0

M.s. 410’dan sonra Hu-lu adlı bir Juan-juan şefi de kaynaklarda geçmektedir. Ve bu zat She-lun’un küçük kardeşi idi. She-lun’un ölümüyle 411’de tahta çıktı., Ve Ho-ku-kai ünvanının aldı. Bu adamın hususi ismi niçin hu-lü idi? Bunun Hu-lü oymağının incelerken izah etmiştik. Bu zatın büyük kardeşinin de isminin sonunda bir Hu-lü eki vardı.

Juan-juan’lar bahsinde, 413’den sonra Juan-juan’larla Kao-ch’elar arasında geçen münasebetler kaydedilmektedir:

“Evvelce Kao-ch’e’lardan Ch’ih-lo-hou, kendi başkanına isyan etmişti. She-lun’a refakat ederek (Kao-ch’e’lerin) bütün kabilelerinin mağlup etti. She-lun ona bir lutuf olarak (Kaoch’e’ların) başkanlığının verdi, Pu-lu-ch’en, She-lun’un oğlu She-pa ile birlikte Ch’ih-lo-hou’un evine gidip, küçük karısile gayrı meşru münasebette bulundular. Ch’ih-lo-hou’un karısı, Pu-lu-ch’en’e kocasının Ta-tan’ı (juan-juan) tahtına çıkarmak istediğinin söyledi. Ta-tan’ın itimat alameti olarak altın at dizginin gönderdiğinin de anlattı. Pu-lu-ch’en bunun işitince geri döndü ve emrine 8000 süvari aldı. Ve Ch’ih-lo-hoyu kuşattı. Ch’ih-lo-hobütün eşyasının yaktı ve kendisinin de bıçakla öldürdü. Pu-lu-ch7en gizlice Ta-tan’a da bir pusu kurdu. Ta-tan ordusunun seferber ederek Pu-lu-ch’en ve She-pa’yı yakalattı ve iple boğdurttu”

Juan-juan’ların hakimiyeti altına giren Kao-ch’e şefinin akibeti de böyle oluyor.

Pei-shih’in Shih-tsu, Wei-shu’nun T’ai-wu dediği imparatorun icraatı dolayısiyle kao-ch’e’ler mevzu bahis edilmektedir:

“Bundan sonra Shih-tsu (424-452), Juan-juan’lara taarruz ederek onları mağlup etti. Fakat geriye döndüğü zaman Kao-ch’e’ların doğru oymakları I-ni-po isimli yerde bulunanların nüfusunun ve hayvanlarının çok olduğunun ve kendi ordusundan 1000 li’den fazla uzakta bulunduğunun haber aldı. Sol P’u-i generali Anyüan vs. yi onları cezalandırması için gönderecekti. Fakat Szu-t’u, Chang-sun Han, Shang-shu ling ve Liu Ch’i vs. (tehlikeden dolayı) Shih-tsu’yu ikaz ettiler. Shihtsu onları dinlemedi. Yüan vs. yi gönderdi. Yeniden Çin hakimiyetine giren Kao-ch’eları birleştirerek seferber etti. On bin süvari topladı. İ-ni-po’ya kadar geldiler. Kao-ch’e’lar Çin ordusunun görünce hemen teslim oldular Teslim olanlar birkaç yüz bin birliği geçiyordu. Elde edilen at, sığır ve koyunları da bir milyondan fazlaydı. Bunların hepsinin sevkederek çölün 1000 li güneyindeki bir yere yerleştirdi. Kao-ch’e’lar su ve mer’aları takib ederek hayvanlarının otlattıklarından (ve harp olmadığından) rahat ettiler. Birkaç sene sonra yavaş yavaş hububat yemeği öğrendiler ve her sene muntazaman gelerek haraç taktiminde bulundular. Memleketlerinde atlardan başka sığır ve koyunlar da ucuzladı. Keçe ve deri (stokları) çoğaldı.”

İ-ni-po’nun neresi olduğunun tesbit edemedik. Bu belgedeki enteresan kayıtlardan birisi de “doğu Oymakları” diye bir tabirin geçmesidir. Esasen Kao-ch’e oymaklarının bir kısmının ilil boylarında, hatta Sirderya’ya kadar uzadıklarının biliyoruz. Bu sebeple böyle bir tasnifin bugün için bile lüzumlu oluşu belgenin sıhhatinin teyid eder. Bu guruplar herhalde Turfan’ın güney ovalarındaki boylardır. Yoksa Toba devletinin hakimiyeti hiçbirr zaman İ-li boylarına veya Tarbagatay’a kadar uzamadı. Fakat Çin kumandanlarının Ko-ch’e’lara karşı çekingen davranması ve insan sayısının da birkaç yüz bin birlik olması, bu Türk gruplarının ne derece kuvvetli olduklarına delildir. Birkaç yüz bin birlik taş çatlasa 500.000 den aşağı değildir. Derhal teslim oldular tabiri de biraz şüphelidir. Çin kaynaklarının üslubundan anlıyanlar bilirler ki bir devlet Çine hediye gönderdi mi derhal Çin lisanında onun adı “haraç” olur. Kendilerinin mukabil hediyesi lutuf ve hediyedir. Buradik teslim oluş tabiri Çin zihniyeti dir. Bütün dünya Çine tabidir.

428 e ait kayıtlarda Avar devletile Kao-ch’e’lerin münasebetleri hakkında bazı bilgiler elde edebiliyoruz:

“Shen-chia saltanat devresinin ilk senesinde (M. s.428), sekizinci ayda Ta-tan, onbinden fazla süvariyi oğlunun idaresine vererek gönderdi. Çinin sınır halklarının soydurttu ve öldürttü, kaçtı. (Çinliler) tabi memleketlerden Ko-ch’e’ları göndererek Juan-juan’lara taarruz ettirdiler ve onları mağlup ettiler. Kuang-ning geri dönerek onları takip etti, fakat kavuşamadı.”

Bu metinden Çinlilerin Kao-ch’e’leri Avar’lar üzerine saldırdıkmları anlaşılmaktadır. Esasen bu iki kavim arasında eskiden beri bir intikam ve kan kavgası mevcuttu. Çinlilerin tahriki bunun biraz daha alevlemiş ve böyle bir sefere müncer olmuştu.

430 daki Avar seferinde de kat’i neticeyi Kao-ch’e’ların aldığı muhakkaktır., Ta-tan’ı esas mağlup edenler Kao-ch’e’lardır. Avar’lara karşı yapılan Kao-ch’e ve Çin seferinin teferruatı juan-juan bahsinde şöyledir:

“İkinci senede (M. s.430) dördüncü ayda Shih-tsu askerlerine (…) de bir talim (resmi geçit) yaptırdı. Ta-tan’a taarruz edecekti. Fakat kontlar, mazırlar ve daha büyük nazırların hepsi buna razı olmadılar. Sihinbazlar yaldıza bakarak, taarruzu durdurmasının söylediler. Shih-tsu, Ts’uei –heo’nun pilanının takip ederek yürüdü. Chiang’ın güneyine henüz gitmişti.

Bu sırada (başka yere göndermiş olduğu elçi geri geldi) Ve (Sung) Liu İ-lung’un Ho-nan’a akın yapacağının haber verdi ve şöyle dedi:

-Sen, acele geri dönerek T’o-pa başkanına haber ver ki bizim ho-nan bölgesinin terkederek çekilsinler. Eğer çekilmezlerse ordunun kuvvetinin sonuna kadar kullanacağım!

İmparator bunun işitince kahkaha ile güldü. Nazırlara ve kontlara şöyle dedi:

-Bu kaplumbağalar! Bu çocuklar! Kendi kendilerinin kurtarmağa vakitleri (kuvvetleri) yokken nasıl böyle bir şey yapmağa (cesaret edebiliyorlar)? Onlar bize sarkıntılık yaptıkları sırada, biz (Avar tehlikesinin) ortadan henüz daha kaldırmamış bulunsak (Avarların) haydutlarının (her zaman için) oturup bekliyoruz demektir. Düşmanla hem önden ve hemde arkadan (harbi kabul etmek) iyi bir plan sayılmaz. Bizim bu (seferimiz) ve kararımız kat’idir. Bunun üzerine imparator doğru yoldan giderek Kara dağa çıktı. P’ing-yang kıralı Chang-sun Han batı yolundan giderek Ta-yo dağına ulaştı. Haydutların (yani Avarların) otağ yerinde toplanacaklardı. Beşinci ayda çölün güneyinde ordugah kurup, ağırlıklarının bıraktılar. Ve (Avarlara) taarruza geçtiler. Li şuyuna kadar geldiler. Ta-tan, ulusunu alarak batıya geçti. Küçük kardeşi Pi-li doğu kabilelerinin kontrol etmekteydi. Kaçarak Tatan’ın yanına gidecekti. (Fakat) yolda han’ın ordusile karşılaştı. Han’ın süvarileri ilerliyerek ona taarruz etti. Ve büyük adamlarından birkaç yüz kişiyi öldürdü. Ta-tan bunun işitince yıldırımla vurulmuşa döndü. Bütün boylarının (ve ailelerini) idaresinde topladı. Ve çadırlarının hepsinin yaktı. Bütün izleri yok etti. Batıya gitti. Ve nereye gittiği de bilinmedi. Bundan itibaren (Avarlar) dört bir tarafa yayıldılar. Dağ vadilerine sığınıp saklandılar. Hayvanları ve malları kırda dağınık olarak (sahipsiz) kalmıştı. Hiç kimse onlara el bile sürmedi ve bakmadı. T’ai-wu, Li suyunun batısını takip ederek yürüdü. Han generallerinden Tou-hsien’in eski karargahından geçti. Altıncı ayda imparator T’u-yuan suyunda karargah kurdu. (Burası) P’ing-ch’eng7e 3700 li den fazla idi. Ordu etrafa dağıtıldı.Araştırma yaparak ve cezalandırarak ilerlediler. Doğuda han-hai’ın batısına kadar gittiler. Chang-yeh suyunun kenarından geçti. Kuzeyde Yen-jan dağını geçti. Doğu ve batıda bin li’den fazla, kuzeyle güney arasında da 3.000 li olan (geniş bir alanda icraat yaptı).”

Yukardaki metne göre Toba devletine ait ordu, Orhon bölgesinin hatta Kırgızların memleketine kadar uzanan sahayı tamamen ziyaret etmiştir. Halbuki Avar şefi Batıya kaçmıştı. Batıdaki bölgeleri kendi nüfuzu altında tutan Kao-ch’ler onun takip işinin üzerlerine almışlar ve bu işi başarmışlardı. Metin şöyle devam ediyor:

“Kao-ch’e’lerin oymaklarının hepsi (birleşerek) Ta-tan’ı mağlup ettiler. Onun (yani Ta-tan’ın) soyu yavaş yavaş (doğuya) geri dönerek (Tobalara) gelip teslim oldular. 300 bin kişiden fazla idiler.l Pek çok baş da (harp alanında kesilmişti.) Bir milyondan fazla at elde edilmişti”

Aynı senenin-yani 430’un 8’inci ayında Kao-ch’e’lerle Çinlilerin mücadelesine ait kayıtlar da mevcuttur:

“Sikizinci ayda T’ai-wu (424-452) işitti ki doğu oymakları İ-ni-po’ya karargah kurmuşlar. Uluslarının ve mallarının toplayarak Çin ordusundan bin li uzak bir yere gitmişler. Bunun üzerine imparator, sol Pu-shih Anyüan vs. yi onları cezalandırmak için gönderdi. (bunlar) İ-ni-po’ya varınca Çin ordusunun gören Kao-ch’e’lerin birkaç yüz bin tutan oymaklarının hepsi gelip teslim oldular. Ta-tan’ın oymakları yavaş yavaş sarsılarak zayıfladılar. Ve bundan dolayı Ta-tan hastalandı ve öldü”

Hafızamızı yoklıyacak olursak bu hadiseler bize hiç de yabancı değildir. Aynı hadiseyi Wei-shu ve Pei-shih’in Kao-ch’e’lara ait metinlerinden tercüme ile vermiştik. (bk shf. 819) Yalnız tercüme ettiğimiz o metin tarih vermiyordu. Burada aynı hadiseyi 440 tarihine koyma gibi bir imkanla karşı karşıyayız.

Pia-ho oymağa ve siyasi rolü:

Kao-ch’e’lere ait metinde 430 da olan hadiseden sonra bir süküt başlamakta ve en az 471 e kadar devam etmektedir. Metnimiz ancak imparator Hsiao-wen zamanında dile gelmeğe başlar:

“Kao-tsung zamanında (471-500) beş kabile Kao-ch’eleri toplanarak göğe bir kurban verdiler. Birkaç on bin kişilik büyük bir kalabalığı (ihtiva eden) bir toplantı yapıp (bu arada) at yarışları da tertip ettiler. Kurban kestiler ve gezinerek şarkılar söylediler. Bu, hoş ve neş’e veren bir adettir. En eski atalardan beri bile böyle büyük bir bayram yapılmadığının söylerler. İmparator da bizzat bayrama şeref verince herkes sevindi.”

Bayramın anlatılışı ve tasviri o kadar şahanedir ki kolay koly yabancıları beğenmiyen Çinlilerin ve Çinli tarihçilerin bu hareketinden dolayı hayreti gizlemek elden gelmez. Demek ki bu bayram Çinlileri bile bitaraf yapacak kadar bir azamet taşıyordu. Tarihi hadiseler şöyle anlatılıyor:

“Bundan sonra imparator Kao-ch’e’lere Güneyi cezalandıracak olan (orduyu) takip etmelirinin emredince (Harp için) güneye gitmeği istemideler. Piao-ho ailesinden Shu-che’yi kendilerine başbuğ yaparak kuzeye çıktılar ve isyan ettiler. Çin Tu-tu’su onları takip etti ve mağlubiyete uğrattı. Ondan sonra geriye döndü. P’ing-pei generalı Chiang-yang Wang (veya kıralı) Yüan chi’ye onları mağlup etmek için bir valilik verildi. Piaoho Shu-che evvela juan-juan’ların hakimiyetinen girdiyse de sonradan pişman olarak halkile birlikte geldi ve teslim oldu. Kao-ch’e’ların bunlardan başka daha on iki soyu vardır.”

Bu olay 471’den evvel olmamıştır. Demek ki Pi-ao-ho oymağa bütün Kao-ch’e’leri hakimiyetinde toplayacak kadar asalet ve kudrete sahipti.

İlk siyasi birlik ve Fu-fu-lo oymağı

Kao-ch’e’ların ilk siyasi vahdet ve kudreti bu oymağın bayrağı altında meydanan geldi. Wei-shu bu oymak hakkında söze şöyle başlıyor:

“Fu-fu-lo oymağa juan-juan’lar tarafından hakimiyet altına alındılar. Tou-lun zamanında juan-juan’ların devlet ve kabileleri karışarak parçalandılar. Bunun için de A-fu-chih-lo ve amcası oğlu Ch’iung-ch’i ile birlikte, Kaoch’e’ların 100 binden fazla birliği hakimiyet altına girdiler.”

Bu olaylar, Juan-juan’lar bahsında verilen bilgilere göre 456 senesinden sonraya konulabilir. Bu sırada juan-juan’larla birlikte yaşıyorlardı. Metin devam ediyor:

“Tai-ho saltanat devresini 11 inci senesinde (M. s. 479) Tou-lun Çine taarruz etti. A- fu-chih-lo vs. şiddetle bunan itiraz etilerse de (tou-lun) dinlemedi. Bunan sinirlenen (A-fu-chiehlo) oymaklarının alarak batıya gitti ve (Juan-juan’lara)İsyan etti”

Tou-lun, bu hadiseden evvel kendinin hükümdar ilan etmişti. Tarihi 486’dır. Yukarda kaydettiğimiz 456 tarihi Çinlilere mağlup olduktan sonra Kao-ch’e’lere iltica tarihi de olabilir. Bu noktanın da ısrarla gözönünde tutulması lazımdır. A-fu-chieh-lo batıda bir devlet kuruyor. Bu kuruluş da kaynağımız şöyle anlatıyor:

“Ön kısımlar Chien-pu’nun kuzey batısına kadar geldiler. Bu (zamandan itibaren) orada bir devlet kurdular. (Devlet başkanının) adına Hou-lou-pu-lo denir. T’o-pa dilindeki Ta T’ien-tse (yani büyük imparator) demektir. Ch’iung-ch’i’nin ünvanı hou-pei’dir. T’o-pa dilinde nazır demektir. Bu iki kişi anlaştılar ve kolaylıkla oymaklarının iki bölüme ayırdılar. A-fu-chieh-lo kuzeyde oturarak hüküm sürdü. Ch’iung-ch’i ise güneyde idi. Tou-lun onları takip ederek cezalandırdı. (Bununla beraber) birkaç defa A-fu-chieh-lo tarafından mağlup edildi. Bundan sonra da (Tou-lun) halkını alıp doğuya gitti.”

Bu belgedeki Kao-ch’e’lerle juan-juan’lar arrasındaki mücadele, Juan-juan bahsinde daha mufassall olarak anlatılmaktadır.

Juan-juan ordusu iki kısma ayrılıyor. Bunlardan birisinin başında Na-ka vardır. İkinci tetkike değer nokta da devletin ikiye ayrılması; birinde hükümdarlık vasfının haiz bir diğer kimsenin bulunması keyfiyetidir. Aynı vaziyet Göktürk devletinde Kagan’lık ve Yabgu’luk şeklinde tezahür eder. Büyük hun devletinde de Kagan’lık ve Veliahd’lık şeklindedir. Yalnız bu sonuncularda Batı suretinde tezahür eder.

Fu-fu-lo devleti bu zamanda Batı ile tam manasile münasebettedir. Yalnız bu münasebetler daha ziyade ticari bir mahiyettedir. Henüz daha siyasi bir münasebete inkilap etmiş değildir. Malum olduğu üzere Çin’le Yakın-şark arasında ticari münasebetleri temsil eden mümessiller soğdlu tücarlarda ve bu tüccarlara ait kervanlar, transit olarak Kao-ch’e’lerden geçiyordu. Bu hususta 491 tarihinen ait kayıda da rastlıyoruz:

(T’ai-ho) Saltanat devresinin 14 üncü senesinde (491) A-fu-chih-lo, Sağud’lu tüccar Yüeh-chu’yu Çin başkendine gönderdi. İki ok ve haraçlar takdim ederek şöyle dedi:

Juan-juan’lar Çin imparatorunun arazisinde haylı haydutluk yaptılar. Onları tehdit ettikse de dinlemediler. (Bunun üzerine biz de) İsyan ettik. (Ve bu suretle) Buraya geldik ve bu (tarihten) itinasen tam olarak bağımsız kaldık. Şimdi (Çin imparatoru) için Juan-juan’ları cezalandırarak bertaraf etmeliyiz.

Fakat Kao-tsu (bu teminat ve laflara) o kadar inanmadı. Vaziyeti tetkik etmek için Yü-t’i’yi onlara elçi olarak gönderdi. A-fu—chih-lo ile Ch’iung-ch’i kendi elçileri Pu-chieh’i Yü-t’i’nin refakatında olarak Çine gönderdiler ve haraçlar taktim ettiler. İmparator, fahri San-ch’i-shih-lang ko-tsu-hun Ch’ang-shang’in Yü-ti’nin refakıtında kao-ch’e’lere elçi olarak gönderilmesinin emretti. Ve her birinen işlemeli pantolon ve ceketten birer takım ve her nevi 100 top verilmesini emretti.

Yukardaki metin Çinlilerle yani o zamanki Toba devletiyle Kao-ch’ların müstakil devleti arasında geçen olaylardır. Komşu hükümdara ok göndermek meselesi Türk Kültür ve siyasi tarihinin çok tanınmış bir alametidir. Kao-ch’lerin Türk karakterini tam manasile belirten bu sembol bütün Türk devletlerinde görülmektedir.

Kao-ch’e ve Akhun münasebetleri:

İlk olarak güney devleti Akhunların taarruzuna maruz kalarak yıkılır. Kuzeydekiler, bir müddet daha müstakil yaşarlarsa da onlar da Akhunların tazyikinen dayanamazlar. Ve nihayet yıkılırlar. Bu çok önemli tarihi olaylar hakkında kaynağımız şöyle diyor:

“Bundan sonra Ch’iung-ch’i Yeh-ta’lar tarafından öldürüldü. Oğlu Mi-wu-t’u vs. de esir edildi. (Ch’iung-ch’i’nin) halkı da parçalanarak dağıldı. Bazısı da kaçıp gelerek Çin hakimiyetinen girdi. Bazıları da Juan-juan’larla birleştiler. Hsüan-wei generali, Lü-lin muhafız kıtaları komutanın Meng Wei’e (Kao-ch’e’ların) teslim olan (kısımlarının) Kao-p’ing-ch’eng’e yerleştirilmesinin emretti.”

Bu metin Gürney kısmının nasıl yılıldığının anlatmaktadır. Mevzubahis olaylar Terminus ante quem 491 ile 500 veya 510 arasında vuku bulmuştur.

Bilindiği üzere Akhun’lar ve Eftalit’ler M.s. 400 senelerinde Çungarya steplerinde Avar’ların hakimiyetinde Hua isimli oymaktan menşelerinin alırlar. Yani bu oymak göçederek horasan’a gelir ve beşinci asrın yarısına doğru gittikçe kuvvetlenmeğe başlar. Asya’nın en korkunç kuvvetlerinden biri haline gelir. Amu ve sirderya’nın münbit ovalarında yerleşerek Baktiryandaki kuşan devletinin de ortadan kaldırırlar. Kao-ch’e’lara taarruzlarından 10 senen kadar evvel yani 484’de meşhur Sasani hükümdarı Firuz7u bir harap ile mağlup ve itlaf bile etmişlerdi. Tarım ovasındaki bütün devletçikler yarkent ve Tso-mo’ya kadar Haftalitlerin hakimiyeti altında bulunuyordu. Doğuda T’u-yü-hun ile hem hudut idiler. Meşhur Çinli seyyah Sung Yün’ün anlattığına bakılırsa güneyde Tie-lo ve kuzeyde ise Ch’e-le’lerden haraç alıyorlarmış. Doğudaki hudutları Hotan’da imiş. Burada bir tezat derhal göze çarpmaktadır, Güneyde Töles’lerin yani Kao-ch’e’ların ne işi olabilirb. Kuzeyleri Töles oymaklariyle kaplıdır. Bu bir gerçektir. Halbuki Hindistan’da Töleslerin bulunduğuna inanmak gayrı mümkündür. Bu meselede Pelliot imdadımıza koşmakta ve Tie-lo kelimesinin tegin’den bozularak bu hale geldiğinin teklif etmektedir. Çin kalifrafisinde böyle bir karışmanın yeri vardır. liang-shu’nun Yüan-wei (386-494) devrine ait kayıtlarında Sarıkol’daki Taşkurgan, Gandehar, Karaşar, Kuça, Kaşgar, Aksu ve Kökyar’ı hakimiyetleri altına alarak büyük bir devlet kurduklarının kaydediyorlar. Bu kayıtla Akhun devletinin hudutları daha iyi teressüm etmektedir.

Bu duruma göre Kao-ch’e’ların güney devletine yapılan taarruz Kao-c’hang ve Turfan üzerinden olmuştu. Bununla beraber İli havzasında ve Isığ göl civarlarında da töles kabilelerinin bulunduğunun kaydetmeğei ihtiyat olarak faydalı buluyoruz.

Kao-ch’e’ler ve Asya transit yolu:

Çin ile Yakın-Şark arasındaki ticaret yollarının Avar’lar tarafından kesildiğinen ve Çin harici siyasetinin felce uğradığına da şahit oluyoruz. Bu hususta Çin İmparatorunun şu sözü çok kıymetli bir belge değerinin taşır:

Shih-tsu onlara emir yolunda şöyle dedi:

“Siz (Gobi) çölünün dışında yaşıyorsunuz. Birkaç defa samimiyet ve bağlılık gösterdiniz. Bize sadık bir gözle baktınız ve hürmet gösterdiniz. Ben, hilhassa bundan mennunum. Juan-juan’lar T’u-yü-hun’lar ve Yeh-ta’larla ilgili bulunan bütün ticaret yolları KaoKao-ch’ang’dan geçer. Siz ise her iki tarfla münasebettesiniz. Şu anda Kao-ch’ang Çin hakimiyetinen girmiş ve elçi göndermiştir. Juan-juan’lar ise oraya girdiler. Gidip gelmek yollarının kestiler. Böyle karışık bir vaziyete müsaade edilemez. Küçüklerin haydutluk etmesinen ve Saivangların halkına tazyik edilmesinen göz yumamam.”

Kao-ch’e bahsındaki bu vesika o zamanda üç büyük kuvvetin biribirile mütemadi mücadele halinde olduğunun göstermektedir. Birincisi Eftalit, İkincisi Avar (?), üçüncüsü ise Çin yani Toba’lardı. Töles’ler üzerinde birinci derecede nüfuz sahibi olanlar Eftalit’lerdi. Dolayısile transitin imtiyazı da onların elinde bulunuyordu. Çin kaynakları durumum daima fazla mübalağa ile kendi lehlerinde göstermeğe çalışırlar. Halbuki tarihi tenkit, vaziyetin hiç de kendi lehlerine olmadığının göstermektedir. Güney Kao-che devletinin yıkan Eftalitler Kuzey devletinin de kendi nüfuzlarına almak için fırsat kolluyorlardı. Kuzey devletinde bir karışıklık meydanan geldi. Kaynağımız durumu şöyle tasvir ediyor:

“A-fu-chih-lo’nun büyük oğlu babasının diğer karılariyle gayri meşru münasebetlerde bulundu. Bundan sonra da A-fu-chih-lo’yu öldürmek için bir plan kurdu. Bunun üzerine A-fu-chih-lo oğlunun öldürdü. A-fu-chih-lo (tebaasına karşı göstermiş olduğu) diğer zalim hareketlerinden dolayı halkının kalbinin kaybetmişti. Kendi halkı da (toplanarak) A-fu-chih-lo’yu öldürdü. Ve onun yerinen asillerden Pa-li-yen’i başkan olarak seçtiler.”

Bu tarihlerde Pa-li-yen’in şefi olarak bulunduğu Kaoch’e devleti Çin nüfuzu altındaydı. Belgemizde Çin ile iyi münasebetlerin tesis edilmiş olduğu kaydedilmektedir. Eftalitlerin Pa-li-yen’in kagan olmasının iyi karşılamadıkları anlaşılmaktadır. Bunun üzerine kendi adamlarının kagan yapmak için teşebbüse girdikleri de görülmektedir. Kaynağımız şöyle anlatıyor:

“Bir senen geçtikten sonr Yeh-ta’lar Kaoch’e’lara harp açarak Mi-wu-t’u’yu devletin başına geçirmek istediler. Halk Pa-li-yen’i öldürdü ve Mi-wu-t’yu yerine geçirdiler. Mi-wu-t’ubaşkan olduktan sonra Çin’e elçi göndererek haraçlar takdim etti. Bu haraçlar bir külçe altın, bir külçe gümüş, altın çubuklar, 7 at, 10 deve idi. (Toba) imparatoru, Mu-jung T’an’ın (kao-ch’e’lara) elçi olarak gönderilip Mi-wu-t’u’ya muhtelif ipeklilerden 60 parça sunulmasının emretti.”

Bu belge Akhun (veya Eftalit) hegemonyasiyle Çin ve Uzak şark aleminin menfaatlarının nasıl çarpıştığını göstermektedir. Kao-ch’e’lerin başına Eftalitlerin istedikleri bir şef geçmiştir. Kao-ch’e’lar Çinliler veya juan-juan’lara yenilince derhal Eftalitlere iltica ediyorlardı. Bir ara Juan-juan’ları büyük bir mağlubiyete de uğrattılaar. Hadise şöyle oluyor:

“Mi-wu-t’u, Pu-lei denizinin kuzeyinde juan-juan’ların başkanı Fu-t’u ile harbederken yenildi. Batıya doğru yüz li dan evvel Kao-ch’ang kıralı Chü Chia Çine göç etmek için müracaatta bulundu. (İmparator) Shih-tsung onları İ-wu (Hami) de karşılaması için Meng Wei’i gönderdi. Juan-juan’lar Wei’in ordusunun görerek korktular ve kaçtılar. Mi-wu-t’u (Juan-juan’ların) kaçarak çekildiğinin işitince onları takibe koyuldu. (Yakalıyarak) taarruz etti. Ve onları büyük bir mağlubiyete duçar etti. Pu-lei denizinin kuzeyinde Fu-t’u’yu öldürdü. Saçının keserek Meng Wei’ye gönderdi. Bundan başka beş tanen iyi at, altın, gümüş, samur ve deri, memleketinin mahsullerindan bir çok hediyeler verilmesi için Tung-cheng beyi Yü Liang’a emrretti. Onlara bir takım müzik aleti ve seksen kişilik bir saz heyeti hediye edildi. Kırmızı ipeklilerden on dört parça, muhtelif işlemlilerden ise alltmış top hediye edildi.

“Mi-wu-t’u, Mo-ho (Baga) Ch’ü-fen Wu-yin Ch’ih-ho-ch’en’i göndererek kendi memleketinin mahsullerinden haraçlar takdim etti.”

Juan-jan’lar bu mağlubiyetlerinin intikamının sonradan alacaklardı. Nitekim Mi-wu-t’u yalnız harbi kaybetmekle kalmıyor; aynı zamanda canını da kaybediyor.

İmparator Su-tsung zamanında (516-528) Kao-ch’e’lerin Avar’lara mağlup olduğunun görüyoruz. Hadisenin tafsilatı şöyledir:

“Su-tsung’un hakimiyetinin başlangıcında Mi-wu-t’u, Juan-juan’ların şefi Ch’ou-nu ile harbetmiş ve mağlup olmuştu. O da Mi-wu-t’u’yu yakalıyarak başı yere sürünecek şekilde iki bacağından atın eğerine bağlıyor. Ve bu suretle (başı yere sürülerek) öldürülüyor. Vernik sürerek (kafatasından) şaraf kaşesi yapıyor. (Mi-wu-t’u’nun ölümüm ile) halkının (yani Kao-ch’e’ların) hepsi kaçarak Yeh-ta’lara girdiler.”

Birkaç senen geçtikten sonra Yeh-ta’lar, Mi-wu-t’u’nun küçük kardeşi İ-fu’nun devletinen tekrar dönmesine müsaade ettiler. (İ-fu) kendi devletinin başına geçti. Elçi göndererek Çine bir dilekçe verdi. Bunun üzerine imparator Yu K’ai’ın elçi olarak gönderilmesinin ve’ (İ-fu’ya) Batı’yı koruyan general ve Batı Denezi Eyaleti’nin devlet açan kontu ünvanı verilmesinin emretti.

Kao-ch’e başbuğu İ-fu, juan-juan’ları ikinci bir mağlubiyete uğrattı. Juan-juan başbuğu P’o-lo-men, Liang-chou’a kaçtı.

“Çheng-kuan saltanat devresinin (519-525) ortasında İ-fu Çine elçi göndererek haraçlar takdim etti. Kırmızı boyalı, perdeli ve yastıklı, elle çekilen bir araba istedi. Bundan başka birer tanen mahmuz, kumaştan yelpaze, beş yeşil eğri (/), 5 vernikli kapı on davul boynuzu (tokmak) vs. verilmesinin de ayrıca istirham etti. Bunların da verilmesi emredildi.”

İ-fu, juan-juan’larla tekrar bir harp yaptı; fakat mağlup olarak geri döndü. Kendi küçük kardeşi Yüeh-chü, İ-fu’yu öldürdü ve kendisi tahta çıktı.

“T’ien-ping saltanat devresinin (534-38) ortasında, Yüeh-chü, juan-juan’lar tarafından mağlup edildi. Yüeh-chü’nün oğlu Ch’ü-pin, juan-juan’lardan kaçarak (T’o-pa devletine) gelip sığındı. Ch’i devletinin Hsien-wu pirensi, bu uzak memleket insanlarının kabul etmek için imparatora dilekte bulundu. Ch’ü-pin’e kao-ch’e pirensi ve kuzey güvenliğinin kuran general ve Szu-chou sansürü ünvanı verildi. A zaman sonra hastalanarak öldü.”

Kao-ch’e’ler hakkındaki bilgimiz bu suretle sona ermektedir.

Türkçe Tarih

Bir Kaynak Tenkidi Örneği

Önceki yazı

Kazakça Başlangıç Dersleri – SAYILAR

Sonraki yazı

Bu yazılar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Bir yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla yazı Tarihte Türkler