Şam’da topçu stajını tamamlayan Mustafa Kemal, 20 haziran 1907 de kolağası oldu. Kolağalığı yüzbaşılık ile binbaşılık arasında bir rütbe idi. 5. Ordu Kurmay Dairesi’ne atanmıştı. Aynı tarihlerde ben de stajımı bitirmiş, Topçu Nümune alayındaki tâbiye öğretmenliği üzerimde kalmak üzere, 3. Ordu Müşirliği Kurmay Dairesi’nde görev almıştım. Bir kaç ay sonra, Sisam’da patlak veren isyanı bastırmak amacıyla alelacele teşkil olunan nişancı taburuna kumandan tâyin olundum. Rütbem kolağalığına yükseldi. Fakat bizi Selânik’ten olay yerine götürecek olan «Âsâr-ı Tevfik» zırhlısının gelmesi geciktiği için o sırada Karaferiye bölgesinde birdenbire başkaldıran çetelerin tenkili daha önemli görülmüş, bu sefer Karaferiye kumandanlığına atanmıştım.
İşte bu sıralarda, Mustafa Kemal’den sevinçli bir mektup aldım. Tâyininin 3. Ordu’ya çıkmak üzere olduğunu bildiriyor, Selânik’te kalabilmesi için derhal harekete geçmemi istiyordu. Mustafa Kemal, sonraları bu tâyinin nasıl olduğunu şöyle, anlatmıştı:
«Bir taraftan Şam’da Erkânı Harbiye Dairesi’nde vazifeme devam ederken, diğer taraftan da bir an önce Makedonya’ya geçmek çarelerini arıyordum. Haydar vasıtasiyle Müşir Hakkı Paşa’ya ricalarımı tekrarlıyordum. Beni daha başka destekleyen arkadaşlar da vardı. Atış talimnamesinin hazırlanmasında gayretlerimi takdir eden Ordu Talim ve Terbiye Heyeti Reisi Miralay Şeref Bey de bunlar arasında idi. O sıralarda Hakkı Paşa’mn Akabe meselesi yüzünden Yıldız Sarayı ile arası açıldığı ve infisal edeceği şayiaları dolaşıyordu. Eğer Hakkı Paşa ayrılırsa, benim naklim suya düşmüş olacaktı. Teessürüm günden güne artıyordu. Nihayet Haki Paşa bir gün beni çağırdı ve sordu:
— Üçüncü Ordu’ya nakletmek istiyormuşsunuz, öyle mi?
— Tensip buyurulursa, evet paşa hazretleri.
Cevabım verdim. Müşir başka bir şey sormadı, fakat hal ve tavrından muvafakat ettiğini anlamıştım. Ertesi günü erken saatlerde beni bulan Haydar, tekmil haberini verdi:
— Bir aksilik çıkmazsa, bu iş tamam.
Allaha şükürler olsun, bir aksilik çıkmadı.»
Mustafa Kemal’den gelen mektubu alır almaz, derhal Rahmi Bey’le görüştüm, Kurmay Dairesi’nde benden boşalan yere arkadaşımın tâyini için tavassut etmesini rica ettim. Rahmi, 3. Ordu Müşiri Hayri Paşa ile ailece görüşüyordu. Esasen ben de Hayri Paşa’nın yardımiyle Selânik’te kalabilmiştim.
Mustafa Kemal’i, daha önceden tanıyan Rahmi Bey:
— Bu iş kolay, dedi. Haydi şimdi seninle Talât’a gidelim.
Talât, genç kurmay subayları İttihat ve Terakki içinde toplamayı candan arzuluyordu. O da muvafakat etti. İkisi birden Müşir Hayri Paşa ile onun Kurmay Başkanı Kolonyalı Süleyman Paşazade Ali Rıza Paşa nezdinde teşebbüse geçtiler. Kurmay heyetinde bulunan genç subayların çoğunluğu esasen İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin faal âzaları idiler. Onlar da ellerinden gelen yardımı yapacaklardı.
Selânik-Zibefce Doğu demiryolları hat müfettişi olan Kolağası Pirlepeli Ali Fethi’yi gördüm. Mustafa Kemal’in Selânik’e geleceğini müjdeledim.
— Haberim var, Binbaşı Cemal söyledi.
Dedi. Demek Talât ve Rahmi Bey’ler Cemiyetin diğer asker üyelerine de haber vermişlerdi. Karaferiye’ye huzur içinde hareket ettim.
Mustafa Kemal, 16 eylül 1907 de 3. Ordu’ya nakledildi. Ancak Selânik’e daha varmadan Müşirlik Dairesi, onu Manastır’a tâyin etmişti. Tabiî bu bir formalite idi. Çünkü ordu merkezi Manastır’dı. Selânik’te daha yüksek bir makam olmak üzere Müşirlik ve onun maiyetinde bir kurmay heyeti vardı. Mustafa Kemal Selânik’e gelince, bir kolayını buldular ve kurmay heyetinde görevlendirdiler.
Yorumlar