fakültesinin Edeb dergisinde Prof. Ahmed Cavid tarafından yazılan Gılcaylar adlı bir inceleme, o günkü Afganistan’ın ilim ve siyasi çevresini iyice karıştırdı. Yazar bütün Arap, Fars ve Batı kaynaklarını tarayarak hazırladığı bu yazısında Gılcayları Halaç Türkleri olduklarını ortaya çıkarıp belgelerle ispatlaması, her ne kadar yazarın üniversiteden kovulmasına sebep olmuşsa da, devletin politikasına uygun olarak tarih yazanları rezil ettiği kadar, Gılcayların aydın çevrelerine de kendi geçmiş tarihini daha dikkatli bir şekilde araştırmalarına yeni bir çığır açmış oldu.

Afganistan’ın meşhur tarihçisi Abdul Hay Habibi’nin Afganistanın Muasır Tarihi adlı eserinde Gılcaylar hakkında geniş yer verilmiştir. Yazar eserinde Gılcayları Eftalitlerin (Ak-Hunların) uzantısı saymakta ve Gılcay ve Halaç’ı aynı kelime olarak göstermektedir. Sadece Paştuca’da Gılcı ve Gılcay, Farsça ve Arapça’da Halci ve Halaç olarak geçmekte ve bu okunuş şekilleri de bu dillerin ses kurallarına uymaktadır. L. Dames İA. Deki Afganistan maddesinde (Mahzen-i Afganı) adlı bir yazmadan alınmış Hayat-ı Afganı (Lahur, 1870) adlı bir eserden Halaçları da içeren Paştunların bir şeceresini vermekte ve bunu sadece bugünkü Afgan kabileleri için geçerli olduğunu hatırlatmaktadır.

Çağatay Türklerine gelince, bunlar Afganistan’ın çeşitli bölgelerinde yaşamaktadırlar. Güney ve Güney-Doğu bölgelerinde yaşayan Çağataylar umumiyetle Paştuca ve aynı zamanda Darice (Farsça) de konuşmakta ve kuzey bölgelerindeki Çağataylar ise hem Özbekçe hem de Darice (Farsça) konuşurlar. Doğu bölgelerindeki Çağataylar ise hem Dabekçe hemde Darice (Farsça) konuşurlar. Doğu bölgelerindeki Çağataylar Nangarhar ve Lağman illerinin merkezlerinde ve bu illere bağlı olan Surhrod ve Çağasaray (Çağatay saray) şehirlerinde yaşarlar. Çağataylar Nangarhar ve Lağmen ilerinin merkezlerinde ve bu illere bağlı olan Surhrod ve Çağasaray (Çağatay saray) şehirlerinde yaşarlar. Çağatay Türklerinin diğer Paştunlaşmış kabilelerden farkı ise, Türklük bilincine sahip olmalarıdır. Surhroddaki Çağatayların yaşadıkları mahallenin adı Afgan devletinin politikası Paştun milliyetçiliğe yönelik olduğu için soyları hakkında açıkça konuşmaktan çekinen Çağataylar, çok zeki ve yetenekli insanlar olmakla beraber, Paştucayı bir Paştun’dan farksız olarak konuştukları için devletin çeşitli yüksek ve hassas organlarında görev konuştukları için devletin çeşitli yüksek ve hassas organlarında görev almakta hiçbir güçlük çekmemişlerdir. Bunlar orduda general rütbesine ve sivil sahasında ise, bakan ve Birleşmiş Milletler’de Afganistan delegesinin başkanı derecesine kadar ulaşabilmişlerdir.

Üçüncü Afganlaşmış Türk kabilesi Çar Aymakların (Dört Aymak) Taymanı koludur. Afganistanın merkez ve Batı bölgelerinde yani Hazaracat ve Herat’ta yaşayan Çar Aymaklar şu kollardan ibarettir: Hazari, Cemşidi, Taymani ve Firozkohi. Diğerleri Türkçe ve Farsça konuşmaktadırlar. Bazı kaynaklar bunları Paştuca konuştukları yüzünden Paştun kabileleri arasında saymışlardır. [3]

Abdali kabilesine gelince:

Afganistan’da yazılmış olan tarihlerden elinde bulunanların içinden Afganistan’ın ünlü tarihçisi Abdul Hay Habibi’nin (Afganistan’ın Muasır Tarihi) adlı eserinde Abdaliler hakkında geniş bir bölüm bulunmaktadır. Afganistan’da uydurmacılığa ve gerçekleri tahrif etmeye meşhur olan adı geçen yazar, Afganistan tarihi ile ilgili konuları özel bir üslup ile işlemektedir. Yazar bir taraftan mümkün olduğu kadar tarihi gerçekleri olduğu gibi yazdığı halde, aynı zamanda paylaştığı devletin politikasına ters düşmemesi için bir takım şahsı ve ilim dışı neticelere varmaya çalışıyor.

Diğer kaynaklara başvurmadan önce Abdaliler hakkında şu şekilde bilgi veriyor: “Abdali kabilesi Afganistan ve Hint tarihinin meşhur aşiretidir. Bunların adını kökü beyaz Aryan asıllı Aptal veya Aptali (M. 4000) kabilesinin adına ulaşmaktadır. Bu kabile Bahtar ve Toharistan’da güçlü bir devlet kurdular.Biritanica ansiklopedisinde bu kabilenin adı Abdalevi olarak da kayd edilmiştir. Bu kelimenin değişik şekilleri Haptal (Avdel) = Abdal = Haytal = Yaftal olarak da tarihlerde geçmektedir. Avrupalıların Ak-Hun (Write-Hun) dedikleri bu Aryan asıllı Aptalların Hun = Han kelimelerin kökü Han şeklinde Afganların arasında şimdiye kadar yaşamaktadır. (çünkü filoloji bakımından H>H değişmesi pek tabiidir, Harizm>Harizm’de görüldüğü gibi.) Bu insanlar Asyanın ortasında islamiyetten önce hüküm sürüp İran Sasani hükümdarları ile savaştılar. Arap tarihçileri bunları Hayatile olarak yazmaktadırlar. Arapların çıkışı ve islamiyetin yayılışına kadar bunlardan kalma kabileler Zabulistan’da bulunuyordu. Bunlara ait kitabeler şimdiye kadar Kandahar’ın kuzeyinde Uruzgan bölgesinde mevcuttur. (Afganistan’ın Mausır Tarihi, s. 64).

Yazar Abdalileri Afganistan’da muazzam bir devlet kuran Eftalitlerin (Ak-Hunların) uzantısı olarak gösterir ve Abdali kelimesini Aptal ve Haftal ile aynı sayar ki, bu Abdalilerin Türk soyundan gelmelerine bir açıklamadır. Fakat diğer taraftan ise yazar Eftalitleri Aryan soyundan gelme bir kabile olarak göstermektedir. Yazar aynı zamanda Afganlar arasında çok yaygın olan Hun, Han, Han kedibedefinden bahsederken daha önce Eftalitleri Aryan asıllı iddia ettiği sözünü red etmektedir. Yakından tanıdığım ve geçen yıl Kabil’de vefat eden yazarın bütün eserlerinde birbirini tutmayan bu çeşit zıt sözlere rastlamak mümkündür. Afganistan’ın eski tarihi ve islam tarihini çok iyi bilen yazar bir çok yerlerde bu ülkenin tarihi, dili ve edebiyat akımlarını Paştum Milliyetçiliği politikasına uydurmaya çalışmıştır.

Yazar Abdali’lerin tarihı şeceresini verirken, L. Dames’in İA. Afganistan maddesinde gösterdiği kaynaktan faydalanmıştır. Daha önce açıklanan şecerenin uydurma olduğu da ortadır [note]bk. M. Fuat Köprülü, Türk Halk Edebiyatı Ansiklopedisi, Abdal mad.[/note] Bu şecereye göre Abdalilerin soy silsilesi Abdal adlı bir kişiye bağlanıyor. Afganlıların ceddi sayılan bu şahıs kendi ailesi ile birlikte Afganistanın Güney-Doğusunda bulunan Süleyman dağında yaşıyormuş.

Yazarın eserinde Abdaliler konusu ile ilgili Eftalitler hakkında Heptaliyan (Haptaliler) adı altında bir bölüm vardır. Yazar şu şekilde anlatıyor:

“M. S. 425 yılı civarında Çinlilerin Ye-Te-Li-Du ve Yunanlılar ve Rumların EPHTHALITES ya CHİONITES ve Farslar HION ya HUN dedikleri ve pehlevice Arapça ve Dari dilinde Haytal ya Heytal ya Hiftal ya Hayatila ve Hint kaynaklarında Şveta Huna (Ak-Hun) olarak geçen bu beyaz Aryan asıllı kabile Orta-Asya toprakları ve Amu nehrini geçerek Hindukuş dağlarının kuzeyinde Toharistan ve Bahtar’a yerleştiler. Çinliler bunları Hiyong-nu Hunlarından ayrı bilirler…

Çin tarihlerine göre buların dili de Moğolca veya Türkçe değilmiş, belki Türk lehceleri ve Aryana (eski Afganistan) dillerinin karışımından ortaya çıkan bir dili konuşurlardı. Hun = Han ismini de bu karışık dilden almaları düşünülmektedir. Aslında bunlar Yue-çi’dirler.

Bu Haptallar m. s. 360 yılında kuzeyden güneye hareket ettiler. Kuşan Kidariler bunların saldırı tehlikesini görüp Sasanilerden yardım istemişlerse de, bunlara karşılık vermeyip Gandahara (Kandahar) vadisine geri çekilmişlerdir. Fakat bugün Afganistanın Badahşan ilinde adları Yaftal olarak yaşamakta olan Haptalitler, m. s. 4125 yılında Bahtar’ı (Belh) tamamen ele geçirmiş olup buradan Batı’da Sasaniler devletini tehlikeye düşürdüler. Güney-Doğu bölgelerinde ise, Kabil, Gandahara (Kandahar) ve Zabul’u feth ederek Afganistanın güçlü Haptali devletini kurmuş oldular. [4]

Yazar eserinin bir bölümünde Çin tarihçilerinin sözüne dayanarak (kaynak göstermeden) Haptalilerin dilinin Moğolca veya Türkçe olmadığını iddia eder. Fakat hemen sonra onların dilini Türkçe ve Afganistan dillerinin bir karışımı olduğunu söyler. Aynı zaman 427 yılında Haptali kuvvetleri ile Fars Sasani hükümdarı Bahram’ı Gor’un savaşını anlatırken, Haptallilerin şeceresini de verirken, Haptal = Abdel = Abdal’ı ve Halaçı Eftalit kabilesinin iki kolu olarak gösterir. (Afganistanın Muasır Tarihi, s. 76)

Yazarın anlattıklarından şu gerçekler ortaya çıkmaktadır:

  1. Akdaliler Eftalitlerin (Ak-Hunların) uzantısıdır.
  2. Bunlar Afganistanın bugünkü Gazne, Zabul ve Kandahar illerinde yerleşmiş oldular.
  3. Abdaliler ve Gılcaylar (Halaçlar) Ak-Hunların iki ayrı kabilesidir.
  4. Haptalilerin dili Türkçe veya Türkçe ve Afganistan dillerinin karışımından oluşan bir dildir.
  5. Eftalitlerin bir bölümü bugünkü Afganistanın Badahşan ilinde yaftaliler adı ile yaşamakta ve Darice (Farsça) konuşmaktadırlar.
  6. Afganlar arasında ve Paştu dilinde çok yaygın olarak kullanılan Ulus, Cirge (toplantı), yargal (saldırı), Han ve ana (ana) gibi Türkçe ve Moğolca kelimeler, Ak-Hunların devrinden kalma kelimelerdir.

Eftalitlerin geçmiş tarihi ve hükümdarlarının Yabgu, Tigin ve Han ile anılması hakkında çeşitli Arap, Fars ve Batı kaynaklarında geniş bilgi bulunmaktadır. Çinli meşhur seyyah Hiyon Tsang islamiyetin ilk yıllarında Afganistanın çeşitli bölgelerini gezerken Toharistan ve Kabil’de Yabgu lakabı ile Türk prenslerinden söz etmektedir. [note]Bilinmeyen iç Asya, s. 90 [5] Bütün eski Arap kaynaklarında Eftalitlerden Haytal ve çoğunlundan Hayat ile şeklinde zikredilmektedir.

Afganistanın tarihi ile ilgili Halaç Türkleri (Paştuca telaffuzu ile Gılcay, Farsça ve Arapça telaffuzu ile Halac) ve Abdaliler Eftalitlerin uzantısı olarak kendi kabile adını koruyup Afganistan’da yaşadıkları hakkında kaynaklarda ayrıntılı bilgi bulunmaktadır.

Fakat Köprülü Türk Halk Edebiyatı Ansiklopedisi, Abdal maddesinde Batılı araştırmacıların Abdalileri eftalitlerin uzantısından başka bir kabile olamayacağı ve Zabul, kandahar ve Herat’ta yerleştikten sonra yavaş yavaş mahalli sakinleri ile kaynaşıp kendi dillerini kaybedip bir bölümü Paştuca ve bir bölümü de Farsça konuşmaya başladıkları hakkında verdikleri bilgileri incelerken yaptığı geniş ve etraflı değerlendirmesinden sonra artık Abdalilerin Eftalitlerle bulunan akrabalık ilişkilerinde hiç şüphe kalmamaktadır. [6]

Aynı şekilde Eftalitlerin yayılışı ve Afganistanın çeşitli bölgelerinde yerleşmeleri ve Ak-Hunların büyük hükümdarı Eftal (Abdel) hanedanınıdan Kun-han ve islamı kaynaklarda Akh.s.n. var olduğu hakkında Prof. Kafesoğlu’nun Türk Milli Kültürü adlı eserinde de geniş bilgi bulunmaktadır. Ak-Hun, Eftalit bahsında geçen Eftal (abdel) hanedanını ismi Abdalilerin Eftallardan gelme tezini bir kere daha kesinleştirmektedir. [7]

Hatta Abdal kelimesinin tasavvufı bir terim olarak da Afganlıların şeceresinin yapılmasında rol oynamıştır. Daha önce söz edildiği gibi, hem Habibi’nin Afganistan Tarihinde hem de L. Dames tarafından İ. A. Afganların ceddi çiştiye tarikatına mensup Abdal adlı bir zat’a nispet edilmektedir. Fakat Abdalilerin Paştu dilini seçmeleri, Halaçların başına gelen olaydan farklı değildir.

Abdaliler ve daha fazla göçebe Halaçların (Gılcayların) şimdiye kadar eski Türklük özelliklerini koramaları onların çadırlarının şeklinde, müzik aletlerinde, folklor danslarında (Atan dansları), Giyisilerinde, düğün ve dini törenlerinde açık bir şekilde görülmektedir. Bir bakımdan Abdali ve Halaçların (Gılcayların) örf ve adetleri Afganistan’ın Türkmenleri ve Hazaralarına daha çok benzemektedir. Afganistan’ın kuzey vilayetlerinden Cezvan ve Faryab’da yaşayan bazı Gıycay (Halaç) ailelerinin Türk olduklarını gösteren şecereleri de vardır.

Şüphesiz bir gerçeği gözden uzak tutmamak gerekir. 1748 yılında Ahmed Han Abdali’nin başkanlığında Afganlaşmış Abdali ve Halaç kabileleri Afgan veya Paştun olarak Siyası iktidarı ele geçirince, Afganistan’ın Doğu ve Güney-Doğu bölgeleri ile bugünkü Pakistan topraklarında yaşayan gerçek Paştunlar’ın da bunlarla karışması pek doğaldır.

Son asırlarda Afganistan hakkında yazılmış olan kitaplarda Paştuca konuşan Paştun veya Afgan, Darice (Farsça) konuşanlar Tacik ve Türkçe konuşanlar da Türk olarak gösterilmiş ve böylelikle bu ülkenin gerçek etnik yapısı hakkında yanlış bilgiler verilmiştir. Nitekim Halaçlar (Gılcaylar), Çağataylar, Taymanılar ve Abdaliler de Paştuca konuştukları için Paştun kabileleri arasında sayılmışlardır.

Bir netice olarak konuyu şu şekilde özetleyebiliriz.

  1. Bugün Paştun kabileleri arasında Paştuca konuşan ve Paştunlar içinde büyük bir çoğunluğu teşkil eden dört kabile yani Abdaliler, Gılcaylar (Halaçlar), Çağataylar ve Taymanılar Türk soyundan gelmektedirler.
  2. Abdaliler Eftalitlerin (Ak-Hunların) uzantısıdır.
  3. Abdaliler ve Gılcaylar (Halaçlar) Ak-Hunların iki ayrı koludur.
  4. Abdali ve Gılcayi kabileleri Paştun unsurları ile karışmış oludğu bir gerçek olarak kabul edilmektedir.
  5. Tarih kaynaklarında, Eftalitlerin yerleşme bölgeleri olarak gösterilen yerlerde şu anda da Abdaliler ve Gılcaliler olarak aynı kabileler yaşamaktadırlar.
  6. Abdaliler ve Gılcayların Konuştukları Paştucada Han, ana (ana), ulus, cirge (meclis), Yargal (saldırı), koç (göç) ve koçi (göçebe) gibi bir çok Türkçe ve Moğolca kelimeler eskiden beri kullanılmaktadır. Hatta şimdiye kadar göçebe Halaç ve Abdaliler Afganistan’da halk koçi olarak adlandırmaktadırlar.
  7. Eftalitlerden kalma Yafteli kabilesi şu anda bile Afganistan’ın Kuzey-Doğusunda bulunan Badahşan ilinde yaşamaktadırlar.
  8. Böylelikle Afganistan nüfusunun büyük bir çoğunluğu yani yüzde yetmişten fazlası Türkler ve Türk asıllı kavimlerden oluşmuş olduğu ortaya çıkmaktadır.

Kaynakça:

[1] – Babür’ün Hatıratı, s. 138, 142, 150, 153, 159, 252

[2] – bk. M. Fuat Köprülü, “Halaç” mad. İA, V/I 110-116, L. Dames, “Efganistan” mad. İA. Z. V. Togan, Umumı Türk Tarihine Giriş, Barthold, Orta Asya Türk Tarihi hakkında dersler

[3] – bk. İA. Afganistan mad., Dupree, L., Afghanistan, Prinoeton University, 1980

[4] – bk. Afganistanın Muasır Tarihi, c. I, s. 75

[5] – İslam ordusu Afganistanın Batı kısımlarına ulaşıp Kabil Haptali padişahları ile giriştiği savaşta Kabil ordusunda bulunan Türk askerlerini kaynaklar yazmaktadırlar ki, bunlar Haptaliler veya Eftalitlerden ibaret olacaktır. [note]bk. Tarih-i Sistan, s. 106

[6] – bk. Türk Halk Edebiyatı Ansiklapedisi, Abdal mad.

[7] -bk. Türk Milli Kültürü, s. 82-83

Babür, Z. M., Babürün Hatıratı, Ankara, 1946, c. I-II.

Barthold, Orta Asya Türk Tarihi hakkında dersler, İstanbul, 1927.

Barthold, Turkistan Down to the Mongol invasion, GMSNS, 1968.

Dames, L., “Efganistan” mad. İ. A., IV, 168-178.

Dupree, L., Afghanistan, Princeton University Press, Princeton New İersey, 1980.

Gubar, M., Tarih akışında Afganistan, Kabil, 1967.

Habibi, A. H., Afganistan’ın muasır tarihi, I, II, Kabil 1967.

Hayman, A., Afghanistan under Sovyiet domination. 1964-81, New York, 1982.

Kafesoğlu, İ., Türk Milli Kültürü.

Konukçu, E., Kuşan ve Akhunlar Tarihi, Ankara, 1973.

Köprülü. M. F., Türk Halk Edebiyatı Ansiklopedisi, “Abdal” mad.

Ligeti, L., Bilinmeyen iç Asya, İstanbul, 1946.

Saray, M., Dünden Bugüne Afganistan, İstanbul, 1946.

Tarih-i Sistan, Bahar baskısı, Tahran

Togan, Z. V. Umumi Türk Tarihine Giriş, I, İstanbul, 1946

Kaynak:

Doç. Dr. Kiyameddin Rai Barlas, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Şubat 1965, Afgan Kabilelerinin Türklük ile Alakaları Abdalılar Eftalitler (Ak-Hunlar)’in Torunları mı?, Cilt: XXIV Sayı: 278 Sayfa: 362-370

Türkçe Tarih

Midhat Paşa’nın gizli bir siyasi teşebbüsü

Önceki yazı

Eski Türk devlet teşkilatında “Tanhu” unvanı ve tarihi gelişmesi

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Tarihte Türkler