
Tanrı tarafından yaratılan atlar
Türkler, Tanrının kudretli ve tek olduğuna inanıyor, mekânının da gökte olduğunu düşünüyorlardı. Orhun Kitabeleri’nde “üze kök Tengri” sözünde Tanrı’nın mekânı gökyüzü olarak belirtilmektedir (Günay-Güngör, 1997:
Ana sayfa » Tarih » Mitoloji ve Folklor » Sayfa 2
Türkler, Tanrının kudretli ve tek olduğuna inanıyor, mekânının da gökte olduğunu düşünüyorlardı. Orhun Kitabeleri’nde “üze kök Tengri” sözünde Tanrı’nın mekânı gökyüzü olarak belirtilmektedir (Günay-Güngör, 1997:
“Ne ay, ne güneş varmış, insanlar uçarlarmış, Uçanlar ısı verir, ışıklar saçarlarmış. Nasıl olmuşsa birgün, bir insan hastalanmış, Tanrı bir şey göndermiş göğün içinde yanmış.
Kök-Türk devrinde Türklerin «yoğ» (cenâze) merâsimine Çinliler «Kubbeli otağ altındaki tabut» adım verirdi. Çünki Türk geleneğinde ölen kimsenin cesedi, kubbeli otağ altına konarak, otağın etrâfında
İlk insanların kozmoloji bilgisine şaşırıp kalıyoruz bazen ama buna hiç şaşırmamak gerekiyor. İlk insanlar, hayatlarını güvenlik içinde sürdürebilmek için gökyüzünü bilmek zorundaydılar, gece yolunu bulabilmek
Saymalıtaş, üzerinde yapılan bunca çalışmaya rağmen gizemini hala korumaktadır. Kanaatim şudur ki; tarih dediğimiz olgu bugüne kadar saf ve tarafsız olarak işlenmemiş, anlatılmamıştır. Özellikle de
Tola ile Şelenga, birleşir dökülürmüş, Suların kavşağında, bir ada görülürmüş. Adanın ortasında, bir tepe göğe ermiş, Tepenin tam üstünde, bir de kayın göğermiş. Gün olmuş
Oğuz-Kağan baktı ki, erkek kurt önler gider, Ordunun öncüleri, Gökkurt’u gözler gider, Görünce Oğuz bunu, ne çok sevinmiş idi, Alaca aygırını, çabucak binmiş idi. Apalaca
Çürced Kağan’ı aldı, halkıyla ulusunu, Yok etmek için geldi, Oğuz-Han ulusunu. Baş geldi Oğuz-Kağan, basdı Çürced Hanı’nı, Ok ile kılıç ile, döktü düşman kanını. Oğuz
Bir büyük orman vardı, Oğuz yurdundan içre, Ne nehir ırmaklar, akardı bu orman içre. Ne çok av hayvanları, ormanda yaşar idi, Ne çok av kuşları
Han-Pergen ata bindi, atını epey sürdü, Uçsuz bucaksız gökte, açılmış bir yol gördü. Bir geyik görünmüştü, ışığa bürünmüştü. Sanki, “Beni vur”, diye, Pergen’e sürünmüştü. Geyik
Şam’da topçu stajını tamamlayan Mustafa Kemal, 20 haziran 1907 de
Tarihin ilginç bir özelliği var. Kimileri olayları farklı bir açıdan
Türk atları kadar insana alışmış hiç bir hayvan yoktur. Bunlar
Kütüphanecileri Zaman Zaman Ümitsizliğe Düşüren Gerçekler 1- On, on beş
Bu toplantı için benden de bir konuşma istendiği zaman, şimdiye
Atatürk, Türk Milletinin her alanda ve her bakımdan eşsiz büyüklüğüne
Mademki Türküz; o halde Türk gibi yürür, Türk gibi düşünür, Türk gibi duyarız ve Türk gibi yazarız.
Tarih’e Türkçe bir bakış için.
Türkçe Tarih, toplumda farkındalık ve tarih bilinci oluşturmak amacıyla, tarih ve dil ile ilgili bilimsel araştırmaları derleyerek, herkesin kolayca olaşabilmesi için çalışmaktadır.
Hesabınıza giriş yapın